Türkiye doğal gazda tedarik güvenliği için Shell ile de el sıkıştı
Akkuyu Nükleer Santralı, Rusya'ya yönelik ambargolar nedeniyle gecikiyor. Türkiye, özellikle Çin ve ABD'de yaygınlaşan yeni nesil küçük ve modüler nükleer santrallara sahip olmak için mevzuat değişikliği çalışmasına başladı bile.
Türkiye, enerjisinin bir bölümünü nükleer kaynaklardan edinmek istiyor. Bu amaçla, Rusya’ya yap-işlet yöntemiyle Mersin Akkuyu’da bir nükleer santral açma lisansı verildi, bu santralın inşaatı halen devam ediyor ama bu santralın devreye girmesi geciktikçe gecikiyor.
Bu gecikmenin sebebi de, Ukrayna’yı işgal girişimi nedeniyle Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı ambargolar. Santralın en kritik parçalarından biri olan buhar türbinleri Almanya’da Siemens tarafından temin edilecekti ama onlar bu ambargoya takılmış durumda. Rus şirket türbinleri Çin’de tasarlatıp bu ülkeden almaya çalışıyor.
Akkuyu’da gecikmeler yaşanır ve santralın ilk ünitesinin devreye girmesi sürekli ileri tarihlere bırakılırken Türkiye dünyada gelişen en yeni nükleer teknoloji olan küçük modüler reaktör (SMR) teknolojisine de kendi mevzuatında yer vermeye karar verdi.
Konuya ilişkin Reuters’e bilgi veren üst düzey bir yetkili küçük modüler reaktör (SMR) olarak bilinen yeni nesil nükleer enerji santrallerinin Türkiye’de kurulabilmesine yönelik kanun taslağı hazırlığı yapıldığını söyledi.
Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili nükleer enerji mevzuatında şu anda SMR santrallerin geçmediğini, SMR ve diğer yenilikçi nükleer teknolojilerin yurt içinde kullanımına imkan verecek değişiklikleri içeren bir kanun taslağı üzerinde çalışma yürütüldüğünü ifade etti.
“İlgili kurumlar SMR’lar hakkında kanun taslağı üzerinde çalışıyorlar” diyen yetkili taslağın gelecek yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne meclise iletilmesinin mümkün olabileceğini ifade etti.
Kendine ait sınırlı petrol ve doğalgaz kaynağı olan Türkiye her yıl artan elektrik tüketimini karşılamak için 10 yıldan uzun süredir rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklara yatırım yapıyor. Ancak aralıklı elektrik üreten yenilenebilir kaynakların üretimdeki payı arttıkça nükleer gibi sabit elektrik kaynaklarının da payının artması gerekiyor.
Türkiye toplam 15 bin megawatt (MW) gücünde üç konvansiyonel nükleer santral kurmayı planlıyor. Akkuyu’daki 4 bin 800 MW gücündeki dört reaktörlü santralın ilk reaktörünün bir süre sonra faaliyete geçmesi beklenirken Sinop’ta nükleer santral için Rusya ve Güney Kore, Trakya’da ise Çin’le görüşmeler devam ediyor.
Türkiye bu üç konvansiyonel santrale ek olarak 5 bin MW güçte SMR santral kurmayı ve toplam 20 bin MW nükleer kurulu güce ulaşmayı hedefliyor. Yetkililer daha önce SMR santraller için ABD ve Çinli şirketler ile görüşmeler yapıldığını söylemişti.
Konvansiyonel nükleer santrallar yüksek miktarda elektrik üretebilmelerine karşılık, yatırım maliyetleri özel tasarımları, yüksek inşaat maliyetleri ve çok geniş alanlar kapladığı için çok yüksek oluyor. Henüz geliştirme aşamasında olan SMR’lardan azami 300-400 MW güç üretebiliyor. SMR’lar daha küçük alan kapladıkları için tüketim merkezlerine yakın yerlerde, kısa sürede ve daha az maliyetle kurulabiliyor.
Maliyeti de görece düşük olan bu santrallar, adından da anlaşılacağı gibi modüler bir mimariye sahipler, yani yan yana birkaç tane modül kullanılarak daha yüksek güç de elde edilebiliyor.
Bu santralların teknolojisinde Çin ve ABD öncülük yapıyor. Bazı Amerikan şirketleri SMR santrallarını Avrupa ülkelerine satmaya başladı bile. Çin’de de halen çalışır durumda SMR’ler var. Benzer şekilde, Akkuyu’nun sahibi durumundaki Rus şirketi Rosatom’un da SMR tasarımları yapmaya başladığı biliniyor.