İran sandık başında: İki aday yarıştan çekildi, reformist aday anketlerde lider
İran'ın İsrail'e balistik füze saldırısının üstünden bir hafta geçti ancak İsrail henüz karşı saldırı düzenlemedi. WSJ'ye göre İran gizli diplomatik kanallarla ABD'yi uyarıyor, "Vurulursam Ortadoğu'daki müttefiklerin de zarar görür" diyormuş.
İran’ın Lübnan Hizbullahı lideri Hasan Nasrallah’ın ölümüne misilleme olarak İsrail’i balistik füze bombardımanına tutmasının üstünden bir hafta geçti. İsrail’in buna nasıl karşılık vereceği konusunda onlarca analiz yapılıyor, ABD ve İsrail sürekli temas halinde. En son dün İsrail’in güvenlik kabinesi, nasıl karşılık verilmesi gerektiğini kararlaştırmak için bir araya geldi. Toplantının sonucunda resmi açıklama yapılmadı ama Başbakan Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant’a İran misillemesi için tam yetki verildiği söyleniyor. Peki İsrail İran’ı vuracak mı vurmayacak mı sorusunun sorulduğu bugünlerde İran neler yapıyor? Amerikan gazetesi Wall Street Journal’a (WSJ) göre ABD’yi tehdit ediyor.
Gazetenin konuştuğu Arap yetkililer, Tahran’ın gizli diplomatik kanallar üstünden Amerika’ya uyarı mesajları gönderdiğini söylüyor. Bu mesajlar arasında İsrail’in İran’ı hedef alacak bir saldırı düzenlemesi halinde petrol zengini Körfez ülkelerini ve Amerika’nın Ortadoğu’daki diğer müttefiklerini hedef almaktan çekinmeyecekleri var. Aslında İran burada “dişe diş kana kan” yapmaya çalışıyor. Çünkü İsrailli bazı yetkililer ve yorumcular İran’ın nükleer altyapısına ve petrol tesislerine saldırılmasını istiyor.
Aslında İran bu tehditleri açıktan yapmaktan çekinmiyor. Bu ayın başlarında İran’ın Birleşmiş Milletler Misyonu, İsrail saldırısına yardım edecek ülkelerin de “eşit şekilde suç ortağı ve meşru bir hedef olarak kabul edileceğini” açık açık vurguladı. Körfez ülkelerinin dışişleri bakanları geçen hafta Doha’da bir araya gelerek İran’ı hedef alacak olası bir saldırıda hava sahalarının ve topraklarının kullanılmasına izin vermeyeceklerinin sözünü verdi.
Arap yetkililere göre İran’ın vurmakla tehdit ettiği ülkeler arasında Amerikan askeri üslerinin bulunduğu Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar var. İran’ın verdiği mesajlardan bir diğeri bu sayılan ülkelerin askeri altyapılarının ve hava sahalarının ABD ya da İsrail tarafından Tahran’a karşı bir silah olarak kullanılmaması. İran’ın tehditlerinin içinin ne kadar dolu olduğundan bağımsız olarak petrol zengini bu ülkelerde “İran ya enerji tesislerini vurursa?” korkusu baş gösterdi. Endişe edilen bir diğer şey de İran’ın bölgedeki Amerikan askeri tesislerinin ve kuvvetlerini de hedef alınma ihtimali.
Bu arada Ortadoğu’da tansiyonun yükselmesi Arap ülkelerinin duruşunu merak ettiriyor. İsrail, Suriye’deki İran büyükelçiliğini hedef aldığında Tahran misilleme saldırısı yapınca Körfez ülkeleri İsrail’in hava sahasını koruma kararı almıştı. Ancak Lübnan’ın İsrail tarafından işgal edilmesi, Tel Aviv’in Ortadoğu’da çok daha fazla söz sahibi olmasının kapılarını aralayabilir. Bu da İran tehdidinden kaçmaya çalışan Körfez ülkeleri için yanıbaşlarında başka bir tehdidin doğması anlamına geliyor.
Körfez ülkeleriyle İsrail arasındaki denge noktası ABD. Körfez ülkeleri, İsrail’i durdurabilecek asıl gücün ABD olduğunu düşünüyor ve bölgedeki İran tehlikesine karşı gelecekte Ortadoğu NATO’su kurulmasının hayalini kuruyorlar. Bununla birlikte Körfez ülkelerinin kendi hava sahalarının İran’a doğrudan saldırılarda kullanılmasını istemedikleri de gündeme gelen konulardan. WSJ, ABD’li savunma yetkililerinin de bu duyumların doğru olduğunu kabul ettiğini yazıyor. Ancak gazetenin iddiasına göre Arap ülkeleri ABD’li güçlerin meşru müdafaa operasyonları yürütmesine izin veriyor.
Bununla birlikte Arap ülkelerinin taleplerinin gayrıresmi olduğunu açıklayan ABD’li yetkililerden biri, Gazze savaşı başladığından beri bu ülkelerin ABD’nin operasyonlarına defalarca sınırlama getirip kaldırdığını anlatıyor. Ne zaman ki İsrail Lübnan’ı işgal etti, işte o zaman bu ülkeler de bu operasyonlara daha sıcak bakmaya başladı.
ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 21 Ağustos’tan bu yana ilk kez çarşamba günü telefonda görüştü. Görüşmenin esas gündemi olası İran misillemesiydi. Bu görüşme daha güvenlik kabinesi yapılmadan gerçekleştiği için Netanyahu’nun Biden’a saldırının ne zaman ya da ne şiddette yapılacağı konusunda net bir bilgi verdiği düşünülmüyor. Gerçi Netanyahu’nun bugüne kadar Biden’a verdiği bilgilerin tam tersini yaptığı konusu da birçok kez gündeme gelmişti.
İsrail İran’a hava saldırıları düzenleyebilmek için Suriye ve İsrail’in hayalet uçak teknolojisiyle boy ölçüşemeyecek Irak gibi başka rotaları da kullanabilir. Bununla birlikte ABD’nin bölgedeki hareketliliği kısıtlanırsa İsrail’in silah ikmali zorlaşabilir.