Yeni coğrafyaları keşfederken sarıdan turuncuya uzanan yollarda davetkar sonbahar romantizminin tadını çıkarmak… Sonbahar, gündemin yürek burkan kaosundan uzaklaşmak için harika rotalar sunuyor.
Romantik bir şehir tatili ya da daha önce hiç gitmediğiniz coğrafyalarda doğanın kucağında macera dolu günler… Sıkıntıları geride bırakıp tatlı bir romantizme dalmak için sonbahardan daha iyi bir zaman olabilir mi?
İsviçre’nin Schaffhausen kantonundaki bu Orta Çağ şehri, Untersee Gölü ve Ren Nehri’nin muhteşem manzarasına sahip. İyi korunmuş eski kent merkezi ve ön cepheleri fresklerle süslü yarı ahşap evleriyle pek ünlü. Weisser Adler adlı evin ön cephesindeki duvar boyaları 16’ncı yüzyıldan kalma. Burada bulunan resimler İsviçre’deki en eski duvar resimleri olma ünvanına sahip. Schwarzes Horn fresklerle süslenmiş 1515 tarihli bir yarı ahşap ev. Kulelerle çevrili şehrin Orta Çağ’dan kalan bölümü ise araç trafiğine kapalı.
Gül çardakları, salkım söğütler ve bir Japon köprüsü…
“Tüm param bahçeme gidiyor ama aynı zamanda kendimden geçmiş durumdayım” diyen Empresyonist ressam Claude Monet, 1883 yılında yerleştiği ve 43 yıl yaşadığı evinin bahçesinde ömrünün en güzel zamanlarını geçirmiş. Ünlü ‘Nilüfer Göleti’ ve ‘Giverny’deki Sanatçının Bahçesi’ gibi en ikonik eserlerine ilham veren bir bahçe burası. Arazi, farklı yükseklikteki çiçek kümelerinin hacim verdiği çiçek tarhlarına bölünmüş. Güller, uzun saplı gül hatmiler ve yıllık bitkilerin renkli kümeleri arasında meyve ağaçları veya süs ağaçları hakim. Monet papatya ve gelincik gibi iddiasız çiçekleri en nadir çeşitlerle karıştırmış.
Tarihi şehir merkeziyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren, Orta Çağ Avrupa’sının masal şehri Brugge, 12’nci yüzyıldan kalan, taş ve kırmızı tuğladan yapılmış, beşik çatılı Flaman evlerinin arasından sakin sakin akan kanalları, kanallarda yüzen kuğuları, suya kadar inen ağaçları, taş köprüleri, Arnavut kaldırımlı sokakları ve sokak lambalarının buğulu ışığıyla resmen içinize işliyor. Avrupa’nın günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş güzeller güzeli şehri Brugge (Brüj), Belçika’nın denize kıyısı olan tek eyaleti Batı Flanderler’in (Flaman) başkenti. Brugge’ün her noktası ayrı güzel ama tarihi şehir merkezinde yer alan, şehrin en popüler fotoğraf çekme noktası kesinlikle Rozenhoedkaai. Dijver ve Groenerei kanallarının buluştuğu nokta burası.
Sessizlik, huzur, romantizm ve mutluluk… Sonbaharda İtalya’nın en büyük gölü ve Como Gölü’nün kız kardeşi olan Garda Gölü’nde olmaya ne dersiniz? İster küçük bir daire, ister kır evi kiralayın, ister göl kıyısında yürüyüşe çıkın, ister İtalyan kırsalını keşfedin bu yolculukta asla pişman olmayacaksınız. Kuzey İtalya’daki bu buzul gölü, Venedik ve Milano şehirlerinin arasında. Brenner Geçidi ile ulaşımın sağlandığı göl bölgesi, pek çok otel ve tatil köyünün bulunduğu turistik bir alan. Garda Gölü’ne en yakın şehir ise Verona.
Güzel ve romantik Amalfi sahili kesinlikle nefes kesici. Okyanus ve Sorrento Yarımadası’nın kayalıkları dahil olmak yaklaşık 80 km uzunluğunda olan ve Amalfi Drive olarak da bilinen strada statale 163 Amalfitana, Amalfi Sahili boyunca Sorrento’dan Positano’ya ve Amalfi kasabasına kadar uzanan ana yol. Salerno ile Positano arasındaki yol güzergahının büyük bir kısmı kıyıdaki kayalıkların kenarından oyularak Tiren Denizi’nin ve diğer tarafta yukarıdaki kayalıkların manzarasını sunuyor ve tepenin yamacına kurulan Positano köyünün içinden geçiyor.
Alp dağlarının görkemli eteklerinde, kuzeydeki Würzburg ile güneydeki Füssen şehirlerini yani Almanya’nın orta kısmıyla güney kısmını birbirine bağlayan Romantik Yol, 28 kasabadan oluşuyor. Rota, tepeler ve pitoresk göllerle dolu doğal güzelliklerinin dışında muhteşem Orta Çağ şatolarına, kalelerine ve köprülerine ev sahipliği yapıyor. Kaplıca ve SPA merkezlerinin de yer aldığı, yeşilin her tonunu cömertçe sunan Romantik Yol, Almanya’nın en güzel bölgesi Bavyera’ya kadar Kara Orman boyunca uzanıyor. Avrupa’nın en güzel köylerinden bazıları da bu rotanın içinde. Romantik Yol Würzburg’dan başlıyor. Tauber Vadisi, Rothenburg ob der Tauber, Nürnberg, Ausburg ile Neuschwanstein Şatosu’nun da bulunduğu Schwangau rotanın gözde durakları arasında.
Çınlayan tapınak çanları, kağıt fenerler ve muhteşem güzellikteki bahçeler… M.S 794 yılında antik Çin başkenti örnek alınarak inşa edilen Kyoto, 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar imparatorluk başkenti olarak hizmet verirken aynı zamanda kültür merkezi de olmuş. 1000 yılı aşkın süredir Japon kültürünün merkezi olan bu bölge, Japon ahşap mimarisinin, özellikle de dini mimarinin ve dünya çapında peyzaj bahçeciliğini etkileyen Japon bahçe sanatının gelişimini gösteriyor.
Sisli dağlar, nefes kesen göller, pitoresk köyler, muhteşem manzaralar, sararmış yapraklar arasında yapılan yürüyüşler ve İngiliz kırsalının klasik pub’larından birinde sıcak bir ateşin önünde yapılan sohbetler… Sonbahar, Göller Bölgesi’ni (Lake District) keşfederek romantik bir tatil geçirmek için ideal. Göller Bölgesi, aynı zamanda The Lakes olarak da bilinen Kuzey-Batı İngiltere’de bulunan dağlık bir bölge. Bölgenin büyük bir kısmı 1951’de Lake District Ulusal Parkı’na dönüştürülmüş. İngiltere’nin en büyük milli parkı ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Modern kültür, tasarım ve yaşam tarzının Viking geleneğiyle buluşması… Sonbaharda Stockholm’da olmak için pek çok sebebiniz var. İsveç’in başkentinin tarihi bölgesi olan Gamla Stan, geçmişle bugünün buluştuğu bir nokta. 13’ncü yüzyılda kurulan eski şehir, Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla 17’nci ve 18’nci yüzyıldan kalma renkli binalara ev sahipliği yapıyor. Orta Çağ’dan kalma Storkyrkan Katedrali ve kralın resmi evi olan Kraliyet Sarayı da burada. Rengarenk Orta Çağ evlerinin hüküm sürdüğü Stortorget Meydanı’nda yürürken sarı, turuncu ve yeşil binaların enerjisine hayran kalacaksınız.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag bir Viking balıkçı köyü olarak kurulmuş ve 15’inci yüzyıldan bu yana başkent. Refah seviyesinin hayli yüksek olması Danimarka’yı dünyanın en mutlu ülkelerinden biri yapıyor. Langelinje Pier bölgesinde duran, bronz ve granitten yapılmış ünlü deniz kızı heykeli şehrin en ünlü simgesi.
Üçte ikisi doğal park olan bir ada var karşınızda. Atlas Okyanusu′nda, Portekiz′e bağlı bir özerk bölge olan Madeira özellikle şaraplarıyla ünlü, dolayısıyla turizmi de yılın her ayı canlı. Bitki örtüsüyle hayranlık uyandıran, yumuşak iklimi sayesinde dört mevsim bahar havası yaşayabileceğiniz, kelimenin tam anlamıyla egzotik bir cennet. Takımadaların en büyüğü olan Madeira’nın başkenti Funchal. Eski şehir merkezi Old Town rengarenk evleriyle göz kamaştırıyor.
Kuzey Amerika’daki dağ göllerinin en büyüğü olan Tahoe Gölü, Sierra Neveda dağlarında, Kaliforniya ve Nevada sınırında yer alıyor. Birçok konaklama seçeneği var. Dağlarda rustik bir kulübe, kamp ya da lüks bir tatil yeri, tercih sizin. Ayrıca kumarhane otelleri de bulabilirsiniz.