ABD’deki ünlü müzenin yöneticisi Türkiye’den topladığı tarantula ve akreplerle yakalandı
Dünya her gün bir krizden diğerine koşarken son günlerin en önemli ancak dikkat çekmeyen konusu, uzun menzilli silahlara verilecek izindi. Washington-Londra ve Kiev trafiği ile Storm Shadow füzeleri savaşın seyrini nasıl değiştirecek?
Ukrayna ve Rusya 2022 yılından beri soluksuz devam eden bir savaşın içinde. Bu savaşın bir tarafı NATO destekli Ukrayna, bir diğer tarafı ise dostları Çin ve İran’ın desteğiyle savaşan Rusya. Ukrayna, bugünlerde savaştaki pozisyonunu değiştirecek bir iznin peşinde. Kiev yönetimi, İngiltere’nin ürettiği Storm Shadow isimli uzun menzilli füzeleri Rusya’ya karşı kullanabilmek istiyor. Son günlerde hem Ukrayna’da hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) gerçekleşen görüşmelerin sonuçları da bu ölçüde oldukça kritik. İngiltere ve ABD’nin çeşitli kademelerinden yetkililer bir süredir savaşın talihini değiştirecek bir gündemle bir araya gelseler de Washington’dan yalnızca “gözdağı” çıktı. Ukrayna’nın çok istediği o uzun menzilli silahlara izin ise çıkmadı.
NATO’nun kritik iki üyesi arasında yaşanan diplomasi trafiğinin yoğunluğu son bir haftadır dikkat çekici düzeylerde. ABD ve İngiltere, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı gündemine alan bir dizi diplomatik görüşme gerçekleştirdi. Bunlardan ilki ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in İngiliz mevkidaşı David Lammy eşliğinde Ukrayna’ya yaptığı ziyaretti. Bu ziyaretten hemen önce ikilinin Londra’da bir araya geldiğini de anımsatalım. Cuma günü ise Blinken’la beraber Ukrayna’dan ayrılan İngiltere Dışişleri Bakanı Lammy, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Washington’da buluştu. İkili, ABD Başkanı Joe Biden’ı Beyaz Saray’da ziyaret etti. Uçakların Ukrayna’dan ABD’ye “harıl harıl” mesai yaptığı bu yoğunluğun sebebi ise Batı’nın “büyük düşmanlarından Rusya’yı” yenecek silahları için Ukrayna’ya “kullan izni” çıkmasıydı. İngiliz yapımı Storm Shadow uzun menzilli füzelerinin kullanımına dair Kiev’in beklediği izin, İngiltere ve ABD’nin “iki dudağının arasında.”
Her ne kadar Washington bu izin için şimdilik “politikamızda değişim yok” dese de Rusya’ya göz dağı mesajlarına da devam edildi. Ukrayna’nın izin koparmak için yaptığı lobilere devam edeceği aşikar. Bu lobilerin ve söz konusu gözdağının sonucu nereye gidecek zaman gösterecek.
Storm Shadow izni ne anlama geliyordu sorusuna odaklanmak lazım. Savaştaki varlığını bugüne dek insansız hava araçları ile sürdüren taraflar için 250 kilometre menzili vurabilecek füzelerin oyunu nasıl değiştireceği oldukça açık. 250 kilometrelik bir menzile verilecek izin, Rusya’nın kalabalık nüfuslu yerleşim yerlerinin de artık hedef haline geleceğinin göstergesi. Storm Shadow’lar savaş sığınaklarını da “delip geçebilecek” kadar güçlü füzeler.
İngiltere ve Fransa’nın işbirliğiyle geliştirilen bu füzeler, ABD’nin sağladığı hammaddeler ve İtalya’nın desteğiyle üretildi. Uluslararası silah sözleşmesi gereğince bu füzelerin kullanımı için bu dört ülkenin de onayı gerekiyor.
Ukrayna hali hazırda bu füzelere sahip, yalnızca bunları Rusya’nın iç kısımlarında kullanmak için izni yok. Kiev hükümeti aylardır bu izinlerle ilgili lobi faaliyetleri yürütüyor çünkü kendi ürettiği uzun menzilli dronlar Ukrayna’nın “istediği sonuçları alması” konusunda yeterli değil.
Rusya, Ukrayna’yı vurduğu günden bu yana savaşta çoğu zaman oldukça “saldırgan” bir tavır sergiledi. Zaten dünyaya “rest çeken” tavrıyla bilinen Putin’in böylesi bir izne vereceği tepkiyi göğüslemek, Batı’nın işine gelmeyebilirdi. Putin’in son günlerde yaptığı “Savaşa hazırız” açıklamalarından da anlaşılacağı üzere, “Batı izni” demek NATO’nun savaşa doğrudan dahil olması ihtimali demek.
Bu ihtimal ise NATO ülkeleri için işleri iyice zorlaştırabilir. Bir yanında yardımcısına seçim kazandırmaya çalışan Demokrat Biden öte yanında ise Avrupa’nın birbiri ardına gelen krizlerini yönetmeye çalışan Avrupa Birliği… Dolayısıyla böyle bir savaşın ihtimali bile iç krizlerin aslında habercisi. Bu sebeple de Washington henüz o kadar cüretkar davranamıyor. Bir yandan gözdağı mesajlarına devam ederken öte yandan Ukrayna’nın taleplerini cevapsız bırakıyor.
Ancak gelinen nokta büyük bir değişimin an meselesi olduğunu da gözler önüne seriyor. Uzun menzilli silahların böylesi bir diplomasi trafiğine neden olması da oldukça düşündürücü.
Değişen şeylerin ilki Ukrayna’nın artık cephelerde gördüğü baskıyı yönetmekte zorlanması. Bunun nedeni de Kursk Operasyonuyla açıklanabilir. Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda ilerleyen Rusya’nın dikkatini dağıtmak ve “Batıdan ithal” gücünü göstermek amacıyla 6 Ağustos’ta bir operasyona başladı. Rusya’nın Kursk bölgesine yönelik operasyonda karşı atağa geçen Ukrayna kısa bir süre içerisinde ülkenin bin kilometrekare kadar içlerine ilerledi. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Rusya topraklarına yönelik gerçekleşen en büyük tehditti. Ancak Kiev, operasyondan umduğunu bulamadı. Çünkü Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki ilerleyişini ikinci plana atmaya yanaşmadı. Ukrayna ordusu Moskova’nın dikkatini istediği ölçüde dağıtamasa da yine de Kursk’taki operasyonuyla bir özgüven dersi aldı. Ukrayna, cephede savunmadan atağa geçtiğinde savaştaki dengeleri değiştirebildiğini gördü. Hiç şüphesiz, menzilini artırmak da ona bazı avantajlar sağlayacak.
Güvenlik ve Savunma Sanayi Uzmanı Matthew Savill, Ukrayna’nın Kursk’a girmeden önce müttefiklerine haber vermediğini söylüyor. Ukrayna’nın Kursk’ta tek başına başarılı olabilmiş olması Batı’daki müttefikleriyle arasındaki güven ilişkisini de tazelemiş olabilir. Çünkü geçtiğimiz sene yapmak istediği karşı saldırı başarısızlıkla sonuçlandığında, Ukrayna’ya güven büyük ölçüde zedelenmiş ve müttefikleri yardım gönderme konusunda isteksizleşmişti. Ayrıca son haftalarda Rusya’nın İran’dan yeni balistik füzeler aldığına dair iddialar da Batı güçlerini Ukrayna’yı desteklemek konusunda cesaretlendiriyor.
Ukrayna, füzelerin vereceği fiziksel zararın yanı sıra Putin’i yoğun destek gördüğü Rusya içinde de “yenmek” istiyor. Bu savaşın doğası gereği makul bir istek olsa da savaşın başından bu yana yaklaşık yüz bin askerini kaybeden Putin, henüz göze çarpan bir siyasi bedel ödemiş değil. Hatta, Mart ayında yapılan seçimlerde onay oranlarının düşmesi beklenen Putin, oylarını dahi artırmıştı. Haliyle uzun menzilli füzelerin getireceği topyekûn bir savaşla tehdit etmenin Rus halkının Putin’le ilişkisine ne yapacağı konusunda net bir yargıya varmak bugün Batı için pek de mümkün değil. Çünkü, Rusya’nın siyasi kültürü Batılı düşmanlarına nazaran oldukça farklı. Putin’den memnun olmayan kesimlerin büyük çoğunluğu dahi savaş karşıtı değil. Rus halkını, savaş karşıtı olanlar ve olmayanlar diye değil, Batı yanlısı olanlar ve olmayanlar diye ayırmak bunu analiz etmede yardımcı olacaktır. Haberlerde en son şüpheli ölümüyle gündeme gelen Rus muhalif Aleksey Navalni’nin de kendi ülkesinde çok bir destek bulamaması bununla alakalı. Şunu da hatırlatmak lazım, 2014 yılındaki Kırım ilhakı, Putin’e 2018 yılındaki seçimlerde 1 milyon fazla oy olarak geri dönmüştü. Yani Rusya halkında savaş karşıtı olanlardan çok daha fazla Ukrayna üzerinden Batı’ya karşı verilen mücadeleye destek olanlar var.
Çünkü, günümüz Rusya Federasyonu her ne kadar farklı bir yönde ilerlese de Batı’nın en büyük düşman olarak gördüğü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) halefi. Ve halkı da bundan bağımsız düşünmek mümkün değil. Günün sonunda, SSCB’yi sevmediği bilinen Putin dahi, onun hayaletiyle savaşan Batı’nın karşısında durmak zorunda kalıyor.
Bu silahların kullanımına verilecek iznin, Putin üzerinde nasıl bir siyasi etkisi olacağı konusunu muallakta bıraksa da, dünyayı içinden çıkılmayacak bir krize sürükleyeceği kesin.