Cop28’e adım adım: Kral Charles ve Papa Francis iklim zirvesine gidiyor
Dubai'de yapılan Cop28 İklim Zirvesi'nde tarihte ilk kez fosil yakıtların kullanımından vazgeçilmesi için bir uluslararası anlaşma yapıldı. Anlaşma mutlak bir tarih belirlemese de petrol ve kömür kulanımının sona erdirilmesini emrediyor.
Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak 30 yıldır düzenlenen iklim zirvesi Cop’ta elbette şimdiye kadar bazı başarılar elde edildi ancak bu yıl Dubai’de düzenlenen Cop28 zirvesinde şimdiye kadar konuşulmamış bazı konularda büyük adımlar atıldı. Bunlar arasında iklim değişikliğinde çok az rolü olmasına rağmen bu değişimden en çok etkilenen ülkelere verilecek yardımların başlangıç fonunun belirlenmesi, yenilenebilir enerji kullanımını gelecek yıllarda üç katına çıkarma gibi konular var. Anlaşma sağlanamayan en büyük konu fosil yakıtlardı. İlk kez fosil yakıtların tüketilmesinin sona ermesine ilişkin bir anlaşma yapıldı. Bunu başarabilmek için zirvenin bir gün uzatılması ve tavizler verilmesi gerekti.
Küresel Durum Değerlendirmesi olarak geçen anlaşma petrol, gaz ve kömürün gelecekteki rolü konusunda zıtlaşan ülkelerle heyetler ya da tek tek görüşmeler yapılması sonucu sabah saatlerinde onaylandı. Bu anlaşmaya varılması önemliydi çünkü karara onay veren tüm ülkeler, ulusal politika ve yaptırımlarını anlaşma maddelerine uygun hale getirmekten sorumlu hale geliyor.
Bazı ülkeler ve iklim uzmanları imzalanan anlaşmanın “fosil yakıt döneminin sonu” anlamına geldiğini söylese de, 100’den fazla ülke ve birçok iklim aktivistinin talep ettiği “petrol, kömür ve doğal gazın kademeli olarak terk edilmesi” çağrısına anlaşmada yer verilmedi. Bunun yerine ülkeler, karbon kirliliğini azaltmayı amaçlayan küresel çabalara uygun gördükleri şekilde “katkıda bulunmaya” davet edildi. Bunun için de ülkelere türlü türlü seçenekler sunulmuş. Seçeneklerden biri 2050 yılına kadar insan kaynaklı sera gazı salımlarını sıfıra indirmek için önümüzdeki 10 yıllık kritik süreçte fosil yakıt kullanmayı bırakmak.
Almanya’daki Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Johan Rockström, “Hayır, Cop28 dünyanın 1.5 derece hedefini tutturmasını sağlamayacak. Ama evet, sonuç önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Bu anlaşma, tüm finans kuruluşları, işletmeler ve toplumlara Paris Anlaşması’ndaki zaman çizelgesinin sekiz yıl gerisinde de olsak, fosil yakıt odaklı dünya ekonomisinin gerçek “sonunun başlangıcında” olduğumuzu açıkça gösteriyor” diyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Cop28 zirvesini yönetmesi için seçtiği Sultan Al Jaber anlaşmanın onaylandığı son oturumda delegeler önünde yaptığı konuşmada anlaşmayı “tarihi” olarak nitelendirdi ve “Ortak bildirimizde ilk kez fosil yakıtlara değindiğimiz bir dil kullanıyoruz. Ekonomilerimizi yeniden belirleme potansiyeli taşıyan bir paradigma değişikliğini getirdik” diye ekledi. “Bu bilime uygun şekilde düzenlenmiş bir plan” diyen Al Jaber “Geliştirilmiş, dengeli bir plan ama yanlış anlaşılmasın, iklim aksiyonunu hızlandıracak tarihi bir paket. BAE mutabakatı var” vurgusu yaptı.
BAE’nin petrol şirketi Adnoc’un CEO’su da olan Al Jaber’in bilim vurgusu önemli. Zira kendisi zirvenin ilk zamanlarında fosil yakıtları tamamen bırakmanın “bilim dışı bir öneri” olduğunu söyleyerek bilim insanlarının tepkisini çekmişti.
Birçok ülke anlaşmayı “ileriye doğru atılmış önemli bir adım” olarak değerlendirdi. ABD’nin özel iklim elçisi John Kerry “Hepimiz bu metnin içinde farklı düşündüğümüz bir paragraf, cümle ya da madde bulabiliriz. Ancak hepsi bir araya geldiğinde ortaya güçlü bir belge çıkmasının iyimserlik, minnettarlık ve buradaki herkesi tebrik etmek için bir sebep sunduğunu düşünüyorum” yorumunu yaptı.
Kerry anlaşmanın küresel ısınmayı sanayi öncesi dönemin 1.5 derece üzerinde sınırlandırma hedefi için şimdiye kadar yapılan en güçlü ve net çağrı olduğunu söyledi. Ülkeler 2015’te imzaladıkları Paris Anlaşması’nda böyle bir taahhütte bulunsa da sözlerini yerine getirmek için adım atan ülke sayısı çok az. Bu da küresel ısınmanın hızla artmasına yol açıyor. Geçen ay küresel ısınma hedefi bir günlüğüne 2 dereceyi aştı ki bu da Pandora’nın kutusunun açılması anlamına geliyor. Çünkü bilim insanları küresel ısınmanın artık sık sık hedefin üstüne çıkabileceğini söylüyor.
Herkes anlaşmaya Kerry kadar iyimser bakmıyor. Hatta anlaşmanın kabul edilmesinin ardından genel kurul salonunda karışıklık çıkmış çünkü pek çok taraf, metin üzerinde tartışma yaşanacağını düşünüyormuş. Bu arada 39 ülkeyi temsilen orada bulunan küçük Ada Devletleri İttifakı (AOSIS), anlaşma kabul edildiğinde salonda bile olmadığını, zira halen ne yanıt vereceklerini kararlaştırdıklarını söylüyor. AOSIS anlaşmadan “son derece kaygılı” olduğunu söyleyerek “Gerçekten ihtiyacımız olan şey köklü bir adım atılmasıyken biz her zamanki gibi herkesi memnun etmeye çalıştık” dedi. Yine de ittifak, anlaşmaya resmi bir itiraz yapmadı çünkü içinde iyi maddeler olduğuna da inandıklarını söyledi.
Pek çok iklim uzmanı anlaşmada fosil yakıtlara atıftan yapılmasından memnun olduğunu söylese de konuya ihtiyatlı yaklaştı. Çünkü anlaşmadaki ifade fosil yakıt kullanmaya devam etmesi için ülkelere açık kapı da bırakıyor.
Biyolojik Çeşitlilik Merkezi’nin enerji adaleti direktörü Jean Su “Fosil yakıtlara son verilmesi için bas bas yapılan çağrılar nihayet bu Cop’ta beyaz kağıda döküldü. Ancak maddedeki boşluklar bu çığır açıcı anı baltalıyor” dedi.
Kâr amacı gütmeyen Climate Action Network International’ın küresel siyasi strateji başkanı Harjeet Singh ise “yıllardır bu konuya kaçamak yaklaşılmasının ardından Cop28 nihayet iklim krizinin gerçek sorumlusuna, yani fosil yakıtlara dikkat çekti. Kömür, petrol ve gazdan uzaklaşma konusunda uzun zamandır geciktirdiği yolu belirledi. Ancak karar fosil yakıt sektörüne, işlevselliği kanıtlanmamış, güvenilir olmayan teknolojilere bel bağlayabilecekleri çok sayıda kaçış yolu sunan boşluklarla gölgelenmiş” değerlendirmesini yaptı.
Burada Singh’in bahsettiği “kaçış teknolojileri” karbon yakalama ve depolama yöntemi. Petrol zengini ülkeler bu yöntemle kullandıkları fosil yakıtlardan havaya salınan zararlı gazları çekerek yeraltında depolayabileceklerini düşünüyor. Bilim insanları ise söz konusu tekniğin pahalı, etkinliği kanıtlanmamış olduğunu söylüyor.