Balıkçılar Antalya Körfezi’ndeki kirlilikten şikayetçi: Ağları boş dönüyorlar
Perge her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bir zamanlar Pamfilya bölgesine başkentlik yapan bu zengin ticaret merkezi Geleceğe Miras projesiyle ayağa kaldırılıyor. Antik kenti kazı başkanı Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe ile gezdik.
Antalya’da havaalanı ve metro gibi ulaşım araçlarının hemen yanı başında tarihi bir antik kent bulunuyor. Hatta belki de dünyada metroyal gidilebilecek tek antik kent burası. Anadolu insanlarının kurduğu Perge antik kentinden bahsediyoruz. Burası bir zamanlar Pamfilya olarak anılan bereketli bir coğrafyanın başkentiydi. Antalya merkezine 15 kilometre uzaklıktaki antik kentteki ilk yerleşim izleri milâttan önce 4 bin yılına kadar uzanıyor.
Günümüzde Türkiye’nin önemli tarım arazilerine ev sahipliği yapan Pamfilya ovasına hakim bir konumda yer alan Perge, yaklaşık 2 bin yıl önce en parlak yıllarını yaşadı. Yanı başından akan tarihte Kestros, günümüzdeyse Aksu adıyla bilinen nehirle Akdeniz’e bağlanan şehir bu sayede büyük bir zenginlik ve ticaret imkânı elde etmişti. Aradan geçen binlerce yıl sonrasında dahi bölge yine benzeri faaliyetlerle geçimini sağlıyor.
İlk kazıların 1946 yılında Arif Müfid Mansel başkanlığında başladığı antik kentte bu görevi şu anda Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe üstleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başlattığı Geleceğe Miras projesi Perge’de de olumlu sonuçlar vermiş. Kazı başkanı Prof. Dr. Kepçe ile Antalya Kültür Yolu kapsamında antik kenti gezmeye başlamadan önce şehir surlarının hemen dışındaki stadyuma uğruyoruz. Kepçe, Geleceğe Mirası projesi kapsamında sağlanan bütçeyle normal şartlarda belki de 10 yılda kazılabilecek alanı birkaç ayda ayağa kaldırdıklarını ve stadyumu büyük ölçüde gün yüzüne çıkardıklarını anlatıyor. Eliyle de hemen arka taraftaki görkemli antik tiyatroyu göstererek şu anda orada da restorasyon çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekliyor.
Her iki yapının kent surlarının dışında olması Perge’nin önemine dair bir şeyler anlatıyor. Pamfilya’nın başkentliğini üstlenen Perge kendi Artemis kültüne sahipti. Bu da yüzlerce kilometre öteden insanların bile tapınmak ve adak adamak için bu kente geldikleri anlamına geliyordu. Pek çok törenin stadyumda düzenlendiğini düşünecek olursak insanların kente hiç girmeden bu faaliyetlere katılabilmiş. Yarışlar ve yanı başındaki antik tiyatroda gerçekleşen oyunlar da buna dahil.
Pamfilya’nın başkenti olması ve bereketli bir ovada yer alması Perge’ye büyük zenginlik katmış. Günümüzde Aksu ilçesi sınırları içinde kalan ve havaalanıyla metroya yakın bir konumdaki Perge, Kestros (Aksu) nehri sayesinde başta tarım ürünleri olmak üzere pek çok malı başka kentlere satmış. Bu başarılı ticaretin yansımasını kentteki görkemli yapılarda görmek mümkün. İki büyük hamam, agora, et pazarı, anıtsal çeşmeler, stadyum ve antik tiyatro kentin en görkemli yıllarını yaşadığı milâttan önce 2. yüzyıl yani Roma dönemine dair izler taşıyor. Bölge, günümüzde de yine benzeri tarımsal faaliyetlerle önemli bir ticari gelir elde etmekte. Yakınlarındaki turizm işletmeleri de cabası.
Ziyaretçilerin Perge’ye Antalya metrosunun Aksu durağında inip gelebileceklerini söyleyen Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe, Antalya Kültür Yolu kapsamında antik kentte rehberli geziler yaptıklarını da belirtti. Bu görkemli antik kentte Geleceğe Miras projesi kapsamında şu anda Helenistik döneme ait kulelerin ayağa kaldırıldığını söyleyen Kepçe, şu ana kadar Perge’nin yüzde 17’sinin gün yüzüne çıkarıldığını da sözlerine ekledi.
Kendisine özgü Artemis kültü bulunan Perge antik kentinin tapınak bölgesi akropol ziyaretçilerin ilgi gösterdiği bir diğer bölge. Bununla birlikte etrafındaki nekropol yani mezarlık alanlarında da kazı çalışmaları devam ediyor. Bölgede 12 ay aralıksız bir şekilde kazı çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe, Geleceğe Miras projesinin hızlanan çalışmalarla birlikte yakın gelecekte Gece Müzeciliği’ni Perge’de de başlatmak istediklerini söyledi. Özellikle yaz aylarındaki sıcaklık ve metroyla kolay ulaşım imkânı düşünüldüğünde Efes’te büyük ilgi gören Gece Müzeciliği’nin Perge’ye de rağbeti artıracağını ön görmek zor olmasa gerek.
Hititler döneminde Parha adıyla anılan önce Büyük İskender’in fetihleri sonrasında ardından da Roma idaresinde altın çağını yaşayan Perge’nin Hristiyanlıkta da önemli bir yere sahip olduğunu belirtelim. Aziz Paul’un birkaç kez ziyaret edip vaaz verdiği antik kent, Doğu Roma döneminde Hristiyanlık için önemli bir merkeze dönüşmüş. 13. yüzyıla kadar metropolitliğe ev sahipliği yapan Perge daha sonrasında depremler ve Kestros nehrinin git gide küçülmesiyle tamamen terk edilmiş. 17. yüzyılda bölgeye gelen Evliya Çelebi buradan Tekke Hisarı olarak bahsediyor. 13. yüzyılda terk edilen antik kentten belli ki dört asır sonra da izler henüz toprak altına tamamen gömülmemiş.
Ana caddeleri büyük oranda ayağa kaldırılmış antik kenti önemli noktaları kapsayan bir gezi rotayla üç saatte gezmek mümkün. Haziran-Eylül dönemi haricinde bir tarihte zorlanmadan antik kenti gezmek mümkün. Akropol hariç büyük oranda düzlük bir alana yayılan Perge, binlerce yıla yaptığı tanıklıkla ziyaretçilerini bekliyor.