Ekonomi durgunluğun eşiğinde, Erdoğan buna izin verir mi?
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan 31 Mart seçimi sonrası kazandıkları belediyelerdeki istifaları değerlendirdi. Erbakan "Sağda üçüncü bir ittifaka sıcak bakıyoruz" da dedi.
Son iki seçimin kilit aktörlerden Yeniden Refah Partisi (YRP) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesinde de rol oynadı. Ancak YRP seçimin ardından gelen istifalarla yara aldı.
YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan 31 Mart’ta kazandıkları belediyelerin neredeyse üçte birinin başındaki siyasetçilerin istifa edip AK Parti’ye katılmasını değerlendirdi.
T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Fatih Erbakan partisinin seçim barajı sorunu olmadığını söyledi.
Erbakan “üçüncü ittifak” sorusuna da “Sağda üçüncü bir ittifaka sıcak bakıyoruz” diye yanıt verdi.
İşte öne çıkan sorular ve Erbakan’ın yanıtları:
-AKP’ye dönük sert eleştirilerinizi sadece dört milletvekilliği için mi AKP’yi 2023 seçimlerinde rafa kaldırdınız? Siz Altılı Masa’yı hep ‘benzemezler ittifakı’ diye eleştirdiniz. MHP ile HÜDA-PAR’ı yan yana getiren Cumhur İttifakı da bir başka ‘benzemezler’ ittifakı değil miydi?
Bizim ittifaktan biz çıktık, diğerleri devam ediyor, ama gelişmeler ne getirir bilmiyoruz. Tabii orada şu var. 14 Mayıs’a gittiğimiz günlerde görüşüne değer verdiğimiz insanlardan ve halkımızdan bize “Sizin kritik bir oyunuz var. Sizin desteğinizle CHP iktidarının gerçekleşmesi durumunda, sizin elinizle yıllar sonra yeniden CHP’li bir Cumhurbaşkanı Türkiye’de iş başına gelecek. Bu insanlar sizin babanızın öğrencileri. Birçoğu Milli Gençlik Vakfı’nda yetişmiş. Erbakan Hoca ile belki sizden çok anısı olan insanlar. Sonuçta 15-20 sene öncesine kadar hep beraberdik. Siz eleştirdiğiniz konularda taleplerinizi ortaya koysanız, bir mutabakat sağlanması halinde AK Parti yöneticileri de yanlışlardan kurtulmuş olsa hem de milletin faydasına bir iş yapılmış olsa. CHP’ye iktidarı teslim etmek yerine, babanızın eski dava arkadaşlarının yanlışlardan dönmelerine vesile olun. Sizin iktidara gelmeniz çok zaman alabilir” dedi. Biz de yaptığımız istişarelerin sonunda ekonomi, dış politika, sosyal politikalar alanındaki kırmızı çizgilerimizle ilgili hususları bu mutabakat metnine yazdık. Tabiri caizse onlara bir zeytin dalı uzattık. Hem kendileri kurtulsunlar hem millet kurtulsun yanlışlardan diye son bir çıkış yolu gösterdik.
-Kendilerinin kurtulduğu kesin.
Ama kurtulmak derken…bu vebalden kurtulamadılar. Biz yine de onların bu vebalden kurtulmalarını dileriz. Rahmetli Erbakan Hoca da en ağır eleştirileri getirdiği zaman bile hep “Onları sevdiğimiz için bu eleştirileri yapıyoruz” diyordu. Biz de onun o mantığıyla hareket ettik ve dedik ki; “Bunlar en azından bu yanlışlardan, bu vebalden geri dönsünler.”
Bizim istediklerimiz de belli. Borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine, üretime, istihdama, ihracata dayalı bir ekonomi modeli istiyoruz. Kaynakların imtiyazlı holdinglere aktarılması yerine halka aktarılmasını, dış politikada da D-8’in canlandırılmasını istiyoruz. Sosyal politikalar alanında da ailenin korunması, ahlaki ve manevi kalitesi yüksek bir neslin yetiştirilmesi için adım atılmasını istiyoruz. Mutabakat metnine de bunları yazdık. İlk önce ‘imzalamayız’ dediler. O zaman biz de biliyorsunuz cumhurbaşkanı adayı olduk. İmzaları topladık, 70 bin imzaya geldik ki 100 bin imza da toplanacaktı. Onlar sonradan “Biz mutabakatı imzalıyoruz” deyince, biz de milletin selameti için kabul ettik.
-Yani geri adım attınız.
Tam tersine AK Parti tarafı geri adım attı. Biz çizgimizde sabit kaldık. Biz cumhurbaşkanı adayı oluyorduk, ittifaka girmiyorduk. Sonradan “imzalayalım” dediler, adaylığımızı geri çektik. Ama günün sonunda maalesef bu son şansı da ellerinin tersiyle ettiler. Çünkü bırakın o mutabakat metnine uymayı oradaki yazılanların tam tersine işler yapılıyor.
Vergiler artıyor, borçlanma artıyor, faiz ödemesi artıyor, zamlar artıyor. Fakir daha fakir, zengin daha zengin oluyor. Yani aynı tas, aynı hamam devam ettiler. Böyle bir tabloda da bizim tabii onlara daha fazla destek olmamız mümkün değildi. O nedenle şimdi müstakil olarak yola devam ediyoruz.
-Bundan sonra artık Adalet Kalkınma Partisi ile bir seçim ittifakı Yeniden Refah Partisi’nin tamamen gündeminden düşmüştür diyebiliyor musunuz? “AKP ile bir daha asla” diyebiliyor musunuz?
Diyebiliyoruz, evet. Çünkü bizim çok samimi yaklaşımımıza, fedakarlığımıza ve ortada milletin huzurunda imzalanan bir mutabakat olmasına rağmen bunların hepsi hiçe sayıldı. Bu da bizim güvenimizi tamamen sarstı.
O nedenle de bundan sonrası için bir birliktelik olması ihtimalini görmüyoruz.
-Erken seçim tarihi olarak öngördüğünüz bir tarih var mı?
2026 yılının ilkbaharında veya 2025’in sonbaharında bir erken seçim olabilir. Bir, bir buçuk sene içerisinde bir erken seçimde bir değişim olmasının Türkiye’nin faydasına olacaktır. Milletin de beklentisi bu yönde.
-“Bizim yaptığımız fedakarlığı maalesef değerlendirmediler. Bundan sonra artık bir fedakârlık daha yapmamız, yeniden onlarla aynı masaya oturmayız” diyorsunuz. CHP’nin de sizin kemik seçmen tabanınız açısından hala ‘zor’ bir ortak olacağına işaret ediyorsunuz. Üçüncü bir ittifak formülüne sıcak baktığınızı da saklamıyorsunuz. Hatta geçen gün Gelecek Partisi ile birleşme görüşmeleri içerisinde olan DEVA’nın Genel Başkanı Ali Babacan sizi ziyaret etti. Yeni ittifak mı geliyor?
Biz öncelikli olarak kendimiz müstakil olarak girmeyi istiyoruz. Yeniden Refah Partisi’nin bugün oy oranı bakımından da baraj problemi olmadığını görüyoruz. Seçim sonuçları bunu gösterdi.
-Şu anda Yeniden Refah’ın oy oranı yüzde 7 civarında mı seyrediyor?
Daha bile üzerinde diye düşünüyoruz. Zaten yüzde 6,98’i 31 Mart’ta almıştık. Ben şuna da inanıyorum; sandığa gitmeyen seçmenin önemli bir kısmı Yeniden Refah Partisi’nin böyle bir çıkış yapacağını düşünemedi, öngöremedi. Sandığa gitmeyenler, partimizin Maraş’ta yüzde 34, Düzce’de yüzde 30, Rize’de yüzde 18, Bingöl’de yüzde 22, Elâzığ’da yüzde 20, Konya’da yüzde 24 alacağını bilselerdi, onlar da gelirdi.
Şimdi bunu gördüler, o nedenle de seçimden bugüne oy oranımızın ciddi yükseldiğini düşünüyorum. O nedenle biz müstakil olarak girmeyi, kendi cumhurbaşkanı adayımızla girmeyi önceliyoruz. Ama bir ‘üçüncü yol’ alternatifi Türkiye’de her zaman mümkündür. Seçmenin ‘sağ partiler’ olarak nitelendirdiği partiler ittifak yoluna gidebilir. İYİ Parti var, DEVA var, Gelecek var, Saadet var. Büyük Birlik Partisi de olabilir.
-Yeniden Refah’ın bu sağ muhafazakâr bloğu bir ittifakta toplamak gibi somut bir teklifi ya da projesi var mı?
Bizim şu anda bir hazırlığımız, görüşmemiz, çalışmamız yok. Ali Beyler bize bir nezaket ziyareti yaptılar. Onların herhalde Gelecek Partisi ile bir birliktelik durumları var. Bu yönde görüşmeleri olduğunu ifade ettiler. Ama bize “Siz de bunun içinde bulunun” gibi bir şey söylemediler.
Zaten bizim herhangi bir şekilde bir partiyle birleşme gibi bir düşüncemiz olmaz.
-O halde sizin açınızdan durum şöyle mi? Başka bir partiyle birleşmezsiniz ama seçimlerde sağ partilerle yeni bir ittifak cephesi kurabilirsiniz. Böyle bir teklife sıcak bakarsınız.
Bakabiliriz tabii.
-Normal şartlarda Erdoğan yeniden cumhurbaşkanlığına aday olamıyor. Ama eğer erken seçim olursa mümkün olabilir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kendisini bu havuç sayesinde erken seçime ikna etmekten bahsediyor. Öyle bir durumda siz üçüncü bir ittifak cephesi açıp üçüncü bir aday çıkartarak yine ‘Erdoğan’ın kazanmasını sağlayan parti’ damgası yeme riskini alırsınız, öyle mi?
Sağ partilerin bir ittifak içinde cumhurbaşkanı adayı göstermesi, daha çok AK Parti’den oy alacak bir seçenek yaratmaktır. Öylesi bir ittifakın adayı CHP’nin adayından daha çok AK Parti’nin adayından oy kaydırır. CHP’ye bir şekilde eli gitmeyen o nedenle de sandığa gitmeyen kitle sandığa gider.
Bazısı da CHP’nin adayına vermek istemese de “Mecburuz çünkü alternatif yok” diye oy verdi AK Parti’ye. Biraz önce anlattım. Sağ partilerden oluşacak bir ittifak, AK Parti’ye gönülsüz oy verenler için ciddi bir alternatif haline gelir. O yüzden de üçüncü bir ittifakın AK Parti’ye yarayacağını düşünmüyoruz.