Bütün dünyanın cevabını merak ettiği soru: Trump’ı vuran adam yalnız mıydı?
Bob Woodward yeni kitabı War'da siyaset dünyasının magazinini bir bir ortaya döküyor. Neler yok ki kitapta... Putin'e Covid cihazı yollayan Trump, Netanyahu'ya sözünü dinletemeyen ve seçtiği adalet bakanından mutsuz olan Biden ve nicesi...
Watergate skandalını ortaya çıkaran Amerikalı duayen gazeteci Bob Woodward yeni kitabı “War”da mevcut ABD Başkanı Joe Biden’ın diğer dünya liderleriyle “fuck”ların havada uçuştuğu iktidar sürecine ışık tutuyor. Ancak gazetecinin hedefindeki tek siyasetçi Biden değil; eski ABD başkanı ve Cumhuriyetçilerin gelecek ayki seçimlere aday gösterdiği Donald Trump, rakibi Kamala Harris, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de Woodward’ın radarında.
Kitapta en dikkat çeken şeylerden biri Biden’ın zaman zaman geçirdiği öfke atakları. Gazeteciye göre bu bahar Gazze’deki savaş şiddetini artırırken Biden bir arkadaşına “O or*spu çocuğu Bibi var ya, kötü bir adam. Tam bir kötü adam!” diye yazmıştı. Aynı krizi Ukrayna savaşı için Putin’de de yaşamış örneğin. Oval Ofis’te danışmanlarına “Lanet olası Putin yok mu! Şeytan o şeytan. Kötülüğün timsaliyle karşı karşıyayız” demişti.
Trump’ın Putin ile Covid-19 salgınının en şiddetli olduğu dönemde yaptığı özel görüşmeler ve Trump’ın Rus lider kullansın diye gizlice gönderdiği Covid-19 test cihazı da mercek altında.
İlk elden katılımcılarla yapılan yüzlerce saatlik görüşmelere dayanan “War” yapılan riski yüksek hesaplamaları da aydınlığa kavuşturuyor. Kitapta Biden’ın bir yandan adaylığını çekip çekmeme endişesi yaşarken diğer yandan oğlu Hunter Biden’ın hukuki sorunlarıyla cebelleşmesi de anlatılıyor.
52 yıl boyunca Beyaz Saray hakkında sayısız haber yapan Bob Woodward Washington Post’ta muhabirken yaptığı haberlerle efsaneleşmiş bir isim. En önemli çalışması da 1972’de gazeteci arkadaşı Carl Bernstein ile Watergate skandalını ortaya çıkarmalarıydı. Cumhuriyetçi lider Rixhard Nixon’ın Demokrat Parti’nin merkezini gözetlemek için yasadışı yollar kullandığını belgeleyen bu haber Amerika tarihinin en büyük skandallarından biri olarak tarihe geçti. Skandalın ardından Nixon istifa etti.
Watergate skandalı gazeteciliğinin dönüm noktası olan Woodward birçok ABD başkanı ve siyasi lider hakkında da kapsamlı araştırmalar ve kitaplar yayınladı. Mesela The Final Days kitabı Nixon’ın başkanlığının son dönemlerini ele alıyor. Diğer kitaplarında da Bill Clinton, George W. Bush, Barack Obama, Donald Trump ve Joe Biden gibi liderler var.
CNN International sayesinde “War” ile yeni neler öğreniyoruz?
🎈Woodward, Biden’ın ulusal güvenlik ekibinin bir noktada Putin’in Ukrayna’da gerçekten nükleer silah kullanma ihtimalini yüzde 50 olarak gördüğünü yazıyor.
🎈Biden kamuoyu önünde oğlunun yargılanmasıyla ilgili herhangi bir sorunu olmadığı imajını çizse de perde arkasında “Keşke Merrick Garland’ı adalet bakanı yapmasaymışım” demişti.
🎈Eski Başkan Barack Obama’yı Kırım’ın ilhakına yeterince önem vermemekle eleştiren Biden “Barack Putin’i hiç ciddiye almadı” dedi.
🎈Trump Beyaz Saray’dan ayrıldığından beri Putin ile en az yedi kez telefonla görüştü.
Kitabın detaylarına geçmeden not düşelim. Trump’ın kampanya sözcüsü Steven Cheung, Trump’ın Woodward’a kitap için “herhangi bir izin vermediğini” söyledi ve kitapta yer alan hikayeler için “uydurma” dedi.
Woodward Rusya’nın Ukrayna işgali öncesinde ABD’nin eline Putin’in 175 bin askerle Ukrayna’yı işgale hazırlandığını “kesin bilgi olarak gösteren” bir istihbarat geçtiğini, bu istihbaratın ne kadar önemli olduğunu da şu sözlerle anlatıyor: “Sanki gizlice düşmanın çadırına girip haritalara bakmış, tugayların sayısını, hareketlerini ve çok cepheli bir savaşta yapılacak sıralamayı incelemişlerdi.”
Biden ve danışmanları istihbaratın “son derece kritik” olduğunu kabul etse de buna inanmakta zorlanmıştı. Woodward’a göre CIA Başkanı Bill Burns “Putin’in planı bu” dediğinde başkanın verdiği cevap “Böyle bir şey aptalca olur. Aman Tanrım! Şimdi bir de Rusya’nın Ukrayna’yı yutmasıyla mı uğraşacağım” diye tepki göstermişti.
Yine de iki kez Putin’i sıkıştırdı. Bu sıkıştırmalardan ilki Aralık 2021’de, yani savaştan iki ay önce yapılan video konferansta, ikincisi de “50 dakikalık sıcak bir görüşme”deydi.
Burada ilginç bir bilgi daha veriyor yazar: Zelenski işgale günler kala bile böyle bir şeyin olacağını düşünmezken Kamala Harris ona “Yakalanır ya da öldürülürseniz veya ülkeyi yönetemeyecek hale gelirseniz yerinize geçecek kişinin planlarını yapmaya başlamalısınız” uyarısı yapmış.
Gelin biraz da Trump ile Putin’in ilişkilerine göz atalım. Woodward’a göre Trump 2020 yılında Putin’e özel olarak Abbott Point of Care Covid test makinesi göndermişti. Aslında pandeminin en şiddetli döneminde Rusya ve ABD arasında solunum cihazları gibi tıbbi ekipman alışverişi de yapılmıştı. Ama Putin Amerikalı mevkidaşından bir telefon görüşmesinde Abbott makinesini gizli gizli göndermesini istemişti.
Kitaba göre Rus lider “Lütfen bunları bana gönderdiğinizi kimseye söylemeyin” demiş, Trump da “Bana ne canım, peki” yanıtını vermişti. Putin de bunun üstüne “Hayır öyle değil. Kimseye söylememeni istememin sebebi insanların bana değil sana kızacak olması. Beni umursadıkları falan yok” dedi.
İkilinin Covid dostluğu Trump Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra bile sürmüş. Bu dostluğun bir işareti olarak iki siyasetçi 2021’den bu yana en az yedi kez telefonda görüşmüş. Gerçi Trump’ın çalışanları açık açık bunu kabul etmiyor.
Woodward 7 Ekim sonrası Biden ile Netanyahu arasındaki inişli çıkışlı ilişkiye de değiniyor. Kamuoyu önünde İsrail’i destekleyen Biden perde arkasında da Netanyahu ile sürekli münakaşa halindeydi. Nisandaki telefon görüşmelerinde Biden Bibi’ye “Stratejin ne dostum” diye sormuş, Netanyahu da Refah’a girmeleri gerektiğini söylemişti. Bunun üstüne de Biden “Bibi senin stratejin falan yok oğlum” diye karşılık vermişti.
Aynı ay İsrail İran’ın Suriye’deki büyükelçiliğini hedef alınca İran’ın cevabı 300’den fazla füzeyi İsrail’e ateşlemek oldu. Ancak ABD, Suudi Arabistan, Ürdün ve diğer ABD müttefiklerinin güçlerini birleştirmesiyle bu saldırı püskürtüldü. Ne var ki İsrail misilleme yapmak istiyordu. Biden ise telefon görüşmesinde Netanyahu’ya “Zaferinin tadını çıkar” dedi. Netanyahu karşı çıkınca da “Başka bir hamleye gerek yok. Hiçbir şey yapmayın” dedi. Sonuç olarak İsrail İran’a karşı kapasitesi sınırlı bir saldırı düzenledi.
Savaş ilerledikçe Biden’ın Netanyahu’ya duyduğu hayal kırıklığı da daha belirgin bir hal alıyordu. Netanyahu Refah’a girince onun için “Lanet olası bir yalancı” demiş. Temmuz ayında Lübnan Hizbullahı’nın üst düzey komutanı Fuad Şükür ile üç sivilin öldürüldüğü saldırıdan sonra Biden’ın Netanyahu’ya “Bibi ne oluyor lan” diye bağırdığı da kitapta yer alan iddialardan. Biden devamında “İsrail’in dünyadaki algısı değişiyor, İsrail’in haydut, senin de haydutçu başı olduğunu düşünüyorlar” demiş.
Netanyahu’nun yanıtı ise “önemli teröristlerden birini öldürdükleri” yönünde olmuş: “Bir fırsat gördük ve değerlendirdik. Ne kadar sert vurursanız müzakerede o kadar başarılı olursunuz.”
Biden oğlu Hunter hakkında suçlamalar oluşturulduğunda Adalet Bakanlığı’yla ilişkisini kesmedi. Ama olaylara epey öfkelendiği de söyleniyor. Mesela bir keresinde yardımcılarından birine “Garland’ı asla adalet bakanım yapmamalıydım. Bu olay asla kapanmayacak” diye yakınmış.
Görevinin bitmesine az zaman kalmış başkanın tek derdi bu da değildi. Kendi partisi içinden muazzam bir baskıyla karşı karşıyaydı, herkes ondan adaylığını çekmesini istiyordu. Biden’a sadakati ile bilinen Blinken 4 Temmuz’da başkanı karşısına almış, “Bırakacağınız mirasın tehlikeye girmesini istemiyorum. Eğer aday olmanız görevde kalacağınız ve yeniden seçileceğiniz anlamına geliyorsa harika. Ancak adaylığınızı sürdürür de seçimi kaybederseniz sorun başlar” dedi.
Blinken üstüne bir de “Kendinizi dört yıl daha başkan olarak görebiliyor musunuz? Cevaplamanız gereken soru bu” diye sormuş.
Kitap henüz yayınlanmadı ama Amazon’dan ön sipariş verilebiliyor.