Sokak röportajı üzerine tutuklanan Dilruba Y. hakkında tutukluluğa devam ve tahliye kararı
Gazeteci Furkan Karabay’ın tutukluluğunun sekizinci günü. Peki Karabay’ın tutukluluğuna siyaset, hukuk, sanat camiası ve uluslararası toplum neden karşı çıkıyor. Hukukçuların gerekçelerini altı maddede derledik.
Gazeteci Furkan Karabay sekiz gündür tutuklu.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyım atanmasını haberleştiren, bununla ilgili sosyal medya paylaşımları yapan 10Haber muhabiri Furkan Karabay 8 Kasım’da gözaltına alındı.
Ertesi gün, 9 Kasım’daysa sevk edildiği hakimlikçe tutuklandı ve Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Karabay’a yönetilen suçlamalar şu şekildeydi:
“Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme’, ‘kamu görevlisine hakaret’, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma.” Bunlardan sadece birinden, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamasından tutuklandı.
Karabay tutuklanmasına gerekçe yapılan bir paylaşımında soruşturmanın başındaki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve Özer’i tutuklamaya sevk eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Can Tuncay’la ilgili bilgiler vermişti. Haberde bu iki ismin daha önce görev aldığı dosyalar ve verdikleri kararlarla ilgili kamuya açık kaynaklardan elde edilen bilgiler yer alıyordu.
İfadesinde “Soruşturma dosyasının incelenip tarafsız bir şekilde bir gazeteci gözü ile yazılmış haberler” yaptığını söyleyen Karabay “Hiçbir çarpıtma, dilekçede olmayan bir şeyi yazmam söz konusu değildir, ben sadece gazetecilik görevimi yerine getiriyorum” dedi.
Karabay’ın tutuklanmasına siyaset, hukuk, sanat dünyasından, basın meslek örgütlerinden ve uluslararası camiadan tepki yağdı.
Karabay’ın avukatları Av. Enes Ermaner ve Av. Harun Karabay 12 Kasım’da tutuklama kararına itiraz etti.
Türkiye’de hukuk camiasının iki önemli ismi de daha önce Karabay’ın serbest kalması gerektiğini 10Haber’den Ece Altıkulaç’a anlatmıştı. Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından İstanbul Bilgi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer ve Anayasa Mahkemesi’nin eski raportörü Prof. Dr. Osman Can’ın değerlendirmelerini, Karabay’ın avukatlarının gerekçelerini sizler için altı maddede derledik.
Sözüer, Karabay’ın haber verme hakkını kullandığını ve “Hakkın kullanılmasının Türk Ceza Kanunun 26. Maddesinde öngörülen bir hukuka uygunluk nedeni” olduğunu ve habere sadece ceza hukuku değil tazminat ve idari yaptırım da uygulanamayacağını söyledi. Can da Esenyurt’a kayyım atanması ve belediye başkanının tutuklanmasının “tüm boyutlarıyla, aktörleriyle ve aktörlerin muhtemel bağlantı, tutum ve işbirlikleriyle birlikte’ haber ve inceleme konusu olmamasının düşünülemez olduğunu” vurguladı. Can, adı geçen savcılarla ilgili kamuoyunda tartışmalar devam ederken bu yöndeki haberleştirmeler kamuoyu denetimi için zorunludur da” dedi.
Sözüer haber verme hakkını kullanan gazeteciyle ilgili savcılığın dava açmaması gerektiğini, savcı açsa bile iddianamenin iade edilmesi gerektiğini söyledi. Haber verme hakkını kullanan gazeteciyle ilgili soruşturma aşamasında tutuklama kararının hukuksuz olduğunun altını çizdi. Sözüer suçlamanın cezanın bir ila üç yıl arasında hapis cezası olduğunu hatırlatarak “her şeyden önce ölçüsüz” dedi.
Suçlamanın sadece haber ve paylaşımlar olduğunu söyleyen Sözüer “Delilleri karartma ve yeri yurdu belli gazeteci için kaçma şüphesi de söz konusu değil” dedi.
Prof. Can “Karabay bu konuyla ilgili haberleştirme ve araştırma faaliyetleri ve bunları yayınlama eylemi nedeniyle tutuklanmış görünmektedir. Tutuklama nedeninin yalın gazetecilik faaliyeti olduğunu kabul etmek gerekir” diye konuştu.
Avukatları da itiraz dilekçesinde Google’da Akın Gürlek ismi aratıldığında 1 milyon 100 bin, Can Tuncay ismi aratıldığında 5 milyon 290 bin sonuç çıktığını, bu kişilerin fotoğraflarının dahi bulunabildiğini vurgulayarak “Bir saniyenin bile altında sonuç veren Google araştırmasıyla dahi hakkında bu kadar çok bilgi edinilebilen kişilerin isimlerini paylaşmanın terörle mücadelede görev almış kamu görevlisinin kimliğini ifşa ederek hedef gösterme suçunu oluşturması hukuken mümkün değildir” demişti.
Prof. Sözüer “Böyle cezalandırma ve düşünceleri açıklamaktan caydırma amaçlı tutuklamaların hukuka aykırı olduğu AYM ve AİHM kararlarıyla da sabittir” dedi. Can da “Anayasada güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğünü, kişi güvenliği ve özgürlüğünü temelden ihlal eder. Bunun da ötesinde kamu gücünün kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu için Anayasa Madde 14. ve AİHS 18. ihlali anlamına da gelir” diye konuştu.