Avrupa’dan geri dönen ürünler: Biz ne yiyoruz?

Özellikle Avrupa Birliği'ne ihraç edilen ürünlerin standartlara uymadığı gerekçesi ile geri gönderilmeleri “Acaba bizde durum nedir? Avrupa ülkelerinin kabul etmediği sağlıksız ürünleri biz mi yiyoruz” sorularının sorulmasına neden oluyor.

8 Aralık 2024

Son dönemde kamuoyunun dikkatini çeken konuların başında gıda ürünlerindeki taklit ve tağşiş geliyor. Özellikle Avrupa Birliği’ne (AB) ihraç edilen ürünlerin standartlara uymadığı gerekçesi ile geri gönderilmeleri “Acaba bizde durum nedir? Avrupa ülkelerinin kabul etmediği sağlıksız ürünleri biz mi yiyoruz” sorularının sorulmasına neden oluyor.
Sağlıklı gıdaya ulaşmak herkesin hakkıyken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda denetimlerinde ne kadar etkin olduğu sorusu yanıt bekleyen temel bir mesele. Ancak mevcut durum halkın aklında ciddi sorular bırakıyor. Gıda güvenliğine ilişkin yapılan çalışmalara ilişkin istatistiklere yakından bakalım ve detaylara inelim. Vereceğim bilgiler umarım kafanızda bir ışık yakar.
Tarım ve Orman Bakanlığı gıdada taklit ve tağşiş yapan firmaları ifşa ederek önemli bir adım atıyor. Ancak ihraç edilen ve geri dönen ürünlerle ilgili aynı şeffaflığı sergilemediğini görüyoruz. Bununla ilgili paylaştığı doğru dürüst bir veri de yok. İlgili veriler genellikle bakanlık açıklamalarına ya da basına sızan bilgilere dayanıyor.
En son Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı “Herhangi bir şekilde yurt dışından geri dönen ürünlerin hepsi de pestisit sebebiyle geri dönmez, aynı zamanda bu aflatoksin dediğimiz benzeri bazı kendinden sonradan oluşan küflenme nedeniyle dönenler de olabiliyor, bunların oranı yarı yarıya neredeyse. Türkiye’nin ihraç ettiği ancak geri dönen ürün oranı maksimum binde 1 ile binde 2 arasında. Bunların hepsi pestisit sebebiyle değil. Gerekçesi ne olursa olsun geri dönen hiçbir ürünün biz içeride satışına izin vermiyoruz, imha ediyoruz. Standartlarda, analizlerde tam uyum halinde olduğumuz AB’nin tüketmediği herhangi bir şeyin Türkiye’de tüketilmesine izin vermiyoruz” açıklaması yaptı. Bu açıklamanın en güzel kısmı “AB’nin tüketmediği herhangi bir şeyin Türkiye’de tüketilmesine izin vermiyoruz” dediği bölümdü. Peki, gerçekten öyle mi?
Bizde bu soruların cevabını verecek bir mekanizma, bir bilgi ağı olmadığı için bir güvensizlik ortamı oluşuyor. O zaman da kaynak olarak AB Gıda ve Yemde Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) üzerinden ilan edilen sonuçlara bakıyoruz. Maalesef bakanlık da bizi oraya yönlendiriyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ara sıra paylaştığı bilgilere göre RASFF bildirimlerinde tespit edilen;
-Chlorpyrifos-ethyl aktif maddesinin 21 Mayıs 2020 tarihinde,
-Propiconazole aktif maddesinin 31 Aralık 2020 tarihinde,
-Chlorpyrifos-methyl aktif maddesinin de 31 Aralık 2021 tarihinde AB’de alınan kararlar ile çevre ve insan sağlığı dikkate alınarak ülkemizdeki kullanımları sonlandırıldı. AB uyum çerçevesinde şu ana kadar 223 maddenin ürünlerde kullanımı bakanlık tarafından yasaklandı. Buna rağmen çıkmaya devam ediyor.
Son üç yılda tarladan sofraya olan zincirde 250 bin pestisit denetimi yapıldı.
Ülkemizde pestisit kalıntı oranı son üç yılda % 35 azaldı (2021-2023).
İhraç edilen ürünlerin sadece binde 1-2 arası için bildirim alınıyor.
Bakanlık verilerine göre Türkiye 2023 yılında 4,6 milyon ton taze meyve ve sebze ihraç etti. Bu ihracattan sadece 6 bin tonu geri döndü. Bu binde 1,3’lük bir geri dönüş oranına denk geliyor. Ancak bu düşük oran sorunların büyüklüğünü gizleyebilir mi?
Örnekleme hesaplaması: Eğer binde 1,3’lük geri dönüş oranının tamamı zirai ilaç kalıntısından kaynaklansaydı:
4,6 milyon ton × 0,0013 = 5.980 ton üründe zirai ilaç kalıntısı limitlerin üstünde olurdu.
Benzer bir hesaplama Türkiye’nin yıllık toplam 28 milyon ton meyve üretimi üzerinden yapıldığında,
28 milyon ton × 0,0013 = 36.400 ton meyvede kalıntı sorunu olabilir. Sizce gerçekten bu kadar mıdır?
Bazı ürünlerin iade oranları ve nedenleri sorunun sistematik boyutlarını ortaya koyuyor. Örneğin;
Antep fıstığı: 2023 yılında yapılan 1.320 sevkiyattan 15’i (oran: %1,13) aflatoksin nedeniyle geri döndü. Bu her 100 sevkiyattan birinin sorunlu olduğunu gösteriyor.
Kuru incir: 4.836 sevkiyattan 49’u (oran: %1,01) aflatoksin-okratoksin nedeniyle iade edildi. İncirdeki kronik sorun iyi kurutma ve paketleme süreçlerinin yetersizliğine işaret ediyor.
Kuru kayısı: Son dört yılda toplam 17.686 ton kuru kayısının %0,23’ü (41,5 ton) yüksek kükürt dioksit nedeniyle iade edildi.
Pestisit, küf vb. nedenlerle toplam geri dönen ürün miktarımız oransal olarak %0,19. Buna göre Avrupa’dan yaklaşık 9 bin ton ürün dönüyor. Bu oranı ülkemize uyarladığımızda yaklaşık 54 bin tonunun yurt içinde olma ihtimali var. İşin gerçeği bu oran çok düşük. Ancak unutmayın, tüm bunlar yapılan denetim oranlarıyla ilgilidir.
Tüm verilere bakınca sanki her şey yolunda gibi gözüküyor! Ancak hâlâ Avrupa’nın en çok ürünü iade ettiği ülke olarak başı çekiyoruz. Bence asıl sorun tespit edilenlerde pestisit güvenli limiti 40 kata varan, hatta geçen kalıntılar olması. Bizden giden ürünler de sadece pestisit kalıntısıyla dönmüyor. Özellikle incir, kuru üzüm ve dutta yılların kronik sorunu olan aflatoksin ve okratoksin. Bu rakamlar belirli ürünlerde iyileştirme yapılması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Özellikle aflatoksin gibi sorunların çözümü yalnızca denetimle değil, üretim süreçlerinin iyileştirilmesiyle mümkün. Bu konuda çiftçinin üretim aşamasında ziraat mühendisleri tarafından onaylı reçete kullanması ve kullanım sırasında orada bulunması önemli. Pestisit kullanımına alternatif olan biyolojik ve biyoteknik mücadele yöntemlerine verilen desteklerin artırılması ve gıda aşamasında gıda mühendisleri tarafından yapılan denetimlerin artırılmasından geçiyor.
Şimdi biraz şeytanın avukatlığını yapacağım. Sayın Bakan Yumaklı’nın açıklamalarında yer alan “AB’nin tüketmediği herhangi bir şeyin Türkiye’de tüketilmesine izin vermiyoruz” ifadesi kamuoyunda güven oluşturabilir. Ancak bu güvenin sürdürülebilir olması için şeffaflık gerekiyor.
Sayın Bakan, halkın aklındaki şüphelerin giderilmesi için aşağıdaki verileri aynı gıdada taklit ve tağşiş listesi gibi düzenli olarak açıklayacak mısınız?
-Avrupa’dan geri dönen ürünlerin nedenleri, miktarları ve firma bilgileri
-İç pazardaki denetimlerde tespit edilen ürünler ve alınan önlemler
-Geri dönen ve ya tespit edilen ürünlerin yok edilme görüntüleri
-Üretimden ihracata kadar olan süreçlerde kalıcı çözümler için yol haritası.
Eğer halkın güvenini kazanmak istiyorsanız bu sadece iyi niyet göstergeleriyle değil, somut ve şeffaf adımlarla mümkün olacaktır. Aksi takdirde gıda güvenliği konusunda mevcut güvensizlik daha da derinleşecektir.

İthal edilen nar Türkiye'ye döndü: Pestisit kokteyliİthal edilen nar Türkiye’ye döndü: Pestisit kokteyli

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.