Netflix’ten Çernobil’e Fukuşima dizisiyle cevap geldi
Akbelen’den zaman yolculuğu: Birbirinden 20-30 kilometre uzakta olan iki köy. Biri, Kemerköy Termik Santrali’nin ilk, diğeri ise son mağduru. İki köyün hikayesinin arasındaki 40 yıla rağmen, direnişlerinde ortaklaştıkları çok şey var.
Muğla’da bir santralin maden alanını genişletmek için yıllanmış ağaçların kesilmesine karşı başlatılan Akbelen direnişi bir haftayı doldurdu. Doğal hayat için başlatılan bu direnişin penceresinden bakıldığında çok fazla hayat hikayesi görülebiliyor.
Dün, 1980’lerin başında inşaatına başlanılan Kemerköy Termik Santrali’ne karşı direnen ve dönemin başbakanı Turgut Özal’a gösterdikleri tepkiyle hafızalara kazınan Hatice Çakır ve arkadaşlarının hikayesini yazmıştık.
Türkevleri sakinlerinin mücadelesine dair kesit olan bu görüntülerin arka planında ise özellikle köylü kadınlarının olduğu bir direniş var. Hatta kaynaklardan öğrendiğimize göre bu direniş, 40 yıl sonra Akbelen’dekiyle oldukça benzer…
Anatolia Dergisi’nin 1993’te yayınladığı üç ayrı sayıda, Türkevleri’ndeki direnişin detaylarını okuyabiliyoruz*.
Direnişin hikayesinden önce, termik santralin yapımının nasıl yapıldığını hatırlamak gerekirse;
Türkiye Elektrik Kurumu yöneticileri, santralın şimdiki yerine 4-5 kilometre uzaklıktaki Ören Köyü’nde toplu sosyal tesis inşaatına başladı. Bu inşaat için, köylülerin 2 bin 590 dönüm arazisi ‘acil’ olarak kamulaştırıldı. Kamulaştırma kararındaki gerekli olan ‘kamu yararı’ için ise sosyal tesise yapılacak iskele gösterildi.
Köylüler kamulaştırmaya gösterdiği tepkiler yerel yöneticilerin kulağına gidince olay dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve dönemin Başbakanı Bülent Ulusu bilgilendirildi. Bir süre sonra, ‘kamu yararı’ olmadığı için kamulaştırma kararı iptal edildi.
TEK yetkililerinin ‘sosyal tesis’ ihtiyacı oldukça önemli olmalı ki, bu sefer kamulaştırmanın ‘kamu yararı’ olarak inşaat alanından 8-10 kilometre uzakta bulunan Yeniköy Termik Santrali’nin iki ünitesinin kamulaştırma alanına yapılması gösterildi.
Böylelikle santral çalışmalarına başlanıldı…
Binlerce zeytin ağacı bulunduğu alanda yapılması planlanan santrale, Türkevleri sakinleri, karşı çıktı.
Türkiye Elektrik Kurumu yetkililerinin, Türkevleri’nde kamulaştırılacak arazileri incelemeleri köy kadınları tarafından engellendi.
Milas-Ören yolunda, Türkevleri’ne girmek için bulunan köprüyü kapatan kadınlar, nöbete başladı.
Direniş büyüyünce, dönemin kaymakamı olay yerine geldi. Direnişçilerin kaymakama devlete karşı gelmek olmadığını, yalnızca topraklarını korumak istediklerini söyledi.
Olay, o dönem birçok gazetede haber oldu, o zamanki arşiv görüntülerine bakıldığında, özellikle kadınların iş makinelerine çıkarak inşaatı durdurmaya çalıştı görülüyor.
Bugün de aynı görüntüler, Türkevleri’nin 40 kilometre ilerisinde bulunan Akbelen’de ortaya çıkıyor. Özellikle İkizköylü kadınlar, Akbelen Ormanı’nı korumak için fazlaca inisiyatif alıyor.
Dahası, dün de Hatice Çakır’ın aktardığı “Biz nöbet tutarken, kesim ekipleri denizden gizlice alana girdiler” cümlesi, defalarca Akbelen’de de yaşandı.
2021’de yaşanan orman yangınlarının yaşandığı dönemde, santral yetkilileri, yangın söndürme çalışmaları için gelen gönüllülere, Akbelen Ormanı’nda ağaç kestirmişti…
Bugün, Akbelen Ormanı’nda neredeyse kesilmeyen ağaç kalmadı. Muğla Valiliği de kesim işleminin bittiğini duyurdu. Fakat Akbelen Direnişi, ekosistemi ve köylerini korumak için sürüyor
* Anatolia dergisinin 1993’te konuya ilişkin hazırladığı 3 ayrı dosyayı aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:
Akbelen’de Jandarma, eylemcilerin adlarının yazılmasına tepki gösteren CHP’li Mahmut Tanal hakkında suç duyurusunda bulundu. Akbelen’e gelen Muharrem İnce ise “Şov yapmadan eylem yapmak gerek” deyince protesto edildi.
Haberin ayrıntılarına bu linkten ulaşabilirsiniz.