13 yaşındaki Brenden’ın ‘evreka’ anı: Arşimet’in ‘ölüm ışını’ teorisinin akla yatkın olduğunu ispatladı

Arşimet'in fikir ve prensiplerinden hâlâ faydalanıyoruz. Ancak "ölüm ışını" adındaki cihaz bilim insanlarının yüzlerce yıl tartıştığı bir efsane olarak kaldı. Kanadalı 13 yaşındaki Brenden Sener efsanenin akla yatkın olduğunu teyit etti.

Bilim Teknoloji 11 Mart 2024
Bu haber 10 ay önce yayınlandı
13 yaşındaki Brenden Sener. Fotoğraf: Melanie Sener

Efsaneye göre 2000 yılı aşkın bir süre önce işgalci Roma filoları İtalya’da Sirakuza kentine saldırdı. Arşimet şehrini korumak amacıyla kayalıklara büyük bir ayna yerleştirip güneş ışığı açısını da doğru ayarlayarak düşman gemilerini yaktı. Yansıyan ışın o kadar güçlüydü ki adına “Arşimet’in Ölüm Işını” adı verildi. Ama o zamandan beri bu buluş bir efsane olarak kaldı.

Canadian Science Fair Journal’ın ocak sayısında yayınlanan bir makaleye göre Kanada’nın Ontario kendinde 13 yaşındaki Brenden Sener büyükçe aynalardan faydalanarak güneş ışığını gemi gibi hedeflere odaklayarak patlamalara yol açan efsanevi savaş silahı mekanizmasının küçük bir versiyonunu yarattı. Bu icat ona iki altın madalya ve Londra Halk Kütüphanesi ödülü kazandırdı.

Sener ailesiyle Yunanistan’a yaptığı gezi sırasında Arşimet’i öğrenerek çok hayran oldu. Ama hayran olmakla bırakmayıp 2022’de fen projesi için suyu yükseltmeye ve hareket ettirmeye yarayan “Arşimet vidası”nı yeniden yaptı. Ama hedefi daha büyüktü, Arşimet’in “ısı ışını” olarak da adlandırılan “ölüm ışını” en ilgisini çeken icatlarındandı.

Sener “Arşimet icatlarıyla zamanının çok ötesinde bir mucitti. O dönem teknolojide gerçekten devrim yarattı. Arşimet o zamanlar kimsenin sahip olmadığı şeyleri hayal ediyordu. Ölüm ışını o dönemde kimsenin aklına gelmeyecek kadar zekice bir fikir” diyor.

Sener’in makalesinde belirttiği üzere bu mekanizmanın gerçekten var olup olmadığına dair arkeolojik bir kanıt yok. Yine de şimdiye kadar birçok kişi bu antik icadın uygulanabilir olup olmadığını görmek için mekanizmayı yeniden oluşturmaya çalıştı.

Deneyini nasıl gerçekleştirdi?

13 yaşındaki genç ise kendi deneyinde bir ısı lambası ve dört küçük çukur ayna kullandı. Her aynayı güneş ışığını üstünde X işareti olan karton parçasına tutmak üzere eğimli bir şekilde ayarladı. 2023 Matthews Hall Yıllık Bilim Fuarı için bu projeyi tasarlayan Sener her bir aynayı deneye dahil ettiğinde ve aynalar ışık enerjisini kartona odakladığında hedefin sıcaklığının artacağını düşünüyordu. Deneyinde 50 watt ve 100 watt olmak üzere iki farklı ampul gücüyle üç deneme yaptı. Eklenen her aynayla sıcaklığın büyük ölçüde arttığını tespit etti.

Peki sonuçlar Sener’in beklediği gibi miydi? Sadece ısı lambası ve 100 wattlık ampul varken ve daha ayna yokken kartonun sıcaklığı yaklaşık 27.2 dereceymiş. Kartonun soğumasını bekledikten sonra bir de aynayı ekleyip tekrar deney yapan Sener kartonun sıcaklığının neredeyse 34.9 dereceye çıktığını tespit etti. En büyük artış ise dördüncü aynanın eklenmesiyle oldu. Hedefe odaklı üç ayna ile sıcaklık neredeyse 43.4 dereceyi bulmuşken dördüncü ayna eklendiğinde sıcaklık yaklaşık 10 derece artarak 53.5 dereceyi gördü.

Şener bulgularını kaleme aldığı makalede “ışığın her yöne doğru gittiğini ama işin içine çukur ayna girdiğinde ışık dalgalarının tek bir noktaya odakladığını görmenin dikkat çekici” olduğunu yazdı.

Sandia Ulusal Laboratuarları’nda kıdemli bilim insanı Cliff Ho, Sener’in deneyinin bilimsel literatüre yeni bir şey katmasa da bulgularının, enerji ve ısının transfer edilebileceğini gösteren termodinamiğin birinci yasasının güzel bir teyidi olduğunu söylüyor. Ho 2014 yılında ölüm ışınıyla ilgili olarak bir konferansta fikir mümkün olsa da Arşimet’in bunu başarmasının zor olacağı sonucuna varmıştı.

Efsane olarak kalan ‘ölüm ışını’ teorisi

Her iki yılda bir yakılan Olimpiyat meşalesi, güneş ışığını tek bir noktaya odaklayan parabolik aynalarla yakılıyor. Meşale bu odak noktasına konduğunda güneş ışınları meşaleyi tutuşturuyor. Ne var ki Arşimet’in tek bir parabolik ayna kullandığı düşünülmüyor. Çünkü parabolik aynalar, düz aynalarla aynı şekilde hedef alınamıyor.

Bununla birlikte Arşimet’in ölüm ışınının daha çok birkaç ayna ve cilalı kalkandan oluştuğu tahmin ediliyor. Ama bu fikir de gemiler savaş sırasında hareket halinde olacağı için genelde itibar görmüyor. Gemilerin aynaların ürettiği ısıyla tutuabilmesi için hem sabit hem de kıyıya yakın bir yere demirlemiş olması gerekiyor.

Discovery Channel’da yayınlanan “MythBusters” 2004, 2006 ve 2010 yıllarında ölüm ışını senaryolarının test edildiği bölümler yayınlasa da deneylerin hiçbirinde ahşap gemiler ateşe verilemedi. Bunun üzerine program bu fikri “mitler” listesine aldı. 2005 yılında M.I.T.’den bir grup öğrenci, programın ilk bölümünden esinlenerek, Sener’inkine benzer bir teknikle ahşap tekneyi tutuşturmayı başardı ama o da ikinci denemesinde başarısız oldu.

Sener M.I.T.’deki öğrencilerin deneyinin bulgularıyla kendi bulgularını birleştirdiğinde Arşimet’in gerçekten de büyük aynalarla güneş ışınlarını yakalayarak gemileri yakmış olabileceğine inandığını söylüyor. Ama gerçekçilikten de fazla uzaklaşmıyor. Söz konusu teknolojinin soğuk ya da bulutlu havalarda işe yaramayacağına ve denizin gemileri sürekli hareket halinde tutmasının cihazın uygulanabilirliğini etkileyebileceğine de yine makalesinde değiniyor.

Pisagor dahiydi ama bir konuda yanılmıştı: Müzikte evrensel ahenk diye bir şey yokPisagor dahiydi ama bir konuda yanılmıştı: Müzikte evrensel ahenk diye bir şey yok

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.

İlgili Haberler