Aşırı hava olayları: ABD’de mercan resifleri erken soldu, Sırbistan’da aşırı yağış can aldı, ağustos ayı daha da zor geçecek
İklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları nedeniyle dünya genelinde her 12 hastaneden birinin kısmen veya tamamen kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği belirtildi. Türkiye'de ise 99 hastanenin risk altında olduğu kaydedildi.
İklim riskleri üzerine çalışan araştırma kuruluşu XDI (Cross Dependency Initiative), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı’nın (COP28) Sağlık Günü’nde iklim değişikliğinin yol açtığı aşırı hava olaylarının hastaneler üzerindeki etkisini inceleyen 2023 Küresel Hastane Altyapısı Fiziksel İklim Riski Raporu’nu yayımladı.
One in 12 hospitals (or 16,245 hospitals), worldwide are at risk of total or partial shutdown from extreme weather events by the end of the century as per Cross Dependency Initiative #resiliency #Health #ClimateAction #Cop28https://t.co/rcLiObNbnb
— Dr. Karan Thakur (@karanthakur) December 3, 2023
Dünya çapındaki 200 binden fazla hastanenin risk analizinin yer aldığı rapora göre, kıyı şeridinde ve nehirlerin yakınında bulunan hastaneler en yüksek risk altında bulunuyor, nehir ve yüzey suyu taşkınları hastanelere zarar verme riskini artırıyor. Yüzyılın sonuna doğru aşırı hava olaylarının sıklaşması ve deniz seviyesinin yükselmesiyle kıyı su baskınlarının hızla artması tehlikesi de hastanelere yönelik zorlukları artırıyor.
Fosil yakıtlardan hızlı şekilde vazgeçilmemesi ve emisyonların artmaya devam ederek iklim krizinin etkilerinin daha da şiddetlenmesi halinde, aşırı hava olayları nedeniyle 2100’e kadar dünya genelinde her 12 hastaneden biri kısmen veya tamamen kapanma riskiyle karşılaşabilir.
Bu oran toplam 16 bin 245 hastanenin söz konusu tehlikeyle karşılaşabileceği anlamına gelirken, bu sayı da şu anda yüksek risk altında olan hastane sayısının neredeyse iki katı seviyesinde bulunuyor.
Bu nedenle söz konusu hastanelerin hepsinde iklim uyum yatırımlarına ihtiyaç duyuluyor ancak bu yatırımların sağlanması halinde bile birçok hastane için taşınma tek seçenek olabilir.
Yüksek riskli olarak tanımlanan 16 bin 245 hastanenin yüzde 71’i düşük ve orta gelirli ülkelerde bulunuyor.
Rapordaki yüksek emisyon senaryosuna göre, aşırı hava olaylarının dünyadaki hastanelere zarar vermek riski yüzyılın sonuna kadar dört kattan fazla artarken, düşük emisyon senaryosunda bu risk artışı yüzde 106’ya gerileyecek.
Fosil yakıt kullanımının hızla azaltılmasıyla küresel sıcaklık artışının 1.8 derecede sınırlandırılması durumunda, hastane altyapısına yönelik hasar riski yüksek emisyon senaryosuna göre yarı yarıya azalacak.
Güney Doğu Asya, dünyada aşırı hava olaylarından zarar görme riski en yüksek olan hastanelerin bulunduğu bölge olarak öne çıkıyor. Yüksek emisyon senaryosuna göre, Güney Doğu Asya’daki neredeyse her 5 hastaneden 1’i yüzyılın sonuna kadar tamamen veya kısmen kapanma riski altında olacak.
Türkiye’de aşırı hava olayları nedeniyle kapatılma riski yüksek olan hastanelerin oranının, 2050’ye kadar yüzde 3,8 seviyesinden yüzde 4.4’e yükseleceği öngörülüyor.
Emisyonların yüksek seyretmesi halinde yüzyıl sonunda 20 hastaneden birinin aşırı hava olaylarından etkileneceği ve Türkiye’de 99 hastanenin iklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları nedeniyle yüksek hasar riski altında olacağı tahmin ediliyor.
XDI Bilim ve Teknoloji Direktörü Karl Mallon, raporun bulgularına ilişkin değerlendirmesinde, iklim değişikliğinin, dünyanın her yerindeki insanların sağlığını giderek daha fazla etkilediğini belirterek, “Şiddetli hava koşulları hastanelerin de kapanmasına yol açarsa ne olur? Analizimiz, fosil yakıtlardan hızla vazgeçilmediği takdirde, binlerce hastanenin krizler sırasında hizmet veremez hale gelmesiyle küresel sağlığa yönelik risklerin daha da artacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Hastanelere yönelik bu riski önemli ölçüde azaltacak ve toplumları güvende tutacak en iyi yolun emisyonları azaltmak olduğuna işaret eden Mallon, “Hükümetlerin kritik hizmetlerin devamlılığını sağlamak için halklara karşı görevleri vardır. Tek tek hükümetlerin bu bilgiler ışığında harekete geçmemesi ya da küresel toplumun ihtiyacı olan hükümetleri desteklememesi, vatandaşlarının refahını açıkça göz ardı etmek anlamına gelir” değerlendirmesinde bulundu.