Özgür Özel’den DEM’e ‘Hakkari’ desteği: CHP’li belediyeye kayyım atanmış gibi tepki veriyoruz
TBMM'de yeni yasama döneminin ilk günü hareketli geçti. Tartışmaya sebep olan konular arasında en çok Bahçeli'nin DEM Partili milletvekilleriyle sohbeti konuşuldu. Bahçeli'nin bu adımı Parti içinde nasıl karşılık buldu? Sırrı Sakık'a sorduk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi dün iki aylık yaz tatilini bitirdi ve 28. dönemin üçüncü yasama yılına başladı. Hareketli geçen ilk günün ardından birçok konu çok tartışıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Genel Kurulu’na girdiğinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grubunun ayağa kalkması ama alkışlamaması, ‘neden ayağa kalktınız’ sorularına maruz kaldı. Bu soruları sormayanlar ‘madem ayağa kalktınız neden alkışlamadınız’ diye sordu, kimisi ‘CHP’nin kalan vekilleri nerede’ onu merak etti kimisi de Genel Başkan Özgür Özel ile Devlet Bahçeli’nin diyaloğuna takıldı…
Ancak daha ilk gününden olaylı başlayan yeni yasama yılında en çok konuşulan konu Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekilleriyle tokalaşması oldu. Bu akıllara Bahçeli’nin 2007’de DEM Partisi öncüllerinden Demokratik Toplum Partisi (DTP) sıralarına giderek Genel Başkan Ahmet Türk ile el sıkışmasını ve sonrasında oluşan ılıman siyasi havayı hatırlattı.
Bulduğu her fırsatta DEM Parti’nin kapatılması gerektiğini savunan ve DEM Partili vekillerle tokalaşamadan yalnızca bir saat önce yaptığı grup konuşmasında DEM Parti’ye “Devşirilmiş ve DEM’lenmiş fosillere meydanı boş bırakmayacağız” diyen MHP lideri kendisine bu konu sorulunca “Yeni bir döneme giriyoruz, dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” yanıtını verdi.
Bahçeli’nin “yeni dönem” adımını hem 2007’de hem de dün Kürt siyasi hareketinin grup sıralarında şahitlik eden DEM Parti’nin tecrübeli isimlerinden Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık’la konuştuk.
Meclisin asıl görevinin iç barışı sağlamak olduğunu söyleyen Sakık “Yumrukları sıkarak ne ülkede ne de Mecliste iç barışı sağlayabiliriz” dedi ve Bahçeli’nin bu adımını “olması gereken bu adımların atılmasıdır” şeklinde değerlendirdi.
“Parti olarak hem mücadele ediyoruz hem de müzakereye varız” diyen milletvekili sözlerini “Diliyorum ve umuyorum ki bu müzakerenin sonucunda hem Mecliste hem de diğer alanlarda bu barış ortamı devam eder” diye sürdürdü.
Bahçeli’nin DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın geçen temmuzda hayatını kaybeden annesi İpek Bakırhan için başsağlığı dilediğini ve vekillere hal hatır sorduğunu söyleyen Sakık bu davranışın çok ‘insani’ olduğunu düşündüğünü ve ‘bu durumun ilerleyen zamanlarda ne getireceğini bilemediklerini’ söyledi.
Meclisin böyle bir iklime ihtiyacı olduğunun altını çizen Sakık, Devlet Bahçeli’nin “Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” sözlerine katıldığını söyledi ve “Çok doğru bir tespit, özellikle yanı başımızdaki Orta Doğu kan gölüne dönmüşken ülkede iç barışın sağlanması çok önemli” dedi.
Bahçeli’nin bu ‘beklenmedik’ hareketinin parti içinde şaşkınlığa sebep olup olmadığını sorduğumuzdaysa “Olması gereken oldu. Biz barışın sağlanması için herkesle tokalaşmaya, müzakereye açığız. Bizim partimizin hiçbir lüksü yok. Bizim varlık nedenimiz bu ülkede barışı sağlamak. İç barış adına iyi bir adım, devamının gelmesini umuyoruz” dedi.
Bahçeli’yle DEM arasında – şimdilik – mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık partinin grup toplantısına da yansıdı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan diğer muhalefet partilerine yeni anayasa konusunda çağrı yaptı:
“Bütün yaz boyunca Ankara’da Anayasa üzerine tartışmalar sürüyordu. Bu tartışmaların gölgesinde ülkemizde AİHM kararlarının göz ardı edildiği, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin sürdüğü ve cezaevlerinin toplama kampına dönüştüğü bir gerçekliğe dikkat çekiyoruz. Bu koşullar altında köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğunu belirtiyoruz.
DEM Parti olarak hiçbir kesimin sembolleriyle ve değerleriyle sorunumuz olmadı, ancak biz herkesi tek bir etnik kimliğe indirgeyen bir Anayasa’ya karşı çıkıyoruz ve yurttaşlık tanımının cesurca yeniden ele alınması gerektiğini söylüyoruz.
Ülkemizin başkenti veya resmi dili ile bir sorunumuz olmadığını, ancak her halkın kendi ana dilinde konuşma ve eğitim alma hakkının temel bir hak olduğunu vurguluyoruz. Ayrıca, tekçi ve inkarcı yaklaşımlarla bir yüzyıl daha yaşamamızı bekleyen bir Cumhuriyet anlayışına karşı çıkıyoruz ve gerçekten demokratik bir Cumhuriyet istiyoruz.
Mevcut Anayasa’nın sadece kötü bir kopyası olarak sunulan yeni taslaklar ne yeni ne de demokratik bir anayasa yazmak anlamına gelir. Anayasa’nın her maddesinde 12 Eylül’ün ruhu ve kokusu hissedilmekte.
Muhalefete açık bir çağrı yapıyoruz: Değişim iddiasındaki bir muhalefet tutucu olamaz ve ilk yüz yılın tekrarını yaşatma politikasını sürdüremez. Yeni ve demokratik bir Anayasa konusunda herkese açık çağrımızdır: Ön yargılarınızı bir kenara bırakın, gelin hep beraber demokratik ve özgürlükçü bir anayasa için çalışalım.”
Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri iktidar kanadıyla yeni anayasa masasına oturmaya mesafeli.
CHP Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay hakkındaki kararı dahil olmak üzere iktidarın öncelikle mevcut metine uymasını istiyor. Bu nedenle kurulacak herhangi bir masaya oturmama ve hiçbir pazarlığa girmeme görüşü ağır basıyor.
Erdoğan New York dönüşünde muhalefetin yeni anayasa konusundaki tutumuna ilişkin soru üzerine ‘Cumhur İttifakı olarak yeni anayasa konusunda kararlılıkla yollarına devam ettiklerini’ belirtti.
Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili bir sorunları olmadığını vurgulayan Erdoğan “Ülkemizin gençlerinin geleceğini inşa edecek, onları dünya ile rekabete hazırlayacak vizyoner bir anayasaya bizim ihtiyacımız var. Biz bunu yapacağız. Zaten Cumhur İttifakı olarak Milliyetçi Hareket Partisi hazırlıklarını yaptı. Biz aynı şekilde hazırlıklarımızı yaptık. Bu hazırlıkları birbiriyle bütünleştirerek yolumuza inşallah devam edeceğiz” diye konuştu.
AK Parti ve MHP’nin anayasa yapımı için parlamentoda yeterli çoğunluğu yok. Kulislerde muhalefeti ikna etmek için yeni hamleler yapılabileceği, mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde değişiklik önerebileceği iddiaları konuşuluyor.