Gelecek 10 yılda siber riskler daha da büyüyecek
Güney Koreli kadınlar isyan bayrağını çekti. Telegram'da 200 binden fazla erkeğin tanıdıklarıyla ilgili uygunsuz görüntüleri ve deepfake pornoları paylaştığı ortaya çıktı, kadınlar adalet istedi. Yetkililerin sunduğu çözüm "erkekleri iyi eğitmek."
Güney Kore’de Inha Üniversitesi öğrencisi Yu’nun* telefonuna bir gün bir mesaj geldi: “Fotoğrafların ve kişisel bilgilerin Telegram’daki sohbet kanallarında paylaşılıyor.” Bu mesaj üzerine işkillenen Yu söylenen kanallara girdiğinde gerçekten de iletişim bilgileri, öğrenci numarası gibi kişisel bilgileri ve yüzü kullanılarak üretilen onlarca çıplak fotoğrafının paylaşıldığını gördü. Yu’nun aslında hiç söylemediği müstehcen şeyler de sanki söylemiş gibi ağzından dökülüyordu.
Dört yıl önce 2020’de açılan bu kanalda 1200 üye vardı. Yu hakkındaki paylaşımları öğrendikten sonra daha açık şekilde tacize uğramaya başladı. Kimileri görüntülerdeki kişinin o olup olmadığını soruyor, cevap alamayınca da arayıp küfürler ediyordu: “Günde 20-30 kez arıyorlardı. Üstelik aramakla kalmıyor, KakaoTalk gibi uygulamalardan sesli ya da kısa mesajlar gönderiyorlardı” diye anlatıyor yaşadıklarını Yu.
Yu’nun başına gelenler tek örnek değil. Güney Kore’de kadınlar son bir buçuk haftadır sosyal medya platformlarında kendi deneyimlerini anlatıyor. Mağdurlar da dahil çeşitli kaynaklar Güney Koreli bazı erkeklerin ailelerindeki kadınları, okul ve iş arkadaşlarını ifşaladıklarını ya da yüzlerini deepfake görüntüler oluşturmak için kullandıklarını ortaya çıkardı. Bu içerikler Telegram’da kurdukları ifşa kanalları üstünden yayınlanarak birbirlerine iletiliyor. Üstelik sadece görüntüler değil, yüzleri ya da vücutları paylaşılan kadınların kişisel bilgileri de bu kanallarda yayılıyor.
Mağdurların ve diğer kaynakların aktardığına göre bu tür kanalların toplam 212 bin üyesi var. Bu kanallara girebilmek için kişinin sınıf arkadaşı, kardeşi ya da arkadaşı gibi çevresindeki kız çocuklarının ya da yetişkin kadınların fotoğraflarını ifşalaması gerekiyor. Olayın duyulmasında kadınların sosyal medyada anlattıkları hikayeler etkili oldu. Bu kadınların hikayeleri Türkçe, İngilizce ve diğer dillere çevrilerek dünya genelinde duyuruldu.
Bu odalardan bazıları kişinin kız kardeşine veya annesine uygunsuz şekilde dokunurken fotoğraflarını veya videolarını çekerek aile üyelerini “aşağılama” etrafında dönüyor. X ‘te Queenarchive1 adlı bir hesap konuyu ifşa eden ilk birkaç kişiden biriydi. Bu tür Telegram odalarının ekran görüntülerini yayınladılar. Ekran görüntüsünde bir fail küçük kız kardeşinin eteğini kaldırdığı ve uyurken ona uygunsuz şekilde dokunduğu bir video yayınladı. O zamandan beri kimilerinin hesabı askıya alındı, açıklandığına göre faillerin çoğu tweetlerini ve hesaplarını şikayet etti.
Olayı ilk duyuran hesaplardan biri Queenarchive1’di. Sosyal medya platformu X’te paylaşılan ekran görüntülerinden birinde bir fail kız kardeşinin eteğini kaldırıp uygunsuz şekilde küçük kıza dokunurken görülüyor örneğin. Bu görüntünün paylaşıldığı kanal 1932 üyesi olan bir “aşağılama odası.” Kanallar “kuzen odası,” “anne odası,” “abla odası” ve “tanıdık odası” diye kategorilere ayrılmış durumda.
Bu aşağılama odalarında sadece gerçek görüntüler değil, deepfake görüntüler de paylaşılıyor. İnternet kullanıcıları bu odalara karşı savaş açarak faillerin ve kurbanların gittiği okulların listesini de yayınladı. Bu listelerde ortaokul ve liseler de var, Güney Kore’nin prestijli SKY (Seul Üniversitesi, Kore Üniversitesi ve Yonsei Üniversitesi) üniversiteleri dahil birçok üniversite de.
Telegram gerek kullanıcılarının kimliklerini hükümetlerle paylaşmayarak saklamasıyla, yani anonimliği sağlamasıyla, gerek çok büyük boyutlu videoların sorun yaşanmadan paylaşılabilmesiyle diğer platformlardan ayrılıyor. Hatta Telegram’ın CEO’su Pavel Durov, veri gizliliğini korum konusundaki inadı nedeniyle kısa süreliğine Fransa’da gözaltında tutuldu. Beş milyon eurodan fazla para cezasına çarptırılan Durov’un Fransa’dan ayrılması da yasak.
Deepfake’e gelecek olursak, burada da yapay zekanın desteğini alan internet kullanıcıları bir kişinin yüzünü başka bir insanın videosuna aktararak hiç söylemediği ya da yapmadığı şeyleri yapmasını sağlayabilir. Deepfake teknolojisi sadece son bir yıl içinde öyle bir ilerleme kaydetti ki bu görüntülerin gerçek olup olmadığını ayırt etmek her gün biraz daha zorlaşıyor. Kimileri deepfake’i sesinin kısılmasının önüne geçmek için kullanıyor. Örneğin Pakistan’ın eski Başbakanı İmran Han hapiste olmasına rağmen bu şekilde seçimlere dahil olabilmişti. Ancak birçok kişi deepfake’i kötü niyetlerle kullanıyor. Kimileri dolandırıcılık yapıyor kimi de bu örnekte olduğu gibi gerçek insanların hiç olmayan görüntülerini üretiyor.
Konu dijital suçlar olduğunda Güney Kore’nin karanlık bir tarihi olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. K-Pop ve Kore dizilerinin yaydığı toz pembe dünyanın dışında bu tür birçok olay patlak verdi ülkede. Örneğin 2019’da 800 binden fazla erkeğin takip ettiği Telegram kanallarında yöneticilerin bir grup genç kadını tehdit ederek fuhuşa zorladığı “N numaralı oda” skandalı patlak vermişti. Kanalların liderlerinden biri olan “Baksa” lakaplı Cho Ju Bin daha sonra 42 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ama Baksa’nın tutuklanması bile uzun uğraşlar gerektirmişti. Zira olayı duyuran gazetecilerin haberleri ana akım medyada yer bulmamış, bulduğunda da artık çeteleşmiş bu erkekler kanalları “tehdit ettikleri kadınların söz konusu medya binaların çatısından atlayarak intihar edeceğini” söyleyerek tehdit etmişti.
Deepfake suçları ise son yıllarda iyice arttı. 2021 yılında deepfake ile ilgili 160 vaka bildirilirken, geçen yıl 180 ama bu yılın ilk yedi ayında toplam 297 olay bildirildi. Üstelik son üç yılda işlenen suçların üçte ikisinden fazlasından gençler sorumlu. Ayrıca bundan önceki “N numaralı skandal”da tutuklananlar sadece kanalların yöneticileri olmuştu. Yani kanallara üye kişilerin başına hiçbir şey gelmemişti.
Kore Öğretmenler Birliği son olaylarda 200’den fazla okulun etkilendiğine inanıyor. Eğitim Bakanlığı’na göre öğretmenleri hedef alan deepfakelerin sayısı da son yıllarda arttı. Kadın hakları aktivisti ve ana muhalefet partisi Demokrat Parti’den Park Ji Hyun, hükümetin “deepfake porno” sorununa karşı “ulusal acil durum” ilan etmesi gerektiğini söyledi. Park sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Deepfake görselleri bir dakika içinde oluşturulabiliyor ve herhangi bir doğrulama süreci olmaksızın herkes sohbet odasına girebiliyor” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti.
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol olayın dünya basınına yansımasının hemen ardından “Bu dijital cinsel suçlarının kökünün kazanması için kapsamlı araştırma yapılması” talimatını verdi. Kabine toplantısında konuşan Yeol “Kurbanlar genelde reşit olmayan kişiler, failler ise çoğunlukla gençlerden oluşuyor” dedi. “Sağlıklı bir medya kültürü” oluşturmak için “erkeklerin daha iyi eğitilmesi gerektiğini söyleyen Yoon “Bunu ‘sadece bir şaka’ olarak görseler bile anonimliğin arkasına saklanarak teknolojiyi bu şekilde kullanmaları bir suç eylemidir” vurgusunu yaptı.
Ülkenin medyayı denetim altında tutan kurumu çarşamba günü bu yeni krizle nasıl mücadele edileceğini görüşmek için toplandı. Ancak muhalefet ve halk bu toplantıdan bekledikleri gibi bir sonucun çıkıp çıkmayacağını bilmiyor. Kadın hakları aktivisti ve Adalet Partisi’nin eski üyesi Bae Bok Joo, Fransız haber ajansı AFP’ye “Yapısal cinsiyet ayrımcılığını yalnızca ‘kişisel anlaşmazlıklar’ olarak gören bu hükümetin mevcut sorunu etkili bir şekilde ele alabileceğine inanmıyorum” dedi.
Yoon iktidara gelmeden önce Güney Koreli kadınların “sistematik cinsiyet ayrımcılığına uğramadığını” iddia etmişti. Oysa ülkede halka arz olmuş şirketlerdeki yönetici pozisyonlarının sadece yüzde 5,8’inde kadınlar var. Ayrıca kadınlar Güney Koreli erkeklerden ortalama üçte bir oranında daha az maaş alıyor. Bu da Güney Kore’nin dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen cinsiyete dayalı en kötü maaş farkına sahip olduğu anlamına geliyor.