Haaretz ‘Mossad UCM’yi tehdit etti’ haberini iki yıl önce yapacaktı, ama onlar da tehdit edildi
Gazze'nin kuzeyi kuşatma altında. Bölgeden çıkışa da girişe de izin verilmiyor. İsrailli uzmanlar ve Filistinliler İsrail'in amacının kuzeydeki nüfusu azaltarak yerine yerleşimcileri getirmek olduğunu düşünüyor. Buna da "generallerin planı" deniyor.
İsrail’in Gazze savaşında bugüne kadar en ağır kuşatma altına aldığı yer şeridin kuzeyi oldu. Ama şimdi bu kuşatma Filistinlileri daha da endişelendiriyor, çünkü amacın Hamas’la savaşmak değil, İsrail’in toprak genişletme planının bir parçası olduğunu düşünüyorlar. İsrail ordusu kuzeydeki kuşatmayı sıkılaştırma amacını Hamas savaşçılarını avlamak olarak meşrulaştırmaya çalışsa da “generallerin planı” olarak bilinen bir planın uygulamaya konacağına dair şüpheler giderek artıyor.
Adını planı destekleyen emekli üst düzey subaylardan alan bu plan Gazze’nin kuzeyinde sıkışmış haldeki Filistinlilere tahliye fırsatı verip geride kalmayı tercih edenlere Hamas savaşçısı muamelesi yapmayı içeriyor. Bu şekilde kuşatmayı daha şiddetli hale getirerek bölgedeki nüfusun azaltılması amaçlanıyor. Azalan nüfusun yerini doldurmak için de yerleşimcilerin bölgeye getirilmesi planlanıyor.
Hükümet bu planın uygulanmadığını iddia etse de Gazze’deki İsrailli askerlerden bazıları ve Filistinli insan hakları grupları, planın her gün düzenli olarak uygulandığını söylüyor. Ancak generallerin planıyla gerçekteki uygulama arasında bir fark var: Kuzeydeki Filistinlilere tahliye için şans verilmedi. Yani hepsi o daracık alanda kapana kısılmış halde yaşam mücadelesi veriyor.
13 aydır süren savaşta ailesi yediden fazla kez yer değiştirmek zorunda kalan Beyt Lahiyalı 19 yaşındaki Ramazan “Evimi terk etmem mümkün değil, dışarıda bir yerlerde ölmek istemiyorum. Evlerinden uzakta, hatta güneyde hayatını kaybeden çok fazla insan var. Ölüm her yerde. Bir sürü bombardıman ve ateşli saldırı oluyor. Toplanma yerleri bombalanıyor, sığınaklar bombalanıyor, okullar bombalanıyor. Burası o kadar kalabalık ki en ufak bir bombardıman bile birçok insanın yaralanıp ölmesine neden oluyor” diyor.
İngiliz gazetesi The Guardian’a konuşan Ramazan evini terk etmek istemiyor ama istese bile böyle bir şansı olmadığının farkında: “Güneye gitmek isteyenler olsa bile gidemiyorlar çünkü yollar güvenli değil.”
İsrail kara kuvvetleri 75 bin kişinin yaşadığı tahmin edilen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliye mülteci kamplarını kuşattı. Ama bu kuşatmadan sadece o 75 bin Filistinli değil, kuzeyin tamamındaki 400 bin kişi etkileniyor. Çünkü bölgeye giriş de çıkış da kapalı.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA’nın Başkanı Philippe Lazzarini 22 Ekim’deki acil çağrısında “bölgeyi terk edip daha güvenli yerlere gitmek isteyen ailelerin güvenli yollarla gidişini sağlamak için hiç olmazsa birkaç saatliğine acil ateşkes ilan edilmesini” istedi. Ancak UNRWA’nın Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’teki faaliyetlerine yasak getiren İsrail bu çağrıya dönüş yapmadı.
Savaş başladığından beri Gazze’nin kuzeyine giden yardımlar epey kısıtlandı. Tam kuşatma başladığından beri kuzeye neredeyse hiçbir şey gönderilemez oldu. BM’ye bağlı İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) perşembe itibariyle kuzeyde fırınların ve aşevlerinin faaliyet göstermeyi tamamen bıraktığını söyledi. Bölgedeki 20 sağlık hizmet merkezinden sadece ikisi ve iki hastane kısmen çalışıyor.
OCHA, 1 Ekim’den beri bölgeye elektrik ve yakıt verilmediği için Cibaliye mülteci kampındaki sekiz su kuyusundan sadece ikisinin çalışır halde olduğunu açıkladı. İki kuyu da kısmen çalışır durumda. OCHA, BM’nin diğer kuruluşları ve bağımsız yardım gruplarından oluşan 15 kuruluşun başkanları, cuma günü acil durum bildirisi yayınlayarak Gazze’nin kuzeyinin “uçurumun eşiğine geldiğini” söyledi. Bildiride “Gazze’nin kuzeyindeki durum kıyameti andırıyor. Buradaki Filistin nüfusunun tamamı hastalık, kıtlık ve şiddet olayları nedeniyle ölümle burun buruna” dendi.
Kuşatma altındaki bölgede faaliyet gösteren Kemal Advan, El Avde ve Endonezya hastaneleri hedef altında. Kemal Advan geçen hafta baskına uğradı, sağlık görevlileri gözaltına alındı ve askerler geri çekildikten sonra hastane bombalandı. Bu şekilde Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kısa süre önce teslim ettiği malzemeler imha edilmiş oldu.
El Avde’de de içler acısı bir durum var. Hastanenin başkanv vekili Muhammed Salha yakıt, ilaç, tıbbi malzeme ve gıda sıkıntısı çektiklerini söyledi. Suların da pis olduğunu sözlerine ekledi. Ambulansların çalışmadığına dikkat çeken Salha, insanların yaralıları eşeklerin üstünde ya da omuzlarında taşıyarak getirdiğini söylüyor: “Bazıları sokaklarda ölüp kalıyor. Çünkü kimse onlarla ilgilenemiyor ya da yanlış şekilde taşınıyorlar.” Hastane tıka basa dolu olsa da geriye sadece bir cerrah kalmış.
Çocuk felci aşılama kampanyasının üçüncü dalgası cumartesi günü başladı ancak kuzeydeki çocuklar bu kampanyadan faydalanamıyor.
“Generallerin planı”nın çıkış noktası İsrailli rehineleri serbest bırakması için Hamas’a baskı yapma amacıyla kuzeyi kuşatmak. İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz’te cuma günü yayınlanan yazısında planı savunan emekli tümgeneral Giora Eiland önce sivilleri tahliye ederlerse kuşatmanın savaş suçu sayılmayacağını ve bunun geçici bir işgal olacağını savundu. Eiland “Hamas rehineleri geri vermemenin Gazze Şeridi’ndeki toprağın yüzde 35’ini kaybetmek anlamına geleceğini anlamış olsaydı çoktan uzlaşma sağlanırdı” dedi.
Diğer analistler ise Hamas’ın herhangi bir yerde de yeniden yapılanabileceğini düşünüyor. Bu yüzden planın askeri açıdan pek bir anlam ifade etmeyeceğini savunuyorlar. Ayrıca Kuzey Gazze’de ateş altında kalanlar için bu, hiç de öyle Hamas’ı bastırmaya çalışmak gibi görünmüyor.
Cibaliye kampında yaşayan 33 yaşındaki Ahlam el Tlouli, “Sivil-savaşçı ayırt etmeden herkesi öldürüyorlar” diyor. Ahlam’ın babasını, üvey annesini ve kız kardeşini keskin nişancılar öldürmüş, erkek kardeşi de Ramazan ayından beri kayıp. Aile zamanında güneye gitmeyi reddedenlerden, “Bombalar her yerde, güvenli bir yer yok” diyor.
Kuzey Gazze’deki mevcut durum, İsrail’in amacının çok daha büyük olduğu şüphesini doğurdu. Tel Aviv Üniversitesi’nde profesör olan İdan Landau, kendi blog yazısında “planın nihai hedefinin askeri değil siyasi olduğunu, yani Gazze’yi yerleşimcilere açmak olduğunu” yazıyor. Beyt Lahiya’daki Ramazan da aynı düşüncede: “Eğer gidersek geri dönmemize izin vermezler diye korkuyorum. Topraklarımızı ilhak edip yerleşim yerlerine dönüştürecekler.”
İşgal altındaki Batı Şeria’da yeni İsrail karakolları inşa edilmesine yardım eden radikal Nachala hareketi, 21 Ekim’de Sukot bayramı sırasında “Gazze’yi yerleşimlere hazırlamak” adlı bir festival düzenledi. Festivale İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kabinesinde yer alan üst düzey yetkililerle partisi Likud’dan milletvekilleri katıldı. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de etkinliğe katılan siyasetçilerden biriydi ve “Gazze Şeridi’nin İsrail topraklarının bir parçası” olduğunu iddia etti.