ABD’de ünlülerin seçimi: Taylor Swift ‘Kamala’ derken Mahomes tarafsız kaldı
Yakında koltuğunu Donald Trump’a teslim etmesi beklenen Joe Biden ile Çin lideri Şi Cinping dün Peru’da bir araya geldi. İki lider muhtemelen son yüz yüze görüşmelerinde ülkeleri arasındaki rekabetin sıcak çatışmaya dönüşmesini engellemek için masaya oturdu. İki lideri bir araya getiren yine Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) oldu. İki lider de odada olmayan birine konuşur gibiydi: Ocak ayında başkanlık koltuğuna oturduğunda Çin’e karşı çok daha agresif davranması beklenen Trump’a.
Zaten sallantıda olan ABD-Çin ilişkileri Amerikan seçimlerinden sonra iyice belirsizliğe düşerken Şi söze uyarı niteliğindeki teklifiyle başladı. Çin heyetinin kaldığı Lima’daki otelin konferans salonunda yapılan görüşmede Şi “Seçiminiz akıllıca olsun. İki büyük ülkenin birbiriyle nasıl iyi geçinebileceğini yolunu aramaya devam edin” dedi.
Biden da söze ABD ve Çin arasındaki diplomatik ilişkilerin sürdürülmesi gerektiğini savunur bir tonda girdi: “Diyalog kurmak yanlış hesaplamaların önüne geçer ve iki ülke arasındaki rekabetin çatışmaya dönüşmemesini sağlar. Aramızdaki şey çatışma değil rekabet olur” dedi. Bir saat 40 dakika süren görüşmeden önce Biden “Bunu sağlamak bizim sorumluluğumuz ve son dört yıldır ilişkilerimizi sürdürmenin mümkün olduğunu kanıtladığımızı düşünüyorum” diye konuştu.
US President Joe Biden and China’s President Xi Jinping are meeting for the final time before Trump takes office in January 2025.
‘I am very proud of the progress we’ve both made together’ Biden says in his opening remarks. https://t.co/PAiZ4D1jU3
📺 Sky 501 pic.twitter.com/Pnz8cupsmX
— Sky News (@SkyNews) November 16, 2024
Biden ve Şi en son geçen yıl kasım ayında Kaliforniya’da bir araya gelmiş ve ordulararası iletişim kanallarının açılması konusunda anlaşmış, uyuşturucuyla mücadelede işbirliği yapmaya karar ermişti. O zamandan beri ABD’li yetkililer iki ülke arasındaki görüşmelerde istikrarlı bir ilerleme kaydettiklerini söylüyor, Çin’in fentanil üretiminde kullanılan malzemelerin akışını durdurma çabalarını da takdir ettiler.
Tabii uzlaşmacı bir tonla başlayan bu görüşmede kaygılar dışarıda bırakılmadı. Amerikalı yetkililer Çin’in Rusya ile giderek yakınlaşan ilişkisine dair endişelerinden uzun zamandır bahsediyor. Ayrıca Çinli bilgisayar korsanları kısa süre önce Amerika’nın telekomünikasyon sistemine sızarak ABD’li yetkililerin telefonlarından bilgi almakla suçlanıyor. Çin’in Asya’daki güç gösterisi de sürüyor. Özellikle Tayvan çevresindeki askeri tatbikatların artması ve Güneş Çin Denizi’ndeki giderek agresifleşen eylemleri hem ABD hem de çevre ülkelerin tepkisini çekiyor.
Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’a göre Biden Şi’ye Tayvan’daki barış ortamının korunması ve Rusya’ya desteğin kesilmesi konusunda baskı yaptı. Biden ayrıca Kuzey Kore’nin Rusya’ya asker göndermemesi Şi’nin Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a baskı yapmasını istedi. Ancak Biden’ın vadesi dolmak üzere, dolayısıyla Şi’nin bu talepleri ne kadar ciddiye alacağı tartışılır. Hem zaten Biden’ın koltuğu bırakmasına daha çok varken bile Şi duruşundan taviz vermemişti.
Çin şu anda ihraç ettiği mallara uygulanan gümrük vergisini yüzde 60 oranında artırma sözü veren Trump’ın sahneye çıkmasını bekliyor. ABD’li liderin kabinesine önerdiği isimlerin büyük kısmının Çin karşıtı olduğunu unutmamak gerekiyor. Marco Rubio Çin’e seyahat etmesi yasaklanmış ilk dışişleri bakanı olacak. Waltz da yine Amerikan Kongresi’nde Çin’i en çok eleştiren siyasetçilerden biri; 2021 yılında “Çin Komünist Partisi ile soğuk savaştayız” demişti.
Şi konuşmasında Trump dönemiyle işbirliğine açık olduğunun sinyallerini verdi. Yine de iki süper güç arasındaki rekabete değinirken sert bir ton kullanmaktan da kaçınmadı. Çin hükümetinin açıklamasına göre Şi “Yeni bir Soğuk Savaş’a girilemez, başarılı olmak da mümkün değil zaten. Dolayısıyla Çin’in çevrelenmesi akıllıca değildir, böyle bir şeyi istemeyiz ve başarılı da olamazsınız” dedi.
En büyük kaygılarının başında ABD’nin Tayvan’a yaklaşımı gelen Şi adanın Çin’in bir parçası olduğunu tekrarladı ve ABD’yi bölgede barış istiyorsa “Tayvan’ın bağımsızlığına karşı çıkmaya çağırdı. Normalde Tayvan’ın liderlerinden doğrudan bahsetmeyen Şi bir farklılık yaparak Tayvan Cumhurbaşkanı Lai Ching Te’den bahsederek Trump’a Lai ile temas kurmaması için açıktan uyardı.
Çin’in Ukrayna’daki savaşa tarafsız baktığını savunan Şi, Kore Yarımadası’nda “savaşa ve kaosa” izin vermeyeceğini ve Çin’in güvenliğiyle çıkarları tehdit altındayken “kenarda durup izlemeyeceğini” söyleyerek ABD ve müttefiklerine gözdağı verdi. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu konuda çok daha açık sözlü davranarak ABD’yi savaş konularında “Çin’i karalamak ve günah keçisi ilan etmek”le suçladı. Ayrıca ABD’den Güney Çin Denizi’ne müdahale etmemesini isteyen Şi, bilgisayar korsanlığı suçlamalarının herhangi bir dayanağı olmadığını söyledi.
Karşılanması şaibeli taleplerin ardından işbirliği yapılabilecek konular da masaya yatırıldı. Mesela nükleer silahların yapay zeka yerine insanlar tarafından kontrol edilmesi konusunda anlaştılar. Tabii yeni yönetimin bu anlaşmalara uyup uymayacağı tartışılır. Sullivan “Yeni yönetimin bize herhangi bir güvence verme sorumluluğu yok. Başa geçtiklerinde kendi kararlarını vereceklerdir” dedi.