Teknolojik Trendler ve Telekom Stratejileri: Dünya Mobil Haberleşme Kongresi 2024

Bilim Teknoloji 16 Mart 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Telekom ve dijital altyapı endüstrileri bugün iki önemli dinamik ile şekilleniyor. Borç üzerine kurulu sistemler küresel finansal piyasalarındaki yüksek faiz oranlarından dolayı zorlanmakta ve 5G’nin beklenen gelir katkısını daha sağlayamaması da bunu perçinlemekte. Ancak bu zorluklar finansal olarak güçlü yatırımcılar ve şirketler için fırsatlar yaratıyor; çekici değerlemelerle yatırım yapma fırsatına sahip oldukları bir devralma ve birleşme dönemi de başlayabilir.

Dünya Mobil Haberleşme Kongresinde (Mobile World Congress) gözlemlenen bu dinamikleri inceledim.

Geçen yıl olduğu gibi operatörler gelir artışı ve kâr marjı iyileştirmelerinde sıkıntı çekiyor. Telekom alanında teknoloji fazlası ve veri merkezlerinde teknoloji eksikliği eğilimi var. Fazla tedarik eğilimi daha fazla birleşmeyi tetiklemeye aday. Buna karşın telekom teknolojisi açısından aşırı tedarik bulunsa da bu teknolojilerin çözmesi gereken gerçek sorunlar eksik. Örneğin açık kaynaklı radyo teknolojileri ve alçak yörüngeli uydu konstellasyonları gibi birçok alanda aşırı tedarik ve planlama sayısı dikkat çekiyor. 

Ülkeler jeopolitik gerilimler ve teknoloji egemenliği isteğinden dolayı yerli ve milli teknolojiyi geliştirip güçlendiriyor. Ulusal teknoloji geliştirme çabaları özellikle açık baz istasyonu (Open RAN) ve kuantum şifreleme gibi alanlarda daha belirgin hale geliyor. Düzenleyicilerin güvenlik kurallarını güçlendirmesi ülkelerin kendi bulut ve veri merkezi platformlarını oluşturmasına neden oluyor.

Jeopolitik gerginlikler telekom sektörünü ihracat kontrolleri ve şirketlere yönelik kısıtlamalar gibi etkiliyor. Fiber kabloların yeniden yönlendirilmesi gibi durumlar jeopolitik etkinin endüstri üzerindeki etkilerini gösteriyor.

Uydu-mobil yakınsaması ve özel kablosuz ağlar, mobil iletişim ve acil durum hizmetleri için potansiyel çözümler sunuyor. Ancak finansman zorlukları ve maliyetler, bu alanlardaki gelişmeyi yavaşlatıyor.

5G’nin bir sonraki sürümü olan 5G Advanced operatörler tarafından vurgulanırken 6G’ye duyulan ilgi azalmış gibi görünüyor. 5G Advanced, özellikle T-Mobil, Vodafone ve SK Telecom gibi operatörler tarafından vurgulandı ve birçok satıcı bu konsepte yoğun şekilde odaklanıyor gibi görünüyor. 5G Advanced yüksek kapasiteli ve düşük gecikmeli hizmetler için tasarlanmış bir teknoloji olarak öne çıkıyor. 6G’ye sınırlı ilgi gösterilirken Kuzey Amerika, Çin ve Avrupa arasında potansiyel spektrum kullanımındaki ayrışma dikkate değer. 

Telekom ve dijital altyapı endüstrileri zorlu bir dönemden geçerken bu süreçte fırsatlar da ortaya çıkıyor. Yatırımcılar ve şirketler sektöre yeniden şekil verme ve değerli fırsatlar yakalama şansına sahip. Gelecekte sektörün hızla evrilen dinamiklerini takip etmek ve uygun stratejilere odaklanmak kritik önemde. Mobile World Congress etkinlikleri bu değişimleri anlamak ve değerlendirmek için önemli bir kaynak.

Kongre sırasında duyurulan milli güvenlik ve kesintisiz haberleşme teknolojisi telekom sektöründe çığır açacak bir adım olarak öne çıkıyor. Uydudan direkt cep telefonlarına iletişim sağlama yeteneği herhangi bir yer istasyonu olmadan küresel çapta haberleşmeyi mümkün kılıyor. Bu teknolojik ilerleme, ekonomik ve siyasi devinimleri beraberinde getirecek.

Dünya nüfusunun büyük bir kısmının henüz internete bağlı olmaması yeni teknolojiyle bu durumun değişeceğini gösteriyor. Şu anda beş milyar insanın internete erişimi varken yeni teknoloji ile geri kalan milyarlar da bu dijital dönüşüme katılacak. Bu da ekonomiyi büyütecek ve dijital aktörleri değiştirecek.

Jeopolitik olaylar ürün çoğaltmaya ve teknolojiyi ayrıştırmaya yol açıyor. Düşük yörünge (LEO) uydu haberleşmesi ulusal güvenlik stratejilerinin bir parçası haline geliyor.

Yeni uydudan direk mobil telefona haberleşme teknolojisi ülkelerin haberleşme üstündeki egemenlik alanını by-pass etme potansiyeline sahip. Ancak bu durumu regüle etmek ve kontrol altında tutmak için ülkelerin şirketler ve onların bulunduğu ülkeler için caydırıcı politikalar geliştirmesi gerekecek. Aksi takdirde 2000 km’ye kadar füze atabilen teknoloji üstlerinden geçen uyduları etkisiz hale getirme tehdidi oluşturabilir.

Operatörler yapay zekâ ile ilgili altyapılarını çeşitlendirmeye de çalışıyor. Özellikle operatör birlikleri üretken yapay zekâ geliştirmeyi amaçlıyor. Bunun yanında büyük veri merkezi şirketlerin ve Linux gibi açık kaynak organizasyonlarının devreye girmesi operatörleri geliştirmekten ziyade gösterime zorlamış gözüküyor. 

Dijital ikizler ise sanal ortamda gerçek mekanizmaların bulutta simüle olarak çalıştırılması ile çeşitli sektörlerde dikkat çekerek ağları işletme, optimize etme ve sorun giderme potansiyelini sağlıyor. Gelecekte bunların yapay zekâ ile entegrasyonu da gelişecektir.

Sürdürülebilirlik, yeşil ağlar ve enerji verimliliği değer zinciri boyunca (cihaz satıcıları, ekipman üreticileri ve ağ operatörleri) temel konular olarak öne çıkıyor. Mobil ağların genel enerji tüketimini azaltmayı hedefleyen çözümler özellikle radyo erişim ağında (RAN) (%80’ini oluşturabilir) önemli bir odak noktası olarak gözüküyor. Büyük satıcılar piyasaya düşük enerji harcayan çözümler getirme konusunda liderlik yapıyor.

Mobile World Congress 2024 telekom sektöründeki değişen dinamikleri açıkça gösteriyor. Şirketlerin bu döneme uyum sağlaması ve stratejik bir yol haritası oluşturması sektördeki fırsatları en iyi şekilde değerlendirmelerine olanak tanıyacaktır. Telekom ve dijital altyapı, gelecekteki teknolojik evrimle birlikte küresel iletişim ve bağlantı konusunda önemli bir rol oynamaya devam edecek gibi görünüyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.