İçişleri Komisyonu’ndan Yerlikaya’ya ziyaret: CHP’den ‘Soylu ile gitmeyiz’ resti
Kadına şiddetteki artışın araştırılması için TBMM'de komisyon kuruldu. Oturumda hem CHP hem de DEM Parti masalarından İstanbul Sözleşmesi'ne dönüş çağrıları yükseldi. DEM Partili Koçyiğit "Kadın katilleri için cezasızlık algısı var" dedi.
İstanbul’un Eyüpsultan ilçesindeki korkunç cinayetler Türkiye’yi derinden sarstı. Henüz 19 yaşında olan Semih Çelik cuma günü ailesinin evinde aynı yaştaki okul arkadaşı Ayşenur Halil’i bıçaklayarak öldürdü. O sırada evde kimse yoktu, çünkü ailesi şehir dışındaydı. Ailesi Semih’in kız kardeşini üniversiteye götürmek için evden ayrılmıştı. Genç katil sanki hiçbir şey olmamış gibi olay yerinden soğukkanlılıkla ayrıldı.
Yaklaşık yarım saat sonra bu kez eski sevgilisi olduğu iddia edilen 19 yaşındaki İkbal Uzuner ile buluştu. Fatih’te buluştukları sırada Semih, İkbal’i bıçak zoruyla Edirnekapı surlarına çıkardı. Burada genç kadını vahşice öldüren Semih onu parçalara ayırarak korkunç bir cinayete daha imza attı. Kadının başını surlardan aşağıya atan Semih daha sonra intihar etmeye çalıştı. Ancak ip kopunca düşerek yaşamını kaybetti.
Semih Çelik’in evinde yapılan aramalarda çizdiği kara kalemle insan bedenlerini parçalara ayıran figürler bulundu. Bu bulgu onun cinayetleri önceden planlamış olması ihtimalini akıllara getirdi. Ayrıca poliste üç kaydı olduğu tespit edilen Semih’in ruhsal durumu da oldukça sorunluydu. Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Cerrahpaşa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde beş kez tedavi görmesine rağmen nasıl taburcu edildiği ve bu kadar ağır suçlara nasıl sürüklendiği belirsizliğini koruyor.
Ülkeyi sarsan ve ciddi bir toplumsal tepkiye neden olan bu cinayetler Türkiye’de artan bireysel şiddet olaylarının sadece bir örneği. Milliyet’in derlediği verilere göre Eylül 2023 ile Eylül 2024 arasında ülkede tam 1388 cinayet işlendi. Bu rakamlar son 13 ayda 1455 cinayete ulaştı. Cinayetlerin büyük çoğunluğu, ateşli silahlarla gerçekleşti. 969 kişi ateşli silahla, 414 kişi delici veya kesici silahla, 72 kişi ise dövülerek hayatını kaybetti.
Özellikle bireysel silahlanmanın hızla arttığı Türkiye’de yaklaşık 30 milyon ruhsatsız ve 2.5 milyon ruhsatlı silah olduğu tahmin ediliyor. Bu durumu gözler önüne seren bir haber İstanbul’da araçların camlarına bırakılan el ilanlarıyla ruhsat almanın ne kadar kolaylaştığını ortaya koydu. Emekli Emniyet Amiri O.C. aracılar vasıtasıyla yüzlerce kişiye ruhsat çıkardığını açıkladı. 21 yaşını dolduran herkesin kolayca silah ruhsatı alabildiği bir ülkede bireysel şiddetin bu kadar yaygınlaşması sürpriz olmaktan çıkmış durumda.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan AK Parti iktidarı topun ağzındayken TBMM harekete geçti ve kadına karşı artan şiddeti araştırmak için komisyon kuruldu. Genel Kurul’da siyasi parti gruplarının “kadına şiddet”le ilgili önergelerinin birleştirilerek ele alınmasına yönelik Danışma Kurulu önerisinin kabul edilmesinin ardından milletvekilleri söz aldı.
MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy kadına şiddetin önlenmesinin sağlıklı bir toplumun varlığı için şart olduğunu belirterek çocukluk çağından itibaren şiddete maruz kalmak ve şiddete tanıklık etmenin bir çocuğun tüm gelişimini olumsuz etkilediğini söyledi. “Toplum olarak kadına yönelik şiddetle mücadelemizi sıfır tolerans ilkesi hassasiyetle sürdürerek kadına yönelik şiddetin son bulmasını sağlamalıyız” diyen Ersoy kadına şiddetle mücadelede kanun ve yasalarla uygulanan yaptırımların yanında toplumsal bilincin artırılması gerektiğini de vurguladı.
Sağlıklı bir toplum olabilmenin temelinin kadın olduğunu dile getiren Ersoy şiddete destek veren zihniyetin dönüşmesi gerektiğini belirtti. Ersoy kadının onurunun korunduğu, sevgi ve merhametin hakim olduğu güvenli aileler ve sağlıklı nesiller adına toplumun her bir ferdinin şiddete karşı mücadelede sorumluluk üstlenmesinin çok önemli olduğunu kaydetti.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun ise Türkiye’de sadece kadınların değil çocukların, erkeklerin, gençlerin, sağlık görevlilerinin, doktorların en temel anayasal hakları olan yaşama hakkını kullanamadığını söyledi. Yaşanan problemlerin pek çok alanda yürütülen politikalarla ilişkisi bulunduğunu savunan Özbudun Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini eleştirdi.
Bu sözleşmenin aslında aile içi şiddeti önlemeye dair düzenlemeler içerdiği halde kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini ileri süren Özbudun “Biz mücadelemize devam edeceğiz ve bu komisyonun kurulması halinde sözleşmenin içeriğiyle ilgili kamuoyunu doğru bilgilendirmeye yönelik bir çalışmanın yapılmasını da arzu ediyorum” diye konuştu.
Özbudun araştırma önergesine destek verdiklerini belirterek sorunların el birliğiyle çözümü için uğraşmak gerektiğini kaydetti.
İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat hunharca katledilen kadın ve çocukların her birinin vicdanlarda yanan kor ateş gibi olduğunu ifade ederek “Bu ateşleri ruhumuzu yakıyor, insanlığımızdan hepimizi utandırıyor. Suçlular mevcut düzenin sunduğu müsamahadan dolayı sonuna kadar bundan yararlanıyor. Hukukun katledildiği ülkemizde ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri, yetersiz denetimler ve ülkeyi yönetenlerin söylemleri suça davetiye çıkarıyor” dedi.
Kadına, çocuğa ve kendinden güçsüz olanlara yönelik şiddetin, istismarın, acziyetin, aşağılık kompleksinin, bozuk ruh sağlığının ve çarpık ahlak anlayışının bir tezahürü olduğunu belirten Sunat “Ne hale geldiğimizi, toplumsal bir çözülme yaşadığımızı görmek için gündüz kadın programlarında reyting almak uğruna iştahlı sunucuların programlarına bakın yeter” diye konuştu.
Sunat zihniyet dönüşümüne, insanı merkeze alan bir anlayışa, hukuki, ekonomik, sosyal tedbir ve uygulamaların yanı sıra eğitime ihtiyaç olduğunu dile getirerek, kadına yönelik şiddete karşı erkeklerin seslerinin kadınlardan daha çok çıkması gerektiğini söyledi. Kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve korumak için öncelikle bir devlet politikası gerektiğini ifade eden Sunat, kurulacak araştırma komisyonunun sonuçlarının da iyi değerlendirilmesini önemli olduğunu kaydetti.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk ise bu konuda komisyonun kurulacak olmasından memnuniyet duyduğunu belirterek “Hiçbir zaman geç değil, ne zaman olursa olsun pozitif bakmamız ve bütün pozitif varlığımızla orada olmamız gereken bir komisyon ve Meclis çatısı altındaki bütün partilerin bu ortak önergeyi verebilmiş olmasını da bu anlamda çok değerli bulduğumu söylemek istiyorum” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını da eleştiren Çelenk aile içi şiddetle en kapsamlı mücadeleye dair övünç kaynağı bir sözleşmeden çok kolay vazgeçildiğini öne sürdü. Çelenk kadına şiddete karşı birlikte mücadele etmek gerektiğini dile getirdi.
CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever de bir korku iklimi içinde bulunulduğunu ve bu korku ikliminin hayatı tehdit eder noktaya geldiğini belirterek “Kadınların sokağa çıkmaya korktuğu bir ülke olduk. Övünerek bahsettiğiniz Türkiye Yüzyılı’nda yoksulluk, açlık, kadın ve çocuk cinayetleri, taciz ülkenin temel sorunları haline geldi. Ülke adeta Orta Çağ karanlığına gömüldü. Tüm bu olup bitenler karşısında ise kör, sağır, dilsiz bir hükümet var, bolca hamaset, boş söz ve açıklama var” diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesi’ne imza atılan 2011’in en az kadın cinayeti yaşanan yıl olduğunu söyleyen Ersever canilerin iyi hal indirimiyle salındığını belirtti.
İktidara yönelik eleştirilerde bulunan Ersever şunları söyledi: “Cumhuriyet Halk Partisi olarak kadın cinayetlerinin ve şiddetin önlenmesi için atılan her adımın yanında olduk ve olacağız. Bugüne kadar parti grubumuz soru ve araştırma önergeleriyle, kanun teklifleriyle çocuk ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için sayısız girişimde bulundu. Konuyla ilgili sivil toplum örgütlerine destek verdi, ses oldu. Bir kişi daha öldürülmesin diye meydanlara indi, ailelerin acılarını paylaştı. Biliyoruz ki bir can çok şey ifade ediyor. Ant olsun ki kadın cinayetleri son bulana kadar, ülkemize adalet gelene kadar mücadelemiz devam edecek.”
AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan da art arda yaşanan çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet ve cinayet olaylarının herkesi derinden sarstığını belirterek “Caniler tarafından katledilen çocukların ve kadınların yasını hep birlikte tutarken bu tür olayların son bulması adına TBMM mensupları olarak canla başla çalışıyoruz” diye konuştu. Son zamanlarda yaşanan cinayetlerin doğrudan yaşam hakkını hedef aldığını dile getiren Erdoğan, “Ölen her kadınla birlikte dünya biraz daha karanlığa gömülmektedir” dedi.
Erdoğan konu şiddet olunca istisnasız tüm milletvekilleriyle hemfikir olduklarını söyleyerek kadına, çocuğa yönelik şiddeti “aması, fakatı, lakini” olmadan çözmek zorunda olduklarını kaydetti. “Bu işin affı yoktur. Bir kadını öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.” diyen Erdoğan, AK Parti iktidarları döneminde kadın konusunun her zaman öncelikli konuların başında olduğunu belirtti. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kadınlar için her zaman en iyisini hedefledik ve bu konuya her zaman siyaset üstü bir tutumla yaklaştık. Destek mekanizmaları kurarak, devrim niteliğinde reformlar yaparak kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmek için durmadan çalıştık. Kadına şiddetle mücadele noktasında ülkemize çağ atlatan yasal düzenlemeleri yürürlüğe koyduk. Genç kızların kılık kıyafetlerinden dolayı istediği mesleği seçememesine ve hatta üniversite kapılarından geri çevrilmesine bir son verdik. Halk tarafından seçildikleri halde sırf başındaki örtüden dolayı kendisine milletin verdiği görev yaptırılmayarak ağır bir şiddet uygulanan kadın siyasetçilerimizin mağduriyetine bir son verdik.”
Bu araştırma komisyonunun kurulmasını çok önemsediklerini vurgulayan Erdoğan kurulacak komisyonun “Neyi daha iyi yapabiliriz? Daha fazla ne yapabiliriz” sorularına önemli cevaplar ortaya koyacağına inandığını kaydetti. Erdoğan kadına karşı şiddetle mücadelede değişen şartların, farklılaşan ihtiyaçların dikkate alınmasının mücadelenin devamlılığı açısından çok önemli olduğunu ifade ederek “Karşımızdaki sorun kendini sürekli yenileyen, farklı yüzleriyle karşımıza çıkan dinamik bir sorundur. Bu durum hem çözümlerin hem de çözümde yer alan aktörlerin de dinamik olmasını gerektirmektedir. Bu noktada, tek bir şiddet mağduru kalmayana dek bu mücadelenin çıtasını hep daha ileriye taşımakta kararlıyız. Kadınların huzur ortamlarının devamı için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Kadınların güvenliğinin toplumun, insanlığın güvenliği anlamına geldiğini vurgulayan Erdoğan şiddetin karşısında kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla tek yürek olmak gerektiğini dile getirdi.
DEM’in Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ise AK Partili Erdoğan’ın konuşmasına “AKP grubunun yaptığı konuşmayı kabul etmiyoruz. Bütün bu şiddet yaşanırken öncelikle hiçbir şey yapmadıkları gerçeğini ortaya koymak lazım. ‘Kız çocukları başörtüsü yasağını kaldırdıktan sonra okudu’ denildi. Bugün kız çocukları ekonomik zorluklardan dolayı ne üniversiteye ne okula gidebiliyorlar. ‘Kadın katilleri için cezasızlık algısı var’ diyorsunuz. Cezasızlık algısı yok, cezasızlık var. Somut adımlar bekliyoruz, süslü sözler duymak istemiyoruz. Bu Meclis İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi için irade beyanında bulunmalıdır” diyerek tepki gösterdi.
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen ise “kadına kim daha çok değer veriyor, çocukları kim daha çok koruyor” gibi tartışmaların bir kenara bırakılması gerektiğini belirtti. Sokakların korkarak yürünür hale geldiğini dile getiren Esen kararlı adımlar atılması gerektiğini kaydetti.
Görüşmelerin ardından tüm siyasi partilerin olumlu yönde oy kullanmasıyla araştırma komisyonu kurulması kabul edildi. 22 üyeden oluşacak komisyonun çalışma süresi üç ay olacak ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilecek.