Starbucks saldırganı: Filistin davası olmasa bardakları bir yerlerine sokardım
UCM Başsavcısı Kerim Han'ın talebinden altı ay sonra İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. İsrail'de tepkiler yükselirken hak savunucuları kararı kutladı. Peki yeni karar ne anlama geliyor?
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkardı. Sebep olarak İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarında açlığı silah olarak kullanması ve sivilleri vurması gibi savaş suçları işlemesi gösterildi. Mahkeme bu kararı UCM Başsavcısı Kerim Han’ın iki ismin tutuklanması talebinden altı ay sonra aldı. Aslında Han Netanyahu ve Gallant’ın yanı sıra Hamas liderleri İsmail Haniye, Yahya Sinvar ve Muhammed Deyf için de tutuklama istemişti. Ama Sinvar ve Haniye İsrail’in saldırılarında öldürüldü, Netanyahu yönetimine göre Deyf de öldü, ama bunu kanıtlayacak bir bulgu yok.
İsrailli siyasetçiler Netanyahu ve Gallant hakkında çıkarılan tutuklama kararını eleştirdi. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog “UCM demokrasi ve özgürlük yerine terör ve kötülüğün tarafını seçti” diyerek mahkemeyi “Hamas’ın insanlığa karşı işlediği suçlara canlı kalkan olmak”la suçladı. Ülkenin en radikal ve ırkçı siyasetçilerinden biri olan Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir de mahkemenin kararına tepki olarak İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’yı ilhak etmesi gerektiğini söyledi. Böyle bir adım da uluslararası hukuka aykırı olur. Zaten Batı Şeria’daki İsrail yerleşimleri de yasalara aykırı.
Bu arada karara tepki gösterenler arasında Netanyahu’ya muhalif isimler de vardı. Mesela başlarda savaş kabinesine katılan ama ilerleyen vakitlerde savaş sonrası Gazze konusundaki anlaşmazlıklar sonucu kabineden ayrılan Benny Gantz mahkemenin kararını “asla unutulmayacak tarihi bir rezalet” olarak değerlendirdi. Muhalefet lideri Yair Lapid ise “İsrail vatandaşlarına saldıran, katleden ve tecavüz eden terör örgütlerine karşı kendini savunuyor. Bu tutuklama kararları teröristlere ödüldür” dedi.
Netanyahu’nun ofisi UCM’nin tutuklama kararını kınayarak “saçma ve yanlış suçlamalar” olarak nitelediği iddiaları yalanladı. Açıklamada “Başbakan Netanyahu baskılara teslim olmayacak. Savaşın başında belirlenen tüm hedeflere ulaşana kadar geri adım atmayacağız” dendi.
Biden yönetiminden henüz bir tepki gelmedi ama ocak ayında göreve gelecek yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği Mike Waltz, “UCM ve BM’nin antisemit taraflılığına ocakta güçlü bir yanıt vermemizi bekleyin. UCM’nin hiçbir güvenilirliği yok, iddiaları ABD hükümeti tarafından reddedildi. İsrail vatandaşlarını ve sınırlarını soykırımcı teröristlere karşı koruma hakkına sahip” dedi.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü ise “Savcının tutuklama talebi çıkartmak için acele etmesinden ve bu karara yol açan rahatsız edici süreç hatalarından derin endişe duyuyoruz. ABD UCM’nin böyle bir konuda yargı yetkisine sahip olmadığı konusunda net davranmıştı” dedi.
ABD Başkanı Joe Biden zamanında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında çıkarılan tutuklama kararının “doğru ve adaletli bir karar” aldığını söylemiş, sonrasında da “Gerçi biz UCM’y tanımıyoruz” demişti.
İsrailli yetkililere göre “insanlığa aykırı davranışlar sergilemiyor” olabilirler ama Gazze’deki mevcut durum şöyle:
Geçen yıl 7 Ekim’de başlayan Gazze savaşında yaklaşık 44 bin insan hayatını kaybetti. Bu can kayıplarının büyük kısmının sorumlusu İsrail’in hava saldırıları. Bu hava saldırılarının evleri yıkması nedeniyle çoğu Filistinlinin gidecek yerinin olmaması ve çok kısıtlı bir alanda büyük kalabalıklar halinde kalmaları da ölü sayılarının artmasına neden oldu. İsrail’in savaşın başından beri uyguladığı kuşatma bölgeye ulaşan yardımları kısıtlıyor. Gelen yardımların iç kesimlere ulaşması da yine hava saldırıları nedeniyle mümkün olmuyor. Yardımlara ulaşmakta en çok zorlanan yer ise Gazze’nin kuzeyi. Açlık, suya erişimdeki zorluklar, hijyen eksikliği ve evsizlik bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarıyor. Gazze’de 25 yıldır görülmeyen çocuk felci bile savaş ortamında hortladı.
Hak savunucuları pek tabii kararı doğru buldu. Örneğin İnsan Hakları İzleme Örgütü böyle kararların “bazı kişilerin yasaların üstünde olduğu algısını kırdığını” söyledi. Örgütün uluslararası adalet başkan yardımcısı Belkıs Cerrah “Bu tutuklama kararları nihayet uluslararası toplumu zulmün üstüne gitmeye ve Filistin ile İsrail’deki mağdurlara adaleti sağlamaya teşvik etmelidir” dedi.
Hamas’ın üst düzey yetkililerinden İzzet el Rişk, Netanyahu ve Gallant tutuklansa da tutuklanmasa da esas gerçeğin “uluslararası adaletin Filistinlilerin yanında olduğunu, Siyonistlere karşı olduğunu” söyledi.
İsrail UCM’ye taraf bir ülke değil. Dolayısıyla Netanyahu ve Gallant ülkelerinde tutuklanmak zorunda değil. Ancak UCM’nin kurucu tüzüğü Roma Statüsü’nü imzalamış 124 ülkenin Netanyahu ve Gallant’ı tutuklama yükümlülüğü var. Yani Netanyahu ve Gallant diyelim ki Güney Afrika’ya giderse Güney Afrikalı yetkililer derhal bu ikiliyi tutuklamak zorunda. UCM’ye taraf olmayan ülkeler arasında ABD yok ancak Avrupa ülkelerinin çoğu UCM’yi tanıyor. Bu yüzden Netanyahu ve Gallant’ın bundan sonra 124 ülkeye seyahati pek mümkün olacak gibi görünmüyor.
Ama bir hatırlatma yapalım: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında da tutuklama kararı çıkarılmıştı. Moğolistan UCM’ye taraf olmasına rağmen Putin’i güzel şekilde ağırlamıştı. Yani taraf ülkelerin tutuklama yükümlülüğü olsa da bu bağlayıcı değil, yaptırım mekanizması yok. Dolayısıyla tüm ülkeler bu karara uyacak diyemeyiz.
UCM geçmişte devlet başkanları hakkında nadiren tutuklama kararı çıkarırdı. Şimdi Netanyahu’nun Putin, Libya lideri Muammer Kaddafi ve Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir ile aynı kefeye konduğunu söyleyebiliriz. Kaddafi hakkındaki tutuklama kararından aylar sonra iktidardan düşürülerek öldürüldü. Beşir de iktidardan düşürüldü, ancak Kaddafi’den farklı olarak şu an hapiste.