İsrail bu kez de Filistin’i tanıyan Norveç’i kaşıyor: Diplomatların akreditasyonu iptal
İsrail'in yoğun bombardımanı altında yaşayan Lübnan halkı ülkeyi terk etmek istiyor. Bazı havaalanları hala açık ve botlarla tahliye mümkün olsa da erişilebilir değil. Ülkesinden gitmeye zorlanan Lübnanlıların hikayelerine yakından bakalım.
Prenses, 2010 yapımı, 24 metre uzunluğunda bir yat. İsrail Lübnan’ı bombalamaya başlamadan önce Lübnan kıyılarında günlüğü 600 dolara şaşalı geziler yapıyordu. Lübnan’ın 23 Eylül’de bombalanmasının ardından Prenses’in kaderi de değişti.
Yat bugünlerde Beyrut’tan kaçan ailelerin Kıbrıs’a ulaşmasını sağlıyor. Yatın pazarlama işleriyle ilgilenen Halil Bekhera “Bombalama başladığından beri hınca hınç dolu 30 sefer gerçekleştirdik” diyor. Prenses’le Kıbrıs’a gitmenin bedeli 1800 dolar. Bu rota Lübnanlılar için epey pahalı ama başka şansı olmayan bu insanlar seferlerin tamamını dolduruyor.
İsrail, 8 Ekim 2023 itibarıyla Lübnan Hizbullahı ile çatışmaya başladı. O günden bugüne dek neredeyse iki bin insan hayatını kaybetti, dokuz binden fazla kişi de yaralandı. Bu rakamlar 23 Eylül itibariyle hızla artmaya başladı. Lübnan hükümeti, yalnızca 10 gün içinde Lübnan’dan ayrılmak zorunda kalan insanların sayısının bir milyona ulaştığını açıkladı.
Cuma sabahı erken saatlerde Beyrut’un en büyük havaalanının üzerinde yoğun bir bombardıman sesi duyuldu. Lübnan hükümeti, yoğun bombardımana rağmen hem kendi vatandaşlarını hem de ülkesinde bulunan yabancıları tahliye edebilmek için havaalanını açık tutmaya çalışıyor. Havaalanından yalnızca Lübnan bayrağı taşıyan Middle East Havayolları kalkış yapıyor. Bombardıman altındaki Lübnan’da bu kısıtlı uçuşlarda “hasbelkader” yer bulabilen insanların koltuk biletleri için kavga ettiğini görmek mümkün.
Yoğun bombardımanın başlamasının hemen ardından birçok devlet Lübnan’da bulunan vatandaşlarına “acilen ülkeyi güvenli şekilde terk etme” çağrısı yapmıştı. Yunanistan cuma sabahı hala ülkede olan vatandaşları için C-140 ipi bir askeri yolcu uçağı göndererek 60 vatandaşını ülkeden çıkardı. İngiliz gazetesi The Guardian’a konuşan bir özel jet sahibi ise havaalanlarını artık kullanamadıklarını anlattı.
Lübnan sosyal medyası bir haftadır sponsorlu gönderilerle dolu. Bu gönderilerin çoğu Lübnan sahillerinden kalkan botlarla ilgili. Bekara “Gemiler tahliye için tercih ediliyor. Havaalanları hala açık, uçuşlar daha ucuz ama parası olanlar yatları tercih ediyor” diyor.
Parası olanlar için belki ülkeden çıkmak çok daha kolay ama Lübnanlıların çoğunun ne yatları karşılayabilecek parası var ne de Kıbrıs’a girmek için vizeleri.
Seher Surani, uluslararası bir kurum için çalışan Lübnanlı bir kadın. Şimdilerde ebeveynlerini ve erkek kardeşinin ailesini ülkeden çıkarmaya çalışıyor. Ailesi bombardıman yüzünden Dahiye bölgesini terk eden Surani’nin amacı ailesini de yanına alarak Umman’da yaşayan kız kardeşinin yanına gidebilmek.
Kıbrıs’a vizesi olmadığı için Surani’nin ailesi önce Suriye’ye gitmeyi, oradan da bir otobüs bulup Umman’a geçmeyi planlıyor. Surani, aile üyelerinin hepsi için teker teker uçak biletleri aldı. Bölgede hakim olan kaos sebebiyle hepsinin birlikte Suriye’ye gitmesi imkansız. Surani, ailesinin tümü tahliye olmadan önce uçuşların durmasından korkuyor.
Kendisi Beyrut’un doğusunda yaşayan Surani “Lübnan’dan ayrılmayı hayal dahi edemiyorum. Başka bir yerde daha iyi imkanlar olduğuna inanırsam ülkemden ayrılırım, hayat böyledir. Ama birileri beni kendi topraklarımdan gitmeye zorladığı için gitmeyeceğim” diyor.
Lübnan hükümeti, 10 gün içinde Suriye’ye 10 bin Lübnanlının gittiğini açıkladı. Suriye’ye kaçanların yoğun şekilde kullandığı Masna sınır kapısı cuma sabahı İsrail tarafından bombalandı. İsrail, Hizbullah’ın silahları bu sınır kapısından aldığını iddia ederek bombardımandan kaçan Lübnanlıların hayatını bir kez daha tehlikeye attı.
Lübnan’dan bir şekilde ayrılmayı başaranların hikayeleri de olduka zor. Rasta Jabr, 39 yaşında bir insani yardım danışmanı. Haftaya Almanya’da üniversiteye başlaması gereken kızıyla birlikte ülkeden ayrılmaya çalışan Jabr da uçak bileti bulmak konusunda zorluk yaşayanlardan biri.
Her sabah saat altıda havaalanına giden ve yolculardan hiç olmazsa birinin uçuşuna gelmemesini uman Jabr, nihayet bir seyahat acentesinden Birleşik Arap Emirlikleri’ne uçak bulmayı başarıyor. Perşembe günü havaalanına gitmek üzere eşyalarını arabasına yerleştiren aile Beyrut bombardımanlarına ilk elden tanık oluyor.
Jabr “Arabaya yerleşirken, füzelerin içindeki kimyasallardan oluşan siyah bir toz üstümüze yağıyordu” diyor. İsrail’in en “sert” saldırılarından birine tanık olan aile adeta kabusu yaşadıklarını söylüyor. Jabr “Bombalama başladığında havaalanındaydık. O an ‘Havaalanını da vurcaklar mı? Uçağımızı da vuracaklar mı?’ diye düşündük diyor.