Yozgat’ta bir okulda oy zarfları ve yırtılmış o pusulaları bulundu
AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen gazeteci Abdulkadir Selvi yaklaşık üç yıldır tecrit altında tutulduğu bilinen PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "Buradan tabutla çıkmak istemiyorum" dediğini ileri sürdü.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1999 yılından beri İmralı’da tutuklu olan ve 44 aydır tecrit altında tutulduğu belirtilen PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı “Gelsin TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Örgütün lağvedildiğini haykırsın” çağrısı Türkiye’de en çok tartışılan konuların başında.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ittifak ortağının attığı adımları memnuniyetle karşılarken CHP ve DEM Parti kanadından şartlı da olsa destek mesajları geliyor.
Bu gelişmelerin olduğu 22 Ekim’den bir gün sonra iktidar kanadına yakınlığıyla bilinen medya kuruluşları, Yeni Şafak hariç benzer başlıklarla okurlarıyla buluştu. Hem manşetlerde hem köşelerde benzer yorumlar, ifadeler vardı.
Ancak AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen, hatta kimilerince ‘külliyenin sesi’ olarak nitelendirilen Abdulkadir Selvi’nin Hürriyet’teki yazısı dikkat çeken detaylar barındırıyordu.
Bahçeli’nin önerisinin şok edici olduğunu, ancak ‘umut hakkı’ açılımının da bir o kadar önem taşıdığını belirten Selvi, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın “Bu kavram müebbet ağır hapis cezasına mahkûm edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi bekleme hakkını ifade etmek için kullanılmaktadır” şeklindeki tanımını aktardıktan sonra şu iddiayı paylaştı:
“Öcalan’ın da ‘Buradan tabutla çıkmak istemiyorum’ dediği ifade ediliyor.”
Türk Dil Kurumu (TDK) ‘tecrit’ kavramına açıklık getirirken “Bir insanı dış dünyadan kopararak kendi hâline bırakma”, “Mahkûmu cezasını tek başına çekmesi için diğer hükümlülerden ayırma” diyor.
DEM Parti’nin 15 Şubat 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunduğu dilekçede de bu izolasyon ortamı şöyle anlatılıyor:
“Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış ve iletişimsizliğe dönüşmüş mutlak tecrit, salt bir kişiye ‘özel bir uygulama’ olarak görülemez. Herkes tarafından Kürt sorununun baş müzakerecisi ve temel siyasi aktörü olarak kabul edilen Öcalan’a uygulanan bu insanlık dışı sistem, topluma dönük politik, ekonomik, sosyal, hukuki boyutları ve ciddi anlamda olumsuz yansımaları olan bir tecrit sistemidir.”
Bu açıdan değerlendirildiğinde Selvi’nin aktardığı ‘bilgi’ ayrıca önem kazanıyor ve bir soruya neden oluyor:
“Eğer bu gerçek bir duyumsa üç yılı aşkın süredir dış dünyadan ayrı tutulduğu söylenen bir hükümlünün sözleri yakınlarından önce nasıl gazeteciye kadar ulaşabiliyor?”
Nitekim AK Parti’ye yakın bir başka gazeteci Hande Fırat da PKK liderinin yeğeni Ömer Öcalan’a görüş izni çıktığını ileri sürmüş, ancak bu iddia DEM Parti tarafından yalanlanmıştı.
Bu ‘paylaşımın’ zamanlaması da, atılan adımlar göz önüne alındığında ‘manidar’ olarak yorumlanıyor.