Enflasyon zirve yapınca İstanbul’da geçinemeyenlerin oranı yüzde 80’i buldu
İşgalin birinci yılında savaş sebebiyle tarumar olan Gazze'nin baş ucunda bir dram daha yaşanıyor. İsrailli aileler savaşın durmasını ve rehinelerin evlerine geri dönmesini istiyor. O ailelerin hikayelerine de bir göz atalım.
Bugün birinci seneyi tamamlayan İsrail’in Gazze işgali ardında yüzlerce, belki binlerce anlatılmaya değer hikaye bıraktı. Bu hikayelerin bir kısmı işgale direnerek yıllarını geçiren Filistin halkına ait, diğerleri de aile üyeleri savaşta esir düşen İsraillilerin. Binyamin Netanyahu hükümetinin bölgede olağanca sertliğiyle sürdürdüğü saldırıları yalnızca Beyrut’ta ya da Gazze’de can yakmıyor. İsrail’i her cumartesi sarsan protestolardan da anlaşılacağı üzere halkın bir kısmı ne mevcut savaştan memnun ne de Netanyahu’nun politikalarından. Bazı İsrailli ailelerin fertleri bir senedir Hamas’ın elinde rehine durumunda. Rehineler İsrail hükümetini bir meşruiyet krizine sokmak bir yana İsrail halkının savaşa dair travmalarını her gün daha da büyüten bir sorun olarak hala ortada duruyor. Aile üyelerinin rehinelikten kurtulması için mücadele edenler ise Netanyahu hükümeti ve İsrailli aşırı sağcıların hedefinde.
Liri Albag Hamas’ın elindeki savaş esirlerinden biri. Albag’ın babası ise çocuğunun savaş esirliği durumunun son bulması için mücadele diyor. Baba Eli Albag son haftalarda Netanya yakınlarında katıldığı Netanyahu karşıtı bir protestoda aşırı sağcıların yoğun tepkisiyle karşılaştığını söylüyor. Neredeyse fiziksel saldırı boyutuna ulaşan bu saldırıda aşırı sağcıların “Yeter, yeterince gürültü yaptınız. Siz bu ülkenin kanserisiniz” dediğini söylüyor. Albag ülkede “Hamas tarafından fonlanmakla” suçlanan esir yakınlarından yalnızca biri.
Hamas’ın elinde 51 gün esir kalan Aviva Siegel’in hikayesi de oldukça çarpıcı. o kasım ayında esir takasında serbest kalmış ama eşi Keith hala savaş esiri. Aviva eşi için “Zaman geçiyor. Günden güne umudunu kaybettiğini ve zayıfladığını tahmin ediyorum. Durumu hakkında herhangi bir şey bilmiyorum” diyor.
Wiwwaeo Sriaoun tüm gününü savaşın başında Hamas tarafından esir alınan oğlu Watchara’nın geri dönmesini umut ederek geçiriyor. İsminden de anlayacağınız üzere aile İsrailli değil, Taylandlı. Watchara, Hamas tarafından İsrail’den esir alınan onlarca Tayvanlı rehineden biri. İsrail topraklarında tarım işçiliği yapan Watchara’nın annesi bölgedeki gerginliği yakından takip ediyor ve “umudunu kaybetmemeye çalışıyor.”
Bölgedeki duruma ilişkin bilgi kirliliğin içinde Wiwwaeo’nun çaresizliği “Orada ne yapıyor, yaşıyor mu? Öldü mü yoksa karnı tok mudur” sorularıyla kendini gösteriyor. Watchara’nın dokuz yaşındaki kızı Irada babası uzun süredir eve dönmediği için babasını merak ediyor. Bir noktada babasının durumunu kızına anlatmak zorunda olan babaanne ve dede “ölmüş olma ihtimalinden” bahsetmeye çekiniyor. Watchara’nın durumu belki meçhul ama kızı Irada’nın umutları hala taze.
Dünyanın bir diğer ucunda oğlu için endişelenen baba Tom, Watchara’nın yokluğunda Irada’yı okula götürüp getirmekle sorumluymuş. Son bir senedir yaşadıkları stresin artık ailede fiziksel etkiler de bırakması sebebiyle Irada yaşadıkları köye daha yakın bir okula başlamak zorunda kalmış. 58 yaşındaki Tom 7 Ekim’den bu yana üç kez hastaneye kaldırılmış. Tom felç, akciğer enfeksiyonu ve kas zayıflığı geçirmiş. Stres kaynaklı demans başlangıcındaki Tom şimdilerde hayatına dair tek bir şey hatırlayabiliyor: Oğlunun dünyanın bir ucunda savaşa esir düştüğünü.