10 Ekim’de ölen Kadir Uyan’dan bize kalan miras, bir oyun sloganı: Bıkmadınız mı her gün aynı oyunu oynamaktan
Oyuncu, yönetmen, eğitmen ve oyun yazarı Haldun Dormen, sahne sanatlarına dair, "Bu iş tutku olmadan yapılamaz. Azim lazım. Umutsuzluk yok. Umutsuzluk yaratacak durumlar olabilir. Bizim sanatçı olarak bu durumları kabul etmememiz lazım" diyor.
Tiyatroyla geçen 70 yıl. 96 yaşındaki Haldun Dormen hayatını sahnelere ve sanata adayan bir usta. İşte böylesi bir hayatı anlatması için Anadolu Ajansı Dormen’in kapısını çaldı. Dormen de anlattı.
Sait Ömer Bey ile Nimet Rüştü Hanım’ın çocuğu olarak 5 Nisan 1928’de Mersin’de dünyaya gelen sanatçı Galatasaray Lisesi ile Robert Kolej’deki eğitiminin ardından ABD’de üniversiteye gitti ve tiyatrolarda çalıştı. 1954’te Türkiye’ye dönek Dormen, Beyoğlu’nda Erol Günaydın, Nisa Serezli, Metin Serezli ve Erol Keskin ile Cep Tiyatrosu’nu kurdu.
Dormen Tiyatrosu’nu ise 1957’de kuran sanatçının tiyatroya ilgisi meğer doğuştan geliyormuş: “Bu işlerin içinde olmayı düşünüyordum. Fakat Amerika’da okuduktan sonra tiyatrocu olarak kalmayı tercih ettim. Amerika’da tiyatronun özünü öğrendim. Çok iyi bir okula, Yale Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ne gittiğim için gerçekten tiyatronun ne olduğunu, neler yapmamız ve hissetmemiz gerektiğini öğrendim.”
Haldun Dormen, ABD’de mezun olduktan sonra dört yıl tiyatro sahnelerine çıktığını anlatarak “Hatta Hollywood’da sahneye çıktım. Meşhur sahnede başrol bile oynadım.Türkiye’ye dönme kararım hep vardı zaten. Hollywood’da bir kıvılcım oldu gibi ama ben Türkiye’ye döneceğim dedim. Amerika’daki iyi yaşamıma rağmen Türkiye’ye döndüm. Hiçbir zaman da pişman olmadım” dedi.
Küçükken futbol oynarken yaşadığı bir sakatlık onun sanat hayatına etki etmiş. Ama bu etki biraz da derslerle dolu: “8-10 yaşlarında futbol oynarken ayağımı sakatladım, sakat kaldım. Olumlu bir insan olduğum için ‘Ben yaparım’, ‘Herkesten iyi dans ederim’ dedim. Futbol oynayamıyorum ya bu tür şeyleri iyi yapmaya karar verdim. Tiyatroyu, sinemayı çok seviyorum. İyi bir yönetmen olacağım diye düşündüm. Sahneye çıkamam, ayağımda sakatlık var çünkü. Yale Üniversitesi’nde yönetmen olsanız bile, her hafta oyundan bir sahneyi oynamanız lazım. Jül Sezar’dan bir sahne oynuyordum. Sahne boştu, yürüyordum. Benim çok yararlandığım bir öğretmenim, dersten sonra, ‘İyiydin ama niye ayağınla komiklik yapıyordun. Hiç gerek yoktu’ dedi. ‘Benim ayağım sakat. Ben komiklik yapmıyorum’ dedim. Kadın kıpkırmızı oldu. Dedim ki, ‘Siz bana çok önemli bir şey öğrettiniz. Demek ki ben bu ayakla sahneye çıkabilirim’. O günden beri umurumda değil. Türkiye’ye döndüm. Bir eleştirmenimiz ‘Ayağın sakat, niye sahneye çıkıyorsun?’ dedi. ‘Ben çıkarım’ dedim ve yüzlerce oyun oynadım.”
Dormen, Türk tiyatrosunun son yıllarda geçirdiği değişimleri çok beğeniyor: “Çok iyi yönetmenler ve çok iyi yazarlar yetişiyor. Yazar yetişmesi bence çok önemli. Cesur şeyler yapıyorlar. Bence Türk tiyatrosu her zamankinden daha iyi durumda. Bugünkü halimizle Türk tiyatrosunda dilimiz Türkçe olmasa, rahatlıkla dünya çapında bir tiyatro oluruz.”
Genç oyunculara tavsiyelerde de bulunan sanatçı, “Bir tek tavsiyem var: ‘Yaparsın şekerim’. Bu iş tutku olmadan yapılamaz. Azim lazım. Umutsuzluk yok. Umutsuzluk yaratacak durumlar olabilir. Bizim sanatçı olarak bu durumları kabul etmememiz lazım. Kendi kendinize ‘Yaparsın şekeri.’ diyeceksiniz” diyor.
Usta sanatçı, genç tiyatrocuları yetiştiren bir eğitmen olarak başarıya giden yolun “sevmek” olduğunu anlatıyor: “Tiyatroyu, hayatı, insanları sevmek… Tiyatroyu severseniz çok iş başarırsınız. Umutsuzluğa kapılmamak lazım. Tiyatroda özellikle bir oyununuz tutmayabilir. Çok beğendiğiniz bir rolde başarısızlığa uğrayabilirsiniz. Vazgeçmeyeceksiniz. Onu değiştirecek şeyler yapacaksınız. 70. yıla kadar geldim. Nasıl geldim, ben de bilmiyorum ama geldim.”
Oyunlarda partnerleriyle çalışmaktan çok keyif aldığını söyleyen Dormen, “Rahmetli Ayfer Feray ile birçok oyunda birlikte oynadık. Çok iyi oyuncuydu. Nevra Serezli’yle çok iyi oyunlar oynadık. Onlarla oynamak çok keyifliydi. Fakat benim en çok beraber oynadığım kişi Metin Serezli’ydi. Aşağı yukarı 24 oyunda başrol oynadık karşı karşıya. Çok keyif alıyordum Metin’le oynamaktan çünkü artık birbirimizi çok iyi tanıyorduk. Allah rahmet eylesin. Yeri çok boş kaldı” diyor.
Peki 70 yıllık sanat hayatında Haldun Dormen’i, en heyecanlandıran oyun hangisi? 1961’de rol aldığı müzikal oyun ‘Sokak Kızı İrma’ olduğunu söylüyor: “Paris’te görmüştük. Betül’le (Mardin) evliydim. Betül’e ‘Ben bu oyunu Türkiye’de yapmak istiyorum’ dedim. ‘Deli misin?’ dedi ama yaptık. HEm de çok zor şartlar altında yaptık. Çok heyecanlandım, olur mu olmaz mı diye. Çok başarılıydı.”
Birçok oyuncunun yetiştiği yüzlerce oyunun sahnelendi Dormen Tiyatrosu’na gelirsek Haldun Dormen’i hayatında en gururlandıran şeylerden biri: “Dormen Tiyatrosu hiçbir zaman Haldun Dormen Tiyatrosu olmadı. Bizim tiyatromuz oldu. Bütün oyuncuların kurduğu tiyatro oldu. Bu yüzden hiçbir zaman benim tiyatrom diye söz etmedim. Hep bizim tiyatromuz diye söz ettim. 1960’lı yıllarda tiyatroyu kurduğumdan beri Anadolu’nun her köşesine gittim. Her yerde büyük ilgiyle karşılandım. Mesela ‘Sokak Kızı İrma’nın ilk turnesi Gaziantep’teydi. Korkuyorduk. İyi anlamda, kıyametler koptu. Tiyatrodan çıkarken arabamı havaya kaldırdılar. O kadar beğendiler.”
1981’de sahneye koyduğu ‘Lüküs Hayat’ oyununun yıllarca oynanmasının Ekrem Reşit Rey ve Cemal Reşit Rey’in dehasının bir göstergesi olduğunu anlatan Dormen, oyunun 30 sene sahnelendiğini yine sahnelense yine seyircilerin salonları dolduracağını, şarkılarının vazgeçilmez olduğunu söylüyor.