Tesla Çin’de dev bir Megapack fabrikası kuruyor
Dünyanın en zengin insanlarından Elon Musk kurucuları arasında yer aldığı ancak 2018'de yönetim kurulundan ayrılmak zorunda kaldığı OpenAI'ya "sözleşme ihlali" iddiasıyla dava açtı. Peki dava ne ifade ediyor?
Sadece üç ay önce OpenAI’ın yüzü haline gelen CEO Sam Altman’ın görevden alınıp bir hafta sonra geri dönmesini konuşuyorduk. Şirket şimdi yeni bir krizle karşı karşıya: Kurucularından Elon Musk şirkete dava açtı.
Musk açtığı davada kâr amacı gütmeyen şirketi ve Altman’ı çıkarlarını kamu yararının önüne koyarak kuruluş amacını ihlal etmekle suçluyor. Dünyanın en zengin adamlarından Musk’a göre OpenAI’ın Microsoft ile 13 milyar dolarlık ortaklığı yapay zeka teknolojisini temkinli şekilde geliştirme ve bulgularını kamuya açık hale getirmeye ilişkin kuruluş taahhüdünün terki anlamına geliyor.
OpenAI sözcüleri bu konuda yorum yapmayı reddediyor ama çalışanlara cuma günü gönderilen bir notta Musk’ın iddiaları reddedildi ve “Bu davadaki iddiaların Elon’ın bugün şirkete dahil olmamaktan dolayı hissettiği pişmanlıktan kaynaklanabileceğine inanıyoruz” dendi.
Musk dava açmasa bile OpenAI zaten Microsoft ile ortaklığı nedeniyle ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere’deki düzenleyici kurumların incelemesiyle karşı karşıya. New York Times gazetesi OpenAI’ın internetteki özel içeriklerini ChatGPT’yi geliştirmek üzere izinsiz kullanıldığını söylüyor.
Altman ve Musk’ın tanışıklığı OpenAI CEO’sunun ABD’li milyarderin özel uzay şirketi SpaceX’ini ziyaret günlerine dayanıyor. Sonrasında yapay zekanın insanlık için oluşturduğu tehdit konusunda ortak endişelerini paylaşıp dost olmuşlar.
Tesla, X, SpaceX ve NeuraLink gibi çok geniş yelpazede çalışan Musk, Google’ın yapay zeka çalışmalarına yanıt olarak 2015 yılında OpenAI’ın kuruluşuna destek oldu. Musk Google’ın eski CEO’su Larry Page’in yapay zekanın insanlık için yarattığı riskleri görmezden geldiğine inanıyordu.
Dava dosyasına göre Musk 2016’dan 2020’ye kadar OpenAI’ya 44 milyon dolardan fazla katkıda bulundu. Ayrıca şirketin San Francisco’daki ilk ofisini kiralayan ve aylık masraflarını karşılayan da Musk’tı. Dosyada “Musk’ın katılımı, desteği ve sunduğu kaynaklar olmasa OpenAI muhtemelen sırtını doğrultamazdı” deniyor.
Ne var ki şirket kurulduktan üç yıl sonra 2018’de şirket içinde güç mücadelesi yaşandı. Bunun üzerine Musk OpenAI’ın yönetim kurulundan ayrıldı. Ama şirket üretken yapay zeka alanında çalışmalarını sürdürdü ve metin üretebilen, sorulara insan gibi yanıtlar verebilen ChatGPT’yi 2022’nin kasımında hizmete sundu.
İddianamede Musk’ın şirketin yapay zeka araştırma laboratuvarı olarak kalmasını istediği ama yönetici kadrosunda bu teknolojiden para kazanmak isteyenler olduğu yazıyor. Sonunda bu iki taraf çatışmış, Musk bir noktada “Ya gidip kendi başınıza bir şeyler yapın ya da OpenAI ile kâr amacı gütmeyen kuruluş olarak yolunuza devam edin. Böyle kalacağınıza dair kesin bir taahhütte bulunana kadar OpenAI’yı finanse etmeyi bırakacağım. Bir start-up’a beleşe destek verecek kadar aptal değilim. Tartışma bitmiştir” demişti.
Bir söylentiye göreyse bunun tam tersi yaşandı. 2017 yılında yapay zeka laboratuvarının kontrolünü Altman ve diğer kurucularının kontrolünden alıp kendi elektrikli otomobil şirketi Tesla dahil diğer şirketlerinde kullanabileceği ticari bir operasyona dönüştürmek istiyordu ama başarılı olamayınca şirketten ayrıldı. Sonuç olarak OpenAI Microsoft ile kâr amacı güden bir noktaya doğru yavaş yavaş ilerlerken Musk da kendi yapay zeka laboratuvarı xAI’yı kurdu. Ne var ki Musk’ın kendi yapay zekası ChatGPT kadar ilgi çekmedi, bunu da unutmamak gerekiyor.
Musk’ın iddiasındaki anahtar kelime ise A.G.I. yani yapay genel zeka. Üretken yapay zekada istatistikler üzerinden konuşuyoruz, çok büyük veri setleriyle beslenen yapay zeka kendisine soru sorulduğunda seçtiği kelimenin yanına hangi olası kelimenin geleceğini istatistiklere dayanarak seçiyor. Ama örneğin şiir, kitap ya da nota yazması istenen yapay zekadan aslında yaratıcı yani üretken olması isteniyor. Mevcut yapay zekaların en büyük eksikliği, yanıtları tek ve kesin olan, analiz yeteneği gerektiren matematik ve geometri gibi konularda o kadar başarılı olamaması. Yapay genel zeka ise tam da bunu vaat ediyor. Altman çok daha basit özetlemiş: “İşe alabileceğiniz ortalama insanın eşdeğeri.”
Sektörün önde gelenlerinin çoğu yapay genel zekaya çok uzak olmadığımızı söylüyor. Onlara göre dört beş yıl içinde bu teknolojiye erişebiliriz. OpenAI’nın en büyük hedefi yapay genel zekayı geliştirmek. Bu noktaya herkesten önce gelmek istemesinin pek çok nedeni var. Bir yapay genel zeka insan emeğinin büyük kısmının otomatikleşmesi ve geliştiricilerin çok para kazanmasını sağlayacak değerli bir kaynak olacak.
Ama faydaları olduğu kadar riskleri de var bu teknolojinin. İnsanları alt edebilir ya da manipülatif, insani değerlerle uyumsuz hale gelebilir. OpenAI’ın kurucu kadrosu yapay genel zekanın tek bir kuruluş tarafından sahiplenilemeyecek kadar güçlü olacağından endişe ediyordu. Bu nedenle OpenAI Microsoft ile ortaklığa girdiğinde bu teknoloji deviyle yalnızca yapay genel zeka öncesi teknolojileri için geçerli bir anlaşma yaptı.
Anlaşma şartlarına göre eğer OpenAI yapay genel zeka tanımına uygun bir şey geliştirirse Microsoft ile anlaşması artık geçerli olmayacak ve OpenAI’ın yönetim kurulu kendi modelinin insanlığa fayda sağladığından emin olmak için ne isterse onu yapmaya karar verecekti. Bu seçenekler arasında teknolojiyi açık kaynak haline getirmek ya da tamamen ortadan kaldırmak var.
Bugün Meta dil modellerini açık kaynak olarak bağımsız yazılımcılarla paylaşıyor, Google en gelişmiş yapay zeka modeli Gemini olmasa da Gemma’yı açık kaynak haline getirdi. Dil modellerinin kodlarını açık kaynak yaparsak bu yazılımcıların onlara yeni bir şeyler katmasını ya da var olan bir hatayı fark ederek düzeltmesini sağlar. Ancak dil modellerinin en gelişmişine sahip olan OpenAI, GPT-4’ü açık kaynak yapmıyor, Altman bunu “Kendi yapay zekamıza değil çevreye güvenmiyoruz” diyerek açıklamaya çalışıyor.
35 sayfalık iddianameden oluşan bu dava aslında iki eski iş ortağı arasında yıllardır devam eden bir tartışmanın son perdesi ve uzun zamandır cevaplanmamış bir soruya yanıt arıyor: Dünyayı ileri taşımak yerine yok etme ihtimali olan bir teknoloji OpenAI ‘ın yaptığı gibi sıkı sıkıya kontrol altında mı tutulmalı yoksa herkese açık şekilde mi devam etmeli?
Meta’nın baş yapay zeka bilimcisi ve bu teknolojinin üç babasından biri olan Yann LeCun’un bu soruya cevabı hazır: Teknoloji gerçekten tehlike yaratıyorsa enine boyuna araştırıp tanıyalım ki gerektiğinde onunla savaşacak bir silah geliştirebilelim. Bu argümana zamanında karşı çıkan çok oldu, ama bu sene Google da onun izinden geldi.
Musk’a göre OpenAI geçen sene piyasaya sürdüğü GPT-4 ile yapay genel zekaya zaten ulaştı. Musk bu yüzden OpenAI’ın artık Microsoft’la anlaşmasına devam edemeyeceğini savunuyor ve yönetim kurulunun araştırmalarını açık kaynak hale getirmesini istiyor. Mahkemeden de neyin yapay genel zeka olarak değerlendirileceğine ve OpenAI’ın teknolojisinin eşiği aşıp aşmadığına karar vermesini talep ediyor.
Şirket geliştirdiği ürünü elbette küçümsemek istemez ama çalışanlara gönderdiği notta “GPT-4 bir yapay genel zeka değil. Birçok işte küçük sorunları çözebilir ama ekonomik açıdan insanın yaptığı iş GPT-4’ün yaptığına oranla şaşırtıcı derecede daha verimli” diyor.
Columbia Üniversitesi’nde kurumsal yönetim profesörü olan Eric Talley NYT’ye verdiği demeçte sözleşmenin ihlalinin olası çözümünün para tazminatı olduğunu söylüyor. O da Musk’ın şirkete harcadığı 44 milyon dolar ediyor. Microsoft ve OpenAI ilişkileri herhangi bir zarar görür mü? Hukuk uzmanları bunun pek olası olduğunu düşünmüyor.