‘Yapay zekanın babası’ Google’dan ayrıldı: Sebebi bizi bekleyen tehlikeler
Yalnızlık artık küresel bir sağlık sorunu olarak kabul ediliyor. Çünkü yalnızlığın yarattığı sorunlar günde 15 sigara içmekle eşdeğer. Peki bu sorunu çözmekte yapay zeka çıkış kapımız olabilir mi? Bir İngiliz profesöre göre evet, olabilir.
Bugüne kadar bilim kurgu türünde yapılan televizyon ve sinema eserlerinde yapay zekaya bağlanmanın tehlikeleri konusunda sık sık uyarıldık. Ama bu uyarılar tehlikenin çok uzak olduğu dönemde bir kulağımızdan girip diğerinden çıkmıştı. Oysa mevcut durumda gerçekten de yapay zekanın boyunduruğu altına girmeye çok daha yakınız, geçen yıldan beri “İşimizi elimizden alacak,” “Şu iş kolu ölecek” gibi kehanetlerin hepsi gerçekleşmeye çok yakın. Ama bir bilgisayar bilimci insan-makine ilişkilerinin bizlere sağlayabileceği şeylerin ne olacağını görmezsek bunun olumlu taraflarını kaçırabileceğimizi söylüyor.
Bu kişi Sheffield Üniversitesi bilişsel robotik profesörü Tony Prescott. The Guardian’a konuşan Prescott yapay zekanın insanların kendilerini yalnız hissetmesini önlemede önemli rol oynayabileceğini savunuyor. Prescott’a göre nasıl ki evcil hayvanlarla özel bağlar geliştiriyorsak ya da çocuklarımızın oyuncak bebeklerle oynamasında beis görmüyorsak yapay zekanın yetişkinler için anlam ifade etmesine de açık olmamız gerekiyor.
Presscott yeni kitabı The Psychology of Artificial Intelligence‘de “Birçok insanın hayatlarını yapayalnız geçirdiği bir çağda stimüle edici ve şahsi sosyal etkileşim biçimi olarak yapay zeka dostluğuna sahip olmanın bir değeri olabilir” diye yazıyor. Prescott yapay zekanın sosyal izolasyonun eşiğindeki insanların iletişim kurma gibi konularda sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabileceğine inanıyor ve bu alıştırmaların özgüven inşa etmeye de yardımcı olabileceğini düşünüyor.
Kitapta şöyle yazıyor: “İnsanların yalnızlığı genellikle izolasyonun benlik saygısının azalmasına neden olarak insanlarla etkileşimden caydıran aşağı doğru bir spiral çizer. Yapay zekanın sunduğu arkadaşlık, kendine değer verme duygularını destekleyerek ve sosyal becerilerin yerli yerinde kalmasına yardımcı olarak bu döngüyü kırmaya yardımcı yollar doğurabilir.”
Yalnızlığın yarattığı sorunların büyüklüğü son yıllarda kendini çok daha fazla gösteriyor. Türkiye’de Aile ve Yalnızlık Araştırması’nın 2022 sonuçlarına göre 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 40’ı, 55 yaş üstündeki kişilerin ise yüzde 26’sı kendini sıkça yalnız hissettiğini belirtiyor. Harvard’da 2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerikalıların üçte birinden fazlası “kendini ciddi şekilde yalnız” hissediyor ve bu durumdan daha çok genç yetişkinler ve küçük çocukları olan anneler etkileniyor.
Sağlık üzerindeki etkilerini de yapılan araştırmalarla görüyoruz. Geçen yıl ABD Sağlık Dairesi Başkanı Vivek Murthy yalnızlık ve izolasyonun” halk sağlığı üzerinde bıraktığı derin etkileri tanımladı. Yalnızlık daha fazla kalp hastalığı, bunama, felç, depresyon, anksiyete ve erken ölümle ilişkilendiriliyor. Ölüm oranı üzerindeki etkisiyle günde 15 sigara içmeye eşdeğer. Murthy ABD’nin bu sorunun üstüne gitmemesi durumunda “toplum ya da ülke olarak ayakta kalamayana kadar parçalanacaklarını” söyledi.
Dolayısıyla dünya Her filminde Phoenix’in aşkı en beklenmedik yerde, Scarlett Johansson’ın seslendirdiği ve bir bedene sahip olmayan sesli asistanda bulduğu durumdan çok daha karışık bir tabloyla karşı karşıya. Yapay zeka olsun ya da olmasın insanlar yalnızlıkları nedeniyle tehlikenin ortasında zaten.
Yapay zeka çözümün bir parçası olacak mı yoksa olmalı mı tartışması yeni değil. MIT’de sosyal bilimler profesörü olan Sherry Turkle, makinelerle ilişki kurmanın geri tepebileceği ve insanların insan ilişkilerine daha güvensiz yaklaşabileceği konusunda uyarıyor. Brunel Üniversitesi’ndeki gerontoloji ve halk sağlığı profesörü olan Christina Victor da benzer endişelere sahip. Victor “Yapay zekanın yalnızlığı gidereceğinden şüpheliyim. Sosyal bağlantılarımız genellikle karşılıklılık esasına dayanıyor. Yani yaşlı yetişkinler almanın yanı sıra verme fırsatı da buluyor. Yapay zeka aracılığıyla kurulan bağlantılarda bu eksik kalabilir” diyor.
Ayrıca yapay zeka ile bağlantı kuran kişilerin sosyal etkileşimleri daha da geriye gidebilir. Bu da toplumsal cinsiyet rollerine bakışı olumsuz etkileyebilir. UNESCO’nun raporuna göre Siri ve Alexa gibi kadın sesli yapay zeka asistanları “kadının bir düğmeye basılarak ya da sesli komutla ulaşılabilen, itaatkâr ve kullanıcısını memnun etmeye hevesli bir yardımcı” olduğu fikrini pekiştiriyor (Tabii tersi de geçerli: İsterseniz Alexa veya Siri erkek sesiyle de konuşabiliyor çünkü).
Kuzey Carolina’daki Duke Üniversitesi psikiyatri profesörü Murali Doraiswamy “Şu anda tüm bulgular, yalnızlığın en iyi çözümünün yakın bir insan arkadaşa sahip olmak olduğunu gösteriyor. Ancak toplum sosyal etkileşime öncelik verene kadar robotlar, hiç dostu olmayan milyonlarca kişi için bir çözüm teşkil edebilir. Ama ahlaklı ve güvenilir olmalarına ve mahremiyetin korunmasına dikkat etmeliyiz” görüşünde.
Prescott ise risklerin olası faydalarla tartılması gerektiğini savunuyor ve insan ilişkilerinde de değerli bulduğumuz tüm ilişkilerin aynı şekilde karşılık bulmadığına dikkat çekiyor.