Katalonya seçimleri: Bağımsızlık yanlıları 14 yıl aradan sonra çoğunluğu kaybetti
ABD başkanlık seçimleri sonrası Rusya ulusal çıkarlardan ödün vermeyeceğini belirterek Trump yönetimiyle Ukrayna odaklı çalışacağını açıkladı. "Şartlarımız değişmez ve Washington bunu iyi biliyor" mesajıyla Rusya kararlı duruşunu vurguladı.
Rusya yeni ABD yönetimine karşı tavrını ihtiyatlı bir dille ortaya koydu. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Moskova’nın özellikle Ukrayna konusundaki hedeflerine odaklanarak ABD ile çalışmaya devam edeceği belirtildi. Bu açıklama ABD’de yapılan başkanlık seçimlerinin ardından yeniden Beyaz Saray’a dönmeye hazırlanan Donald Trump’a dikkat çekici bir mesaj niteliği taşıyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın yazılı açıklamasında Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna yeniden oturmasının Amerikalı seçmenlerin Joe Biden yönetiminden duyduğu memnuniyetsizliğin göstergesi olduğu vurgulandı. Rus yetkililer dört yıllık bir aranın ardından Trump’ın yeniden göreve gelmesinin Biden yönetiminde biriken hoşnutsuzlukları ve Kamala Harris’in adaylığına olan tepkiyi ortaya koyduğunu düşünüyor.
Açıklamada Demokrat Parti’nin Trump’a karşı güçlü bir propaganda yürüttüğüne dikkat çekilerek liberal medya ve idari kaynakların bu süreci desteklediği, ancak Trump’ın buna rağmen Demokrat Parti’nin küreselci politikasına karşı ekonomi ve yasa dışı göç gibi konuları ön planda tutarak seçmenin ilgisini çektiği kaydedildi. Dışişleri Bakanlığı bu stratejinin Kamala Harris’in kaybetmesinde büyük rol oynadığını belirtiyor.
Rusya, ABD’deki bu başkanlık değişikliğinin Amerikan toplumunu daha da kutuplaştırabileceği görüşünde. Açıklamada Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin ABD’deki iç gerilimleri artırabileceği ve farklı siyasi gruplar arasında daha sert tavırların benimsenebileceği söylendi. Bu durum ülkede sosyal ve politik dengelerin daha kırılgan bir hale gelmesine yol açabilir.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ABD’deki siyasi elitlerin parti fark etmeksizin Rusya’ya karşı ortak yaklaşım benimsediği ve Moskova’yı engelleme stratejisine bağlı kalmaya devam ettiği belirtildi. Rusya, ABD’deki bu genel çizginin iç siyasi dalgalanmalardan etkilenmediğini ve değişmeyeceğini düşünüyor. Bakanlık bu nedenle Trump ve Cumhuriyetçilerin Kongre’deki üstünlüğüne dair büyük bir beklenti taşımadıklarını açıkça dile getirdi.
Ancak Moskova bu sürecin kendi duruşunu etkilemeyeceği mesajını veriyor. Açıklamada da “Rusya kendi ulusal çıkarlarını savunarak ve Ukrayna’daki özel askeri operasyon hedeflerine odaklanarak ABD’nin yeni yönetimiyle çalışacak. Şartlarımız değişmez ve Washington bunu iyi biliyor” deniyor.
Bu kararlı ve sert mesaj Rusya’nın uluslararası ilişkilerde taviz vermeyeceğini, özellikle de Ukrayna konusunda geri adım atmayacağını bir kez daha gösteriyor. ABD’deki başkanlık değişiminin ardından ilişkilerin hangi yöne evrileceği belirsizliğini korurken, Rusya’nın net ve tavizsiz duruşu iki ülke arasındaki gerilimli ilişkilerin gelecekte de devam edeceğine işaret ediyor.
Trump döneminde ABD-Rusya ilişkileri dostane niyetlerin çelişkili politikalarla kesiştiği çalkantılı bir dönemi simgeliyor. Trump başkan olarak Rusya ile ilişkileri iyileştirme arzusunu sıkça dile getirdi. Ancak iddialı vaatlerine karşın Rusya’ya karşı sert yaptırımlara devam edildi ve ilişkilerde önemli gerginlikler yaşandı.
Trump’ın 2016’daki seçim zaferi Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale ettiği suçlamalarıyla gölgelendi ve bu, başkanın Moskova’ya tutumunu sıkça eleştirilmesine yol açtı. Başkanlık döneminde Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmeler yapsa da ABD Kongresi ve kendi yönetimindeki sert politikacılar tarafından uygulanan yaptırımlar ve baskılar ilişkilerin gelişmesini sınırladı. ABD, Rusya’nın Ukrayna’da Kırım’ı ilhak etmesi ve Suriye gibi bölgesel çatışmalarda müdahaleci politikalarından ötürü Moskova’ya birçok yaptırım uyguladı. Ayrıca Rusya’nın ABD seçim sistemine yönelik siber saldırıları ve diğer dış politika sorunları Trump’ın Moskova’ya karşı daha yumuşak bir yaklaşım izleme isteğini güç durumda bıraktı.
Trump Soğuk Savaş döneminden kalan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekilerek Moskova’ya bir tepki gösterdi. Bu karar iki ülke arasındaki nükleer gerilimleri artırdı ve aynı zamanda Avrupa’da güvenlik endişelerine neden oldu. Bununla birlikte Trump döneminde ABD’nin Venezuela krizine yaklaşımı gibi meselelerde de iki ülke sıklıkla karşı karşıya geldi. Trump’ın Putin’e olan tavrı kimi zaman eleştirilse de bu dönemde ABD, Rusya’ya yönelik sert bir dış politika izlemeyi sürdürdü ve özellikle ekonomik yaptırımlarla Moskova’yı zor durumda bırakmaya çalıştı.
Bu karmaşık ilişkilerdeki tutarsızlıklar Trump’ın Rusya’yla daha yakın ilişkiler kurma arzusuyla ABD’nin güvenlik kaygıları arasındaki ince dengeyi gösterdi.