‘Biyolojik saat’ evrensel mi? Yeni çalışma öyle olmayabileceğini gösteriyor

Araştırmacılar akılda kalıcı görüntülerin zamanı yavaşlattığını söylüyor. Sebebi ise onlar hakkında daha fazla bilgi toplama isteğimiz. Peki ya evrensel bir biyolojik saate sahip olmamız mümkün mü? O da pek mümkün görülmüyor.

Bilim Teknoloji 23 Nisan 2024
Bu haber 8 ay önce yayınlandı
Fotoğraf: Shutterstock

Hepimizin evrensel bir zaman algısı var mı? Bilim insanlarının bu kavram hakkında bilmediği çok şey var ancak bazıları, ne kadar zaman geçtiğini anlamamızı sağlayan bir “biyolojik saati” paylaştığımızı düşünüyor. Nature Human Behaviour dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma bunun aksi kanıtlar öne sürerek ortamı değiştirmenin zamanın geçişini algılamamızı nasıl şekillendirebileceğini ortaya koyuyor.

Dr. Martin Wiener ve George Mason Üniversitesi’ndeki meslektaşları yaptıkları dört deneyden birine katılacak 170 kişiyi inceledi. Deneylerden ilk ikisi bir sahnenin boyutuyla dayanıklılık seviyesinin zaman algısını ne kadar etkilediğiyle ilgiliydi. Bu bağlamda katılımcılara banyo, tiyatro salonu ya da havaalanı terminali gibi farklı büyüklüklerde ve farklı dağınıklıklarda alanların fotoğrafları gösterildi. Fotoğraflar 300 ila 900 milisaniye arasında ekranda kaldı; görüntüler kaybolduktan sonra da katılımcılardan fotoğrafların ne kadar süre ekranda kaldığını “uzun” ya da “kısa” şeklinde değerlendirmeleri istendi.

İnsanlar daha büyük ve dikkat dağıtacak daha az şeyin olduğu fotoğrafların daha uzun süre ekranda kaldığını düşündüler. Bu duruma “zaman genişlemesi” deniyor ve sıkıldığınızda zamanın neden bu kadar uzun geldiğini de açıklıyor. Çoğunuz bunu bayram ziyaretlerinde neredeyse üzerinde delik açacak kadar uzun süre incelediğiniz halı desenlerinde deneyimlemişsinizdir zaten.

Daha kalıcı görsellerin etkisi nasıl?

Diğer iki deney ise bir görüntünün akılda kalıcılığı ile zaman genişlemesi arasındaki bağlantıyla ilgiliydi. Akılda kalıcılık konusu bilim insanları tarafından da tam olarak çözülebilmiş bir konu değil ama bir görüntünün ne kadar ayırt edici olduğuyla ilgili olduğu düşünülüyor. Tabii başka etmenler de var gibi. Örneğin kırmızı renk hafızada maviden daha uzun süre kalıyor. Büyük sayılar içeren görüntüleri daha çok akılda tutabiliyoruz.

Katılımcılardan öncesinde akılda kalıcılık puanı verilmiş görüntüler gösterilerek bunların ekranda kalma süresini “kısa” ya da “uzun” olarak derecelendirmeleri istendi. Son deneyde ise katılımcılardan her bir resme baktıkları süre boyunca bir düğmeye basmaları talep edildi. Ertesi gün laboratuvara geldiklerinde kendilerinden sürpriz bir istekte bulundu araştırmacılar; önceki gün inceledikleri fotoğrafları seçmeleri istendi.

Daha akılda kalıcı görüntülerin zaman genişletici bir etkisi olmuş. Ayrıca katılımcıların zaman algısı daha akılda kalıcı resimlere bakarken çok daha yerinde olmuş, öncekilere göre daha hızlı tepki vermişler. Ayrıca daha uzun süre baktıkları görselleri ertesi gün hatırlamaları daha kolay olmuş. Bu da bir şeye uzun süre bakmanın o şeyi ezberleme becerisini gerçekten artırabileceği ihtimalini kuvvetlendiren bir bulgu.

Peki tüm bunlar ne anlama geliyor?

Wiener zaman algısının beynin içinde temel bir işlevi olduğunu ve bu algının büyük ölçüde duyusal etkileşimden etkilendiğini söylüyor Daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ekip de kabul ediyor ama “evrensel bir biyolojik saatimiz” olduğu fikrine de karşı çıkıyorlar.

Bunun nedenine gelecek olursak iç saatimiz çevremiz hakkında olabildiğince çok bilgi edinmemize yardım olacak şekilde evrimleşmiş olabilir. Wiener insan beyninin bir sahneye bakarken o sahneyi işleme süresinin sadece bir saniye olduğunu belirtiyor. Zaman genişlemesi potansiyel olarak önemli bilgileri toplamak için beyne daha fazla zaman verecek şekilde bu süreyi uzatıyor olabilir.

Çok dağınık bir sahneyi gözlemlerken zamanın daraldığı hissiyatını neden hissettiğimizin açıklaması da bu olabilir. İnsan görüşü dağınıklıkla başa çıkmakta o kadar başarılı sayılmaz. Dolayısıyla beynin bu gibi durumlarda bilgiyi ayırt etmek için zaman harcamak yerine enerji tasarrufu yapması mümkün.

Şimdi bu çalışma bizim ne işimize yarayacak diye düşünebilirsiniz. Ama yapay zeka hayatımızın her alanında yer edinmeye başladı ve insanlarla düzgün bir şekilde etkileşime girebilmesi için ona şu anda sahip olmadığı zaman kavramını aşılamanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Bu çalışma o açıdan bir işe yarayabilir.

Ayrıca zaman algısını daha iyi anlamak zaman kavramının bozulduğu şizofreni ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi rahatsızlıklara olan insanlara yardımcı olabilir. Bu arada zamanın daha hızlı geçmesini istiyorsanız monotonluktan, istemediğiniz, sıkıcı ortamlardan çıkmanız gerektiğini herhalde bu satırlara gelene kadar çoktan çözmüşsünüzdür.

Zaman bekçileri Cenevre'de: Yılın en çarpıcı 10 kadın saatiZaman bekçileri Cenevre’de: Yılın en çarpıcı 10 kadın saati

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.