Prof. Dr. İoanna Kuçuradi: ‘Her şey kavgaya dönüşüyor’

Bu yıl Aydın Doğan Ödülü'ne değer görülen 'Hocaların hocasısı' Prof. Dr. İoanna Kuçuradi'ye göre günümüz toplumunun en önemli sorunlarından biri doğru değerlendirme yapılamaması. Kuçuradi "Bunun için her şey kavgaya dönüşüyor" diyor.

Kültür Sanat 27 Kasım 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

‘Hocaların hocası’ olarak anılan felsefeci Prof. Dr. İoanna Kuçuradi bu topraklardan yetişen en önemli isimlerden biri. 2 Aralık’ta felsefe ve insan hakları konusundaki çalışmaları nedeniyle kendisine Aydın Doğan Vakfı tarafından Aydın Doğan Ödülü takdim edilecek.

Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ile Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Candan Fetvacı’nın ev sahipliğinde önceki gün Hilton İstanbul Bosphorus’ta Kuçuradi onuruna bir yemek düzenlendi. Yemekte Kuçuradi gazetecilerle sohbet etti.

Felsefeye başlatan soru: İnsanlar aynı olayları neden farklı değerlendirir?

İoanna Kuçuradi kendisine birçok kez sorulan “Neden felsefe okumayı tercih ettiniz” sorusuna “Arkadan baktığımda beni felsefe okumaya götüren, herhalde, her gün karşılaştığımız bir olgudur: Aynı kişiler, kişilerin aynı eylemleri, aynı durumlar, aynı olaylar, aynı eserler vb. farklı kişiler tarafından farklı değerlendiriliyor, buna da çoğulculuk deniyor. İşte yaşamda karşılaştığımız aynı şeylerin farklı değerlendirilmesi olgusunu açıklamaya çalıştım, başka bir deyişle bunun teorisini yaptım” diyerek cevap veriyor.

Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın ev sahipliği yaptığı yemekte Prof. Dr. İoanna Kuçuradi gazetecilerle sohbet etti.

‘İnatla umutlu olmak yaşama biçimim’

Hayatını çalışmaya, felsefeyi ulusal ve uluslararası alanlarda geniş kitlelere anlatmaya adayan İoanna Kuçuradi bu çabasının temel motivasyonunu da “Yaptığınız bir işin düzgün yürümesini istiyorsanız her ayrıntısıyla da sizin uğraşmanız gerekir. Bu sizin işkolik gibi görünmenize yol açıyor. Çünkü aynı anda yapmakta olduklarınız için zaman yetmiyor. Sıraya koyuyorsunuz ve durmadan çalışmak zorunda kalıyorsunuz” diyerek açıklıyor. Kuçuradi durmadan çalışma yolculuğunda yaptıklarından istediği sonucu alamayınca üzülmediğini de söylüyor. “Demek ki şu an o kadar olabiliyor” dediğini, inatla umutlu olduğunu, bunu bir yaşam biçimi olarak tanımladığını anlatıyor.

‘Her şey kavgaya dönüşüyor’

Etik ve insan hakları ilişkisinden teknolojinin bugününe, eğitim sistemindeki yanlışlardan ölüm cezasına kadar birçok konuda topluma farklı bakış açıları kazandıran ve sorunların çözümü için geniş bir ufuktan bakmayı gösteren İoanna Kuçuradi’ye göre “Günümüz toplumunun en önemli sorunları nedir:” “Birçok sorun var, her şey kavgaya dönüşüyor. Bir de insanlar ezbere değerlendirme yapıyor. Tartışma olunca doğru bir şey çıkar, deniyor. Hayır iki taraf da ezbere konuşabilir ve kavga edebilirler, doğru bir şey çıkmaz oradan. Kafasında kabulü var, o taraftan bakıyor, diğeri de başka bir kabulden bakıyor. Bunlar bilgisel kabuller değil, çoğu zaman ön yargılar, sempatiler, antipatilerdir. En başta öğretmemiz gerekenlerden biri bilgisel/doğru değerlendirmenin nasıl yapılacağı.”

‘Bağlantılı düşünmeye alışık değiliz’

Bir toplumda en önemli konuların başında eğitim geldiğini anlatan Kuçuradi şu anki eğitim sisteminde yapılan hataları ve doğru eğitimin nasıl olması gerektiğini bakın nasıl anlatıyor: “İnsanlık olarak çevre sorunlarıyla ilgili yaşadığımız durumun benzeriyle şu anda eğitimde de karşılaşıyoruz. Kişilerin düşünce ve etik yeteneklerini geliştiren, bilgiye dayanarak kendi adına düşünen ve değer bilgisiyle eyleyen insanlar yetişmesine yardımcı olan bir eğitim yerine farkına varmadan, çoğu otomatik olarak bilgisayar tuşlarına basan, mekanik davranışlarda bulunan, modüler kafalı insanlar yetiştiren eğitimler yapıyoruz ve eğitimde teknolojinin imkanlarını ne kadar çok kullandığımızla övünüyoruz. 44 yıldır hocalık yapan biri olarak bugün gördüğüm en büyük eksiklerden biri bağlantı kurmakla ilgili… Öğrencilerin çoğu bağlantılı düşünmeye alışmış değil, mevcut bağlantıları göremiyorlar. Bir söylenenden zorunlu olarak çıkan sonuçları da göremiyorlar. Bir eksiklik de değerlendirmeyle ve değer konularıyla ilgili. İnsanların ezbere, yani kültürel değer yargılarıyla değerlendirmede bulunduğunun farkına varmasına yardımcı olmuyor eğitim. Eğitimimizdeki ezbercilikten de ezbere şikâyet ediliyor.”

‘İnsan hakları etik ilkelerdir’

İnsan haklarını her şeyden önce etik ilkeler olarak gördüğünü belirten İoanna Kuçuradi etik ve insan hakları ilişkisi konusunda ise “İnsan hakları değer korumaya yönelik ilkelerdir. İnsanca yaşayabilmenin objektif koşullarını ortaya koyar ve ona ilişkin talepler getirmeye çalışır. Etik de bu insanca yaşamanın öznel koşullarını… İkisi birbirini tamamlıyor ama etiğin alanı daha geniş tabii. Ben insan haklarını etik ilkeler olarak görüyorum. Yani yapıp ettiklerimizi belirlemesi gereken ilkeler. Ve etik ilkeler olduğu için, değer konularıyla ilgili olduğu için hukukun temelini oluşturmalı, dolayısıyla devletin temelini oluşturmalı. ‘Hukukun öncüllerini oluşturması’ ne demek? Hukukun türetilmesinde, o zincirde muhakkak hesaba katılmalı. Bu henüz olmuyor. İnsan hakları anayasalarda yer alıyor, ama gerektirdiği yasalar ve gerektirdiği kurumlar yok, ya da varsa, tesadüfen var. Meselâ şunu örnek veriyorum: TOKİ gibi bir kurum niçin kurulmuştur? İmkânı daha dar insanların barınma hakkının korunması için. Et ve Balık Kurumu ne için? Daha dar gelirli insanların sağlıklı ve temiz gıda alabilmesi için. İnsan Hakları Kurumu henüz anayasaya konmamıştır, oysa bir anayasal kurumdur. Adı şimdi İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu oldu. Anayasada yer alması gerekiyor, oysa kaç yıldır yok. Anayasanın değiştirilmesinden söz ediliyor, ama hiç kimse buna dokunmuyor” diyor.

28. Aydın Doğan Ödülü Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye28. Aydın Doğan Ödülü Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.