Gezeravcı ve Ax-3 mürettebatı Erdoğan’ı ziyaret etti
"10'ca bilim arasından"da bu hafta NASA'nın 2023 karnesi, ilk ticari derin uzay görevi, Japonya'nın yumuşak iniş yapmasını umduğu Moon Sniper'ın Ay fotoğrafı, hayvanların deneylerde kullanılmamasını sağlayabilecek cihaz ve Çin'in oyun yasaları var.
Yılın genel bir süzgeçten geçirildiği dönemi geldi çattı. Ben de şöyle kısa bir değerlendirme yapıp haftanın konularına geçeceğim. Bu sene “10’ca bilim arasından” başlığı altında 32 bülten çıkarmışım. Burada uzak galaksilerden dünyaya, canlılardan iklime, kuantumdan teknolojiye kadar pek çok alandaki gelişmeyi yakından ele aldık. 10’ca bilim arasından benim de yeni yeni şeyler öğrendiğim bir macera oldu. Bu macerada düzenli olarak, ara sıra ya da belki de ilk kez bu bültenle bana eşlik ediyorsanız en içten teşekkürlerimi size iletmek isterim. Bilim alanında kritik gelişmelerin yaşandığı bir yılı geride bırakıyoruz ama daha büyük, insanlığa faydalı gelişmeleri paylaşacağımız bir yıla diyelim.
Şimdi gelelim bu haftaki konularımıza. Önce NASA’nın başarılarla dolu karnesini inceleyeceğimiz, bu yıl içinde geriye doğru bir zaman yolculuğuna çıkacağız. Ardından kendimizi 2024’te, AstroForge’a ait bir uzay aracında adını bile bilmediğimiz bir asteroide doğru giderken bulacağız. Bu yıl uzay trafiğinin ne kadar yoğun olduğunu biliyorsunuz malum, o yüzden aynı zamanda Japonya’nın yumuşak iniş yapma hazırlığı içinde olduğu Ay’a da bir bakmamız gerekiyor. Uzayda çok mu vakit geçirdik dersiniz? Öyleyse hayvan hakları bakımından umut verici bir haber vermek için dünyaya geri dönelim ve bu iyi haberin ardından, Çin’de son zamanlarda tartışma konusu olan katı oyun yasasına bir göz atalım. Son olarak Apple’a değineceğiz. Geçen hafta burada Apple ve Masimo adındaki bir tıbbi teknoloji şirketi arasındaki mahkemeden hangi tarafın kazanan taraf olarak çıktığını sormuş ve cevabın Masimo olduğunu söylemiştim. Ama Apple bir hafta içinde rüzgarı yeniden kendi tarafından estirmeyi başardı.
Uzay yarışına diğer ülkeler dahil oldukça rekabet kızışıyor. Bu yarışta geride kalmayı istemeyen NASA pek çok tarihi göreve imza atarak çok yoğun bir seneyi geride bırakıyor. Ajans bu sene neler başardığını gururla YouTube hesabından paylaşmış. Başarılar arasında neler neler yok ki… Mesela 10Haber olarak bizim de yakından takip ettiğimiz Bennu asteroidinden alınan numunelerin sağ salim bilim insanlarının eline ulaşması (örneklerin çoğuna hâlâ ulaşamadığımızı bugünlük görmezden gelelim), 50 yıl sonra Ay’a ayak basması beklenen ilk mürettebatın belirlenmesi (biri kadın, biri siyahi ve biri Kanadalı), James Webb’in yıl boyunca bizimle paylaştığı göz kamaştıran uzay manzaraları, kentilyonlar değerindeki metal asteroide doğru yola çıkan Psyche, karanlık madde ve enerjinin sırrını çözecek Euclid teleskobunun fırlatılması, 371 gün boyunca uzayda kalarak ABD’li astronotlar kategorisinde rekor kıran Frank Rubio (dünya rekoru hâlâ Valery Polyakov’da) var.
NASA yöneticisi Bill Nelson videoda, “NASA büyük işler başarıyor. Bize ilham veren işler. Bizi birbirimize kenetleyen işler. Ulaşamayacağımız hiçbir şeyin olmadığını gösteren işler. Gezegenimizi daha iyi anlayarak korumak istiyoruz” diyor. Biz de bu yıl yayına girdiğimiz günden bugüne NASA ve diğer uzay ajanslarının başarı ve bazen de başarısızlıklarını sizlerle paylaşmaya çalıştık. Önümüzdeki yıl da gayretimiz bu yönde olacak. O zaman daha büyük başarılara diyelim…
Soğuk Savaş sırasında bile Batı’nın uzay görevleri genel olarak şeffaf bir şekilde gerçekleştirildi. Uzay araçlarının nereye, neden ve ne yapmaya gittiklerini biliyorduk. Ama artık özel çıkarların bu şeffaflığın önüne geçtiği, büyük paraların söz konusu olabileceği bir dönemin eşiğindeyiz. Amerika merkezli asteroit madenciliği şirketi AstroForge bunu bize çok net bir şekilde gösteriyor. Zira AstroForge’a ait bir uzay aracı, Dünya’nın yörüngesine yakın kayalık bir cisme doğru yolculuğa çıkacak. Amacı madencilik faaliyetlerini uzaya taşımak. Başarılı olursa bu, ilk ticari derin uzay görevi olarak tarihe geçecek. Ama AstroForge aracını hangi asteroide göndereceğini gizli tutuyor. Şirketin savunması, “Hangi asteroidi hedeflediğimizi söylersek başka şirketler o değerli metalleri kapmaya çalışabilir” şeklinde.
Gökbilimciler ve diğer uzmanlar ise saman altından yürütülecek ticari uzay misyonlarına hiç sıcak bakmıyor. Çünkü bu tür görevler, uzay uçuşlarının düzenlenmesindeki boşluklar bir yana, evreni keşfetmenin tüm insanlığa fayda sağlamaya devam edip etmeyeceği konusunda endişe yaratıyor. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nde gökbilimci Jonathan McDowell, “Kimsenin nerede olduğunu bilmediği bir şeyin Güneş Sistemi’nin etrafında dolaşmasından yana değilim. Bir kere kötü bir emsal teşkil edecek gibi” diyor.
Bu yıl Japonya Ay görevi konusunda istediğini elde edemedi. Yılın başlarında özel uzay şirketi Ispace, Hakuto-R Mission 1 uzay aracını Ay’ın kuzeydoğusundaki Atlas Krateri’ne indirmeyi istemişti ama araçtan iniş saatinden sonra herhangi bir sinyal alınamamış, sonrasında da parçalandığı ortaya çıkmıştı. Ama Japonya pes etmiş sayılmaz. Şimdi devlete bağlı uzay ajansı JAXA, “Moon Sniper” adındaki aracını Ay yörüngesine soktu. Hatta araç bize çektiği ilk Ay yüzeyi görüntülerini yolladı. Hem de bunu tam Noel’e denk getirmeyi başardı. Araç 6 Eylül’de X-Işını Görüntüleme ve Spektroskopi Misyonu (XRISM) ile beraber fırlatılmıştı. XRISM Dünya’nın yörüngesinde kalıp kozmik X-ışını kaynaklarını araştırma görevini sürdürürken, Moon Sniper Ay’a doğru her 6.4 saatte bir tur attı. Aracın 24 Ocak’ta Ay’a inmesi planlanıyor. Japonya bu sefer gerçekten yumuşak iniş yapmayı başarabilirse, dünya genelinde bunu başaran sadece beşinci ülke (diğerleri Sovyetler Birliği, ABD, Çin ve Hindistan) olacak. JAXA, Moon Sniper Ay’a başarıyla inebilirse küçük sondasıyla Ay yüzeyini yakından inceleyecek.
Tavşan Ralph’ı hatırlar mısınız? Hani ilaç çalışmaları ve kozmetik ürünleri gibi alanlarda denek olarak kullanılan hayvanların ne gibi acılar çektiğini yüzümüze vuran kısa filmdeki ‘deney tavşanı’. Ürünlerin insan sağlığı üzerinde ne tür etkileri olduğunu gözlemlemek için hayvanların kullanıldığını yıllardır bilmemize rağmen Tavşan Ralph’ın kısa filmi, hayvan hakları savunucularının süregelen çağrılarından daha etkili olmuştu. Sonuçta bizler bir şeyin gerçekten yaşandığını o şeyi görmeden idrak edemiyoruz.
Ama ben bu yazıda Ralph’ı hayırlı bir iş için hatırlatıyorum. İlaçların insanların kullanımına sunulmadan önce etkisinin mutlaka ölçülmesi gerekiyor malum. Peki bunu hayvanlara zarar vermeden nasıl mümkün kılabiliriz? Edinburgh Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, ilaçların hastanın vücudunda nasıl dolaştığını mükemmelen taklit eden “çip üzerinde vücut” diye bir cihaz tasarlamış. Bilim insanları bu çığır açıcı cihazla, canlı hayvan deneylerine gerek kalmadan organların ilaca nasıl tepki verdiğini değerlendirebilecek. Aynı zamanda bir ilk olan çip, 3D yazıcı kullanılarak üretilmiş ve beş bölmesi var. Bu bölmeler insan kalbini, akciğerleri, böbrekleri, karaciğeri ve beyni taklit ediyor ve insan dolaşım sistemini taklit eden, içinden yeni ilaçların pompalanabileceği kanallarla birbirine bağlanmış.
Cihaz, taklit edilmiş organların içinde neler olup bittiğini gösterecek 3D görüntüleri üretmek için pozitron emisyon tomografisinden (PET) faydalanıyor. Pet görüntüleri, test edilen yeni ilaçların vücut içindeki akışının eşit olup olmadığını anlamalarına yardımcı oluyormuş. Bu cihazın diğer avantajları arasında araştırma maliyetini büyük ölçüde azaltma ve insan biyolojisini hayvan deneklerden daha iyi yansıtan modeller kullanarak insan hastalıklarının sistemik etkilerini daha iyi anlamamızı sağlamak var.
E-spor deyince aklımıza direkt Asya gelir. Oyun sektörüne derinden bağlıdırlar ve en iyi oyuncular da genelde bu bölgeden çıkar. Çin de bir Asya ülkesi olarak çok farklı sayılmaz. Temmuz ayı verilerine göre 668 milyon Çinli (ki bu sayı ülkenin yarısına tekabül ediyor) düzenli olarak video oyunu oynuyor. Bu da bu oyunların yalnızca çocuklar tarafından değil, yetişkinler tarafından da epey rağbet gördüğünü gösteriyor. Ne var ki Çin hükümeti, yoğun bir şekilde oyun oynamanın çocuklar ve yetişkinler üzerindeki etkisinden endişe duyduğunu dile getirerek, oyuna harcanan zaman ve parayı sınırlamak için birtakım kararlar aldı. Tabii bu hamle oyun pazarına çok büyük darbe vurdu; Tencent, Netease ve diğer oyun firmalarının hisseleri epey değer kaybetti. Önce yasalarda ne anlatıyor ona bakalım, sonra uygulanabilirliğini tartışalım.
Video oyunları için belli bir miktar para verip satın almanız gerekiyor. Ama tabii pek çok durumda oyun içi harcama yapmak da gerekebiliyor. Mesela oyuna özel bir eşya geliyorsa bu genellikle para verip almanız gereken bir şey oluyor. Para vermeden bu eşyalara sahip olmak istiyorsanız oyun size diyor ki, “Beni her gün düzenli olarak oynarsan sana ödül veririm.” Yeni yasaya göre artık bu tarihe karışıyor. Oyuncular her gün oyuna girdi diye ya da oyun içi harcama yaptılar diye ödüllendirilmeleri yasaklanacak. Ayrıca pek çok oyunda gördüğümüz “kutu açma” gibi şansa dayalı çekilişlere de artık izin verilmeyecek.
Çin hükümeti aslında uzun zamandır oyun sektörüne bilenmiş durumda. 2019’da 18 yaşın altındaki çocukların günde bir buçuk saatten fazla, resmi tatillerde ise 3 saatten fazla oyun oynamasına yasak getirmişti. 2021’e gelindiğinde bu yasalar iyice sıkılaştırılmış, 18 yaşından küçüklerin cuma günleri, hafta sonları ve resmi tatillerdeki oyun süreleri yalnızca bir saatle sınırlandırılmıştı. Sonra 2021-2022 yılları arasında sekiz ay boyunca yeni oyunların onaylanmasının durdurulması gibi ek tedbirler uygulandı. 2022’nin sonlarında Çin Oyun Endüstrisi Grubu Komitesi, düzenlemelerin gençleri video oyunlarından başarılı bir şekilde alıkoyduğunu ve genç grubun yüzde 75’inin artık haftada üç saatten az oyun oynadığını ortaya koyan bir rapor yayınladı.
Halbuki bu yılın başlarında istikrarlı bir büyüme gösteren oyun endüstrisi için bu büyük bir darbe. Aynı komite yerel oyun pazarının satış gelirinin 2023’ün ilk yarısında 144 bin 263 milyar yuanlık (20.2 milyar dolar) değere ulaştığını söylüyor. Yeni kısıtlamalar yabancı oyun geliştiricilerinin Çin’deki müşterilere yeni oyunlar satmasını zorlaştıracağını ve artık başka pazarları hedeflemeye iteceğini tahmin ediyor.
Covid-19 pandemisi nedeniyle ülkeyi dışarıya uzun bir süre kapatan Çin aldığı ekonomik darbeyi kapatmaya çalışırken bu hamleyle ülke ekonomisine yeni bir darbe indirmiş olabilir. Ancak yetkililer yeni yasayla ilgili bazı hükümleri değiştirebileceklerini, hatta kaldırabileceklerini söylüyor. Japon bankası Nomura ise yasa gündeme geldiğinden beri hisseleri zarar gören Tencent ve Netease gibi şirketlerin para kazanma durumunun “ciddi zarar görebileceğini” dile getirerek, hükümetin yatırımcıların endişelerini hafifletmek için aldığı önlemlerin pek etkili olmayacağını söylüyor. Ülkenin düzenleyici kurumu 22 Ocak’a kadar yasayla ilgili gelecek yorumları değerlendireceğini söylüyor. Nasıl bir sonuç çıkacak hep beraber bekleyip görelim.
Geçen hafta bültende Apple’ın kaybettiği bir savaştan bahsetmiştik. Bu savaşı kaybettiği için de yeni nesil Apple Watch Series 9 ve Ultra 2 satışları durdurulacak demiştik. Ama teknoloji sektöründe işler o kadar hızlı ilerliyor ki geçen hafta sonu söylediğimiz bu hafta tersine dönüyor. Masimo denen bir tıbbi teknoloji şirketi, Apple’ın hem kendi çalışanlarını elinden aldığını hem de kendi üzerine patentli nabız hızını ölçme sistemini akıllı saatlerinde kullandığını öne sürmüş, Uluslararası Ticaret Komisyonu da bu suçlamanın doğru olduğuna hükmetmişti. Apple’ın ya Masimo ile bir anlaşma imzalayarak teknolojiyi kullanmaya devam etmesi ya da konuyu temyize taşıması gerekiyordu. Apple anlaşma yapmayı değil de temyize başvurmayı tercih etti. Bu sırada 26 Aralık’ta yürürlüğe girecek satış yasağı öncesinde hem Series 9 hem de Ultra 2’nin mağazalardaki ve internet üzerindeki satışları durduruldu. Ne var ki temyizden Apple’ın yüzünü güldürecek bir karar çıktı, mahkeme Apple’ın teklif ettiği değişikliklerin patent sorununa çözüm olup olmayacağını değerlendirip bir hükme varana kadar şirketin satışlarına devam etmesine karar verdi.