Bu kez fizikçiler söylüyor: Düşmanınızın düşmanı gerçekten dostunuz

"Düşmanımın düşmanı dostumdur" sözünü bilmeyen yoktur. Peki bu söz bilimsel olarak ne kadar doğru? İki fizikçi bu sorunun peşine düştü ve işin matematiğini çözmeyi başardı.

Bilim Teknoloji 7 Mayıs 2024
Tom ve Jerry.

İnsanlar karmaşık ilişkiler ağına sahip sosyal canlılar ve bu ilişkiler sürekli değişebiliyor. Dün hiç sevmediğimiz bir insanın başka özelliklerini görmeye başladığımızda sevmeye başlayabiliyoruz. Ya da bir kişiyi sevmesek bile o kişiyle çıkarımız ortak olduğu için ilişkilerimizi sürdürebiliyoruz. Bu karmaşıklık farklı bilim dallarını cezbettiği gibi ortaya çeşitli teoriler de atıldı. Bunlardan biri de 1940’larda ortaya atılan sosyal denge teorisiydi. Araştırmacılar şimdi Science Advances’da yayınlanan çalışmalarında bu teoriyi istatiksel fiziği kullanarak doğrulamayı başardı.

Ama önce sosyal denge teorisi nedir onu biraz inceleyelim. Adından da anlaşılacağı üzerinde merkezinde yer alan fikir denge. Bireyler kurdukları ilişki ağlarında bir denge olmasını ister ve bunu korumaya çalışır. Olumlu ilişkiler dengeliyken olumsuz ya da karışık ilişkiler dengesizdir. Sistemi dengede tutmak içinse kurallara ihtiyacımız vardır. Klasik modelde olumlu ilişkilerin “dostluğa”, olumsuz ilişkilerin ise “düşmanlığa” işaret etmesi gibi dört basit kural var.

İlk kural arkadaşın arkadaşının da arkadaş olduğu. Bu aslında idealize edilmiş bir durum; genelde arkadaşınızın arkadaşıyla ya çok iyi ilişkiler kurup sizi tanıştıran arkadaşı unutursunuz ya da nefret ilişkisi kurup hiç görüşmezsiniz. İkinci kural ise düşmanın dostunun düşman olduğu; burada bir problem olduğunu düşünmüyoruz, herkes hemfikirdir bu konuda. Son kural biraz daha karışık: Düşmanın düşmanının dost olması. İşte yeni bir analiz bu kuralı da kabul edebileceğimize işaret ediyor. Tabii işin içine bilim girince bunu modellemek kuralları söylemek kadar kolay olmuyor. 

İşin biraz matematiksel kısmına girecek olursak sosyal ağlar, ilişkileri temsil eden çizgiler, kenarlarla; insanlar da birbirine bağlanan düğümlerle ifade edilebilir. Eğer iki kişi arasında dostane olmayan ya da güvene dayalı olmayan bir ilişki varsa düğümlerin bağlandığı kenar negatif değer taşır. Dostça veya güvene dayalı ilişkiler varsa bu kez pozitif kenardayızdır. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” ifadesiyle tanımladığımız ağ bu sistemde düşmanımıza bağlandığımız negatif kenar, düşmanımızın düşmanına bağlandığı negatif kenar ve bizi düşmanımızın düşmanına bağlayan pozitif kenardan oluşan bir üçgen oluşturur. Negatif kenarların toplamı çift olduğundan ağ dengelidir yani pozitiftir.

Tabii hayat tamamen matematiksel boyutlardan oluşmuyor. Gerçek ilişkilerde modellere tutturması zor bazı karmaşıklıklar vardır: Birincisi gerçek hayatta herkesin birbirini tanımaması. Örneğin düşmanınızın düşmanı yurtdışında yaşıyorsa bırakın onunla dost olmayı varlığından bile haberdar olmayabilirsiniz. İkincisi de bazı insanların diğerlerinden daha olumlu olması, yani hayatlarında negatif ilişkilere çok yer vermemesi. Ama Hao ve araştırmanın diğer yazarı István Kovács bu sorunu da çözdü. Ellerindeki modeli, seçtikleri veri kümelerindeki üç ve dört düğümlü mini ağlarla karşılaştıran ikili, gerçek dünyadaki ilişki ağlarının oluşturdukları modele göre beklediklerinden daha dengeli olduğunu gördüler. 

Hao ve Kovács iki Bitcoin platformundan, teknoloji haberlerinin yayınlandığı Slashdot sitesinden, Epinions adlı ürün inceleme sitesinden ve Amerikan Kongresi’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi üyeleri arasındaki etkileşimlerden topladıkları verileri kullanarak yaptıkları çalışmada çoğu sosyal ağda gerçekten güçlü bir denge kurulduğunu gördüler. İkili elde ettikleri sonucun sosyal medyadaki kutuplaşmayı anlama ve bunları azaltma yolunda bir ilk adım olabileceğini düşünüyorlar.

Northwestern Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan ve çalışmanın da başyazarı Bingjie Hao “Sonunda sosyal ağların 80 yıl önce oluşturulmuş beklentilerle uyumlu olduğu sonucuna varabiliriz. Bulgularımızın gelecekte kullanılması için kapsamlı uygulamaları da var. Kurduğumuz matematik bağlantılar ve sistemdeki farklı varlıkların tercihleri üzerindeki kısıtlamaları modele dahil etmemize imkan tanıyor. Sosyal ağların ötesinde diğer sistemleri de modellememize yardımcı olacaktır” diyor.

Bilim de söylüyor: Gençken arkadaşı olmayan yalnız insanlar ileride komplo teorilerine düşkün oluyorBilim de söylüyor: Gençken arkadaşı olmayan yalnız insanlar ileride komplo teorilerine düşkün oluyor

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.