Akaryakıta bir gecede 6 lira ÖTV zammı geldi: Benzin 35, mazot 33 lira oldu
Erdoğan anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili tartışmaların sürece katkı sağlamadığını belirtirken, Numan Kurtulmuş'un üçüncü maddeye yönelik açıklamalarına gelen tepkilere de dolaylı yanıt verdi. Gündeminde bir de İsrail vardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anayasanın ilk dört maddesi üzerinden yürütülen tartışmalara net bir şekilde yanıt verdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yaptığı bir açıklama ile tetiklenen bu tartışma gündemde geniş yer bulmuş, kamuoyunun ilgisini çekmişti. Kurtulmuş’un anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerinden birini hedef alarak yaptığı yorumlar ciddi eleştirilere yol açmıştı. Erdoğan ise tartışmalara son noktayı koymak amacıyla anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili herhangi bir sorunlarının olmadığını, bu konunun spekülasyonlara malzeme edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan yurt içi ve yurt dışındaki gelişmeleri değerlendirdikten sonra anayasa meselesine değindi. 1 Ekim’de TBMM’nin 28. dönemi 3. yasama yılı açılışında yaptığı konuşmayı hatırlatan Erdoğan, Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasa ile buluşturulması gerekliliğine bir kez daha vurgu yaptı. Ancak anayasanın ilk dört maddesi konusundaki tartışmalara ise açık bir dille karşı çıktı:
“Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili partimizin ve Cumhur İttifakı’nın herhangi bir sorununun olmadığını, bu maddeler üzerinden yapılan tartışmaların sürece katkı sağlamadığını ifade etmek istiyorum.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşma ise bu tartışmaların fitilini ateşlemişti. Kurtulmuş anayasanın üçüncü maddesiyle ilgili değişiklik yapılabileceğini dile getirmiş, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” ifadesinin değişmesi gerektiğini savunmuştu. Ona göre bu ifade devlet odaklı bir anlayışı yansıtıyordu ve bunun yerine “milletin devleti” şeklinde bir kavramın yer alması daha doğru olacaktı. Bu yorumlar, kamuoyunda ve siyaset dünyasında geniş çapta tepki çekmiş, eleştirilerin odağı haline gelmişti.
Erdoğan ise Kurtulmuş’un bu açıklamalarının ardından anayasa konusundaki net tavırlarını bir kez daha ortaya koydu. Cumhur İttifakı’nın anayasanın temel maddeleriyle ilgili herhangi bir değişiklik gündemlerinin olmadığını söyleyerek bu tartışmaların gereksiz yere büyütüldüğünü savundu.
Erdoğan’ın konuşmasının bir diğer önemli kısmı, İsrail’in Gazze’deki saldırıları ve bu saldırıların bölgedeki diğer ülkelere yayılma tehlikesiydi. Erdoğan, İsrail’in sadece Gazze ile yetinmeyeceğini, gözünü Lübnan gibi diğer komşu ülkelere de dikeceğini öngördüklerini belirtti. “İsrail’in Gazze’de durmayacağını, gözünü bölgedeki diğer ülkelere dikeceğini her fırsatta ifade ettik” diyen Erdoğan, bu uyarılarının bir kısmı tarafından haksız eleştirilere maruz kaldığını hatırlattı.
Özellikle İsrail’in Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerine yönelik saldırılarıyla ilgili olarak sert ifadeler kullanan Erdoğan, “İsrail tankları Barış Gücü askerlerine saldırıyor, bir kısmını yaralıyor, BM Güvenlik Konseyi ise tüm bu haydutlukları sadece seyrediyor,” diyerek uluslararası toplumun hareketsizliğini eleştirdi.
Türkiye’nin bölgesel güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı her türlü tedbiri almaya devam edeceğini de vurgulayan Erdoğan, özellikle Suriye ve Irak’ın kuzeyine yönelik operasyonlara dikkat çekti. Bu operasyonlara en fazla tepki gösterenlerin geçmişte Türkiye karşıtı gruplara destek veren çevreler olduğunu ifade eden Erdoğan, bu çevrelerin terörle mücadelede Türkiye’nin karşısında olduğunu hatırlattı.
Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin savunma sanayisindeki başarılara da değinerek, İHA ve SİHA satışlarında Türkiye’nin dünya çapında büyük bir oyuncu haline geldiğini belirtti. “Savunma sanayimizi seferberlik ruhuyla desteklemeyi sürdüreceğiz” diyen Erdoğan Türkiye’nin bu alandaki gelişimini hız kesmeden sürdüreceğini ifade etti.
İsrail’in Gazze’deki saldırılarının ardından Türkiye, bölgede yaşayan vatandaşlarının tahliyesi için de operasyonlar başlatmıştı. Erdoğan, Lübnan’daki tahliye operasyonlarının devam edeceğini belirterek Türkiye’nin bölgedeki insanlara yardım ulaştırmaya yönelik çalışmalarını sürdüreceğini söyledi.
Gazze’ye yönelik yardım operasyonlarına da dikkat çeken Erdoğan, Refah Sınır Kapısı’nın İsrail tarafından kapatılmasıyla birlikte yardımların ciddi ölçüde azaldığını belirtti. Gazze halkının yardıma ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin bölgedeki insani krizlere kayıtsız kalmayacağını savundu.
Erdoğan’ın konuşmasının önemli bir diğer vurgusu ise Türkiye’nin iç politikadaki diyalog zemininin güçlendirilmesi gerekliliğiydi. Özellikle bölgesel çatışmaların yaşandığı bir dönemde, Türkiye’nin iç cephede birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, siyasetteki yumuşama sürecinin devam ettirilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin güvenliği konusunda polemik yaratılmasının doğru olmadığını belirten Erdoğan “Her kim ülkemizin güvenlik kuşağını güçlendirmeye yönelik çabaları hedef alıyorsa apaçık ihanet içindedir” diyerek sert bir uyarıda bulundu. Türkiye’nin hem iç hem dış tehditlere karşı caydırıcı gücünü artırarak yoluna devam edeceğini söyledi.