İstanbul’da kaybolmuştu: Altından da değerli kayıp renk tirya moru yeniden üretildi
Bir kuşun, sürüngenin dünyayı hangi renklerde algıladığını hiç hayal etmiş miydiniz? Bilim insanlarının yeni video sistemi, hayvanların görebildiği ama bizim göremediğimiz renkli dünyanın kapılarını aralıyor.
Bizim gökkuşağını algılama şeklimizde bir bal arısının ya da zebra ispinozunun algılama şekli aynı değil. Bunun nedeni, bu hayvanların insanların göremediği renkleri görebilmesinden kaynaklanıyor. Şimdi bilim insanları, diğer canlıların dünyayı nasıl algıladığını daya iyi anlamamız için yeni bir video kayıt ve analiz tekniği geliştirdi. PLOS Biology’de yayınlanan çalışmada anlatılan bu pahalı olmayan yöntem, biyologlara şimdiden farkı türlerin yaşamları hakkında şaşırtıcı perspektifler açıyor.
İnsanların gözlerinde üç tip koni hücresi var. Bu fotoreseptörler normalde kırmızı, yeşil ve mavi ışık dalga boylarını algılayabiliyor. Bu dalga boyları, 380 ila 700 nanometre ışık dalgası aralığında milyonlarca farklı renge bürünür. Buna “görünür ışık” deniyor. Ama bazı hayvanlar ultraviyole ışık denen daha yüksek frekanslı ışığı görebiliyor. Bal arıları, sürüngenler ve bazı balıkların yanı sıra kuşlar da bu özellikten faydalanıyor.
Ne var ki dünyayı bu hayvanların gözünden görmek zor. Bu kadar geniş ışık aralığını yakalayabilmek için kameraların görsel detaylardan feragat etmesi gerekiyor. Bilim insanları pekâlâ ışığın farklı dalga boylarına veya özelliklerine ayarlanmış birden fazla kameradan elde edilen yüksek çözünürlüklü fotoğrafları birleştirebiliyor. Ayrıca spektrofotometri denen bir yöntem de var, bu yöntem sayesinde tek bir nesnenin birçok farklı renk ölçümü yapılabiliyor. Ama bu yöntemlerin her ikisi de zaman alıyor ve yalnızca kontrollü koşullar altında hareketsiz görüntüler üzerinde işe yarıyor. Hayvan davranışlarını inceleyen biyologlar için bu hareketsiz fotoğraflar yeterli değil.
Ama Sussex Üniversitesi’nden biyolog Vera Vasas ve meslektaşları hayvanların dünyayı algılayışını videoya çekmek için ışığı ultraviyole ve insan gözüyle görülebilen spektruma bölen ışın ayırıcısı bulunan 3D baskılı taşınabilir mahfaza geliştirdi. Bu iki ışın iki farklı kamerayla yakalanıyor. Biri görünür dalga boyundaki ışığı algılayan standart kamerayken, diğeri ultraviyole ışığa duyarlı kamera. Ultraviyole ışına duyarlı kamera tek başına ışık spektrumunun geri kalanı hakkında ayrıntılı bilgiyi tek bir çekimde kaydedemiyor ama diğer kamerayla birlikte kullanıldığında ortaya yüksek kaliteli video çıkabiliyor.
Peki ya bu videolar ne işimize yarayabilir? Biz insanlar için faydası gayet güzel görüntülerle karşı karşıya kalmamız. Ama diğer canlılar için faydası çok daha kritik. Bu sayede kuşlar için daha güvenli pencereler geliştirilebilir, ışık kirliliğinin böcekler üzerindeki etkilerini en aza indirmek için alınabilecek önlemlerde faydalanılabilir.
İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde ekolojist olan ancak çalışmada yer almayan Jolyon Troscianko, bu şekilde video çekmenin “hayvan görüşünü modelleme yeteneğimizdeki cidden önemli bir boşluğu doldurduğunu” söylüyor. Troscianko doğada çiftleşme dansları ya da ani savunma gösterileri yapan hayvanlar gibi pek çok ilginç durum olduğunu belirtiyor. Şimdiye kadar bu davranışları inceleyen araştırmacılar perspektif kısıtlamasına takılıp kalmıştı. Artık o perspektif en güzel haliyle karşımızda!