A Milli Takım’da 3 yeni isim
AB liderleri Brüksel'de Ukrayna'ya destek, İsrail-Filistin çatışmasında ortak tutum, genişleme ve Birlik bütçesinde değişiklik gibi çeşitli konuları görüşecek. Genişleme konusu kapsamında Türkiye'nin de gündemde olması bekleniyor.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri yarın 2023 yılının son zirvesiyle bir araya gelecek. Gündemde Ukrayna ve İsrail-Filistin ağırlıklı konuların olması bekleniyor. Liderler Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesi, İsrail-Filistin çatışmasında sergilenecek ortak tutum, genişleme ve Birlik bütçesinde değişiklik gibi çeşitli konuları görüşmek üzere yarın Brüksel’de bir araya gelecek. Belçika’nın başkenti Brüksel’de AB üyesi 27 ülkenin devlet veya hükümet başkanlarının katılımıyla AB Liderler Zirvesi iki gün sürecek. AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in başkanlık edeceği toplantıya AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de katılacak.
Zirvenin ilk kısmında Ukrayna oturumu planlanıyor.
Brüksel’de 14-15 Aralık tarihlerinde düzenlenecek AB liderler zirvesi öncesinde Türkiye dahil tüm aday ve potansiyel aday ülkelerle ilgili tutum belgesi açıklanmıştı. AB ülkelerinin Avrupa işleri bakanlarından oluşan Genel İşler Konseyi’nin dün Brüksel’de yaptığı zirveye hazırlık toplantısında Türkiye, Karadağ, Bosna-Hersek, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Moldova, Ukrayna ve Gürcistan ile ilgili değerlendirme sonuçları da ele alındı.
Avrupa Birliği liderlerinin masasındaki en önemli konularından biri de genişleme. Liderler Ukrayna’nın askeri ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra üyelik sürecini de ele alacak. AB Komisyonu 8 Kasım’da açıkladığı ilk genişleme raporunda Ukrayna ile katılım müzakerelerinin başlatılması tavsiyesinde bulunmuştu. Daha sonra Macaristan Başbakanı Victor Orban AB Konseyinin oy birliğiyle alması gereken bu kararı veto edeceğini duyurmuştu. Orban’ın Ukrayna’nın henüz AB üyesi olmaya hazır olmadığı gerekçesiyle ısrarcı olduğu veto engelinin zirvede aşılıp aşılamayacağı merak ediliyor.
AB liderleri Orban’ın üyelik konusundaki inadını kırmaya odaklanmışken dün İngiltere merkezli gazete The Guardian’ın yayınladığı anket de epey ses getirmişti. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından altı AB üye ülkesinde yapılan kamuoyu yoklamalarında Ukrayna, Moldova ve Karadağ’ın adaylığına büyük ölçüde destek verilmekle birlikte ekonomi ve güvenlik açısından duyulan endişeler de dile getirilmişti. Arnavutluk, Bosna Hersek, Gürcistan, Kosova, Kuzey Makedonya ve Sırbistan’ın birliğe katılma ihtimali biraz soğuk karşılanırken en büyük itiraz Türkiye içindi. Yapılan ankette Ukrayna’ya en büyük destek yüzde 50 gibi bir oranla Danimarka’dan gelmişti. Danimarka’yı yüzde 47 ile Polonya, yüzde 32 ile Romanya takip ediyor. Anketin yapıldığı diğer ülkelerden Almanya, Fransa ve Avusturya ise Ukrayna’nın üyeliğine pek sıcak değil. Birçok Avrupalı ise Ukrayna’nın üyeliğinin birliğe ekonomik faydası olmayacağını düşünüyor. (Anketin detaylı şekilde işlendiği haberimiz için tıklayınız.)
Liderlerin genişleme perspektifinde ele alacağı tek ülke Ukrayna değil. Ukrayna’nın dışında üyelik bekleyen diğer ülkeler için de kapsamlı bir tartışma yapılacak. Bu ülkelerden biri de Türkiye. AB’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanları dün tek tek her aday ülkenin üyelik süreci ve AB Konseyinin duruşuyla ilgili rapor açıklamıştı. AB Liderlerinin bu raporu benimsemesi bekleniyor. Raporda Türkiye ile ilgili “Türkiye aday ülke ve birçok ortak çıkar alanında kilit ortak olmayı sürdürüyor” ifadeleri kullanılırken “açık ve samimi bir diyaloğun sürdürülmesi,” ortak sorunların ele alınması, göç, iklim, terörle mücadele ve bölgesel konular gibi temel ortak alanlarda işbirliği yapılması konusunda kararlılığın sürdüğü dile getirilmişti. Üyelik sürecinin yeniden canlanması için demokrasi, temel haklar, yargı, ekonomi yönetimi ve dış politika konularında AB ile uyum için adımlar atılması gerektiği belirtilmişti. Borrell ve AB Komisyonunun 29 Kasım’da açıkladığı Türkiye ile ilişkilerin geleceğine dair öneriler sunulan rapor liderlerce değerlendirilecek.
Ancak liderlerin bu aşamada bir karar alması beklenmiyor. Konunun bir sonraki zirvede daha detaylı değerlendirilmesi planlanıyor.
Raporda 2019’da bu yana dondurulmuş durumdaki Ortaklık Konseyi ve siyaset, ekonomi, enerji ve ulaşım alanlarındaki Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarının yeniden başlatılması tavsiyesinde bulunulmuştu.
Yukarıda bahsi geçen ankette en dikkat çeken oranlar Türkiye ile ilgiliydi. Ankete göre katılımcıların yüzde 51’i Türkiye’nin AB’ye katılması fikrine karşı çıktı. Yüzde 29 ise konuyla ilgilenmediğini ya da bilgi sahibi olmadığını söyledi.
Diğer aday ülkeler içinde üyeliğe en yakın ülke Karadağ iken Sırbistan için 2030’a kadar perspektif sunuluyor.
AB devlet ve hükümet başkanlarını temsil eden AB Konseyi’nin açıkladığı değerlendirme sonuç belgesinde Türkiye’nin ‘aday ülke ve ortak çıkarların bulunduğu çeşitli alanlarda kilit önem taşıyan bir partner” olduğuna vurgu yapıldı. Ayrıca “dünyanın en fazla mülteci nüfuslarından birini barındırmada devam eden çabalarından” dolayı Türkiye övüldü. Konsey’in değerlendirme sonuç belgesinde Türkiye’ye ayrılan bölüm AB Komisyonu’nun 8 Kasım’da açıkladığı Türkiye raporu ile hemen hemen aynı ifadeleri içeriyor.
Belgede Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir atmosferin ve Türkiye ile karşılıklı yarara ve iş birliğine dayalı ilişkiler geliştirilmesinin AB açısından stratejik önem taşıdığına vurgu yapıldı. AB’nin Türkiye ile “aşamalı, orantılı ve geriye döndürülebilir” şekilde çeşitli ortak çıkar alanlarında birlikte çalışmaya hazır olduğu belirtildi, samimi ve açık bir diyaloğun sürdürülmesi iradesi ifade edildi, ortak çıkar alanları arasında göç, kamu sağlığı, iklim, terörle mücadele ve bölgesel konular sayıldı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde son dönemdeki iyileşmenin olumlu şekilde not alındığı ifade edilirken iyileşmenin kalıcı olması beklentisine vurgu yapıldı. Doğu Akdeniz’de gerilimin düşmesinden duyulan memnuniyetin yanı sıra Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkilerine ve gerekirse Uluslararası Adalet Divanı’na taşınması dahil sorunların barışçı çözümü taahhüdüne bağlı kalması beklentisi dile getirildi.
Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkilerini normalleştirmesi gerektiğine de dikkat çekilen belgede tüm AB ülkelerinin toprak bütünlüğü ile egemenlik haklarını tanıması talebine yer verildi. Belgede ayrıca Kapalı Maraş’ın statüsünün önemine de işaret edilerek Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı her tür tek taraflı eyleminin kınandığı belirtildi, bu tür eylemlerin geri alınması istendi.
Konsey tarafından yayınlanan belgede Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında devam eden ve derin üzüntü yaratan gerilemeyle ilgili ciddi endişe duyulduğu yinelendi. Yargının bağımsızlığındaki sistematik eksiklikler ve büyük baskının yanı sıra medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğündeki durumun da derin endişe yaratmaya devam ettiği de kaydedildi.
Konsey belgesinde Türkiye Avrupa Konseyi ile iş birliğini artırmaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tüm kararlarını hayata geçirmeye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dahil taraf olduğu insan hakları alanındaki sözleşmeleri tam olarak uygulamaya çağrıldı. Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamamayı sürdürmesinin hukukun üstünlüğü, temel haklara saygı, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri yerine getirme taahhütleri konusunda soru işaretleri yarattığı belirtildi.
Ekonomi alanında istikrar odaklı makroekonomik politikalara geri dönüşün sürdürülmesi ve Türkiye’deki piyasa ekonomisinin uygun işleyişine yönelik endişelerin dikkate alınması istendi. Türkiye’nin Gümrük Birliği uygulamasıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bunun tüm AB üyesi ülkelere etkili şekilde uygulanmasını sağlaması istendi.
Aralarında hem askeri hem sivil alanda ‘çifte kullanımlı’ ürünlerin de bulunduğu ürünlerin serbest dolaşımının AB’nin yaptırımlarını ihlal etmemesi gerektiğine de vurgu yapıldı. AB yetkilileri Rusya ‘ya uygulanan yaptırımlarının Türkiye toprakları üzerinden delindiği konusunda daha önce defalarca uyarıda bulunmuştu.
AB liderleri Ortadoğu’daki son gelişmeleri de değerlendirecek ve İsrail Filistin çatışmasında ortak tutum belirlemeye çalışacak. Zirvede işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik saldırılar nedeniyle, hazırlanacak bir liste dahilinde bunlardan sorumlu tutulacak İsrailli yerleşimcilere yönelik olası yaptırımlar da görüşülecek.
Borrell üye ülkeler arasında henüz fikir birliği bulunmadığını ancak umutlu olduğunu söylemişti. Öte yandan zirvede AB’den Gazze’deki duruma ilişkin net tavır alınmasını isteyen İspanya, Belçika, İrlanda ve Malta’nın kalıcı ateşkes, Gazze’de sivillerin korunması ve yardımların engellenmeden ulaştırılmasının garanti edilmesi gibi talepleri de görüşülecek.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda dün yapılan Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısına AB ülkelerinden Avusturya ve Çekya “hayır” oyu kullanmıştı. Almanya, İtalya, Hollanda, Macaristan, Bulgaristan, Litvanya, Romanya ve Slovakya çekimser kalmıştı. Üye ülkelerin farklı tutumları nedeniyle İsrail-Filistin oturumunun da zorlu geçmesi bekleniyor.
AB Komisyonu Ukrayna’ya verilecek mali desteği AB bütçesinde yapılması öngörülen değişiklik planlarıyla birleştirmişti. AB Komisyonu haziranda Birliğin 2021-2027 dönemine ilişkin bütçesini içeren Çok Yıllı Mali Çerçeve’nin (MFF) revizyonu için teklif hazırlamıştı. İlk bütçe salgın, Rusya-Ukrayna Savaşı, enerji krizi ve enflasyondaki artış öncesinde hazırlandığı için artık yeterli olmamaya başlamıştı.
AB bütçesi, kurallar gereği harcamaların üst sınırlarının belirlendiği 7 yıllık dönemler için hazırlanıyor. AB’nin 2021-2027’deki toplam 1 trilyon euroyu aşan bütçesini ortaya koyan çerçeve 2020 yılında belirlenmişti.
Komisyon, AB bütçesinin Ukrayna için 50 milyar euro, göç harcamaları için de 15 milyar euro olmak üzere daha da artırılmasını teklif etmişti. Bütçede değişiklik teklifinin yürürlüğe girmesi için üye ülkelerin tamamının oy birliği gerekiyor. AB ülkelerinin bir kısmı, birlik bütçesini ve sağladıkları katkıları artırma konusuna mesafeli yaklaşıyor. Ayrıca Macaristan, katılım müzakereleriyle birlikte Ukrayna’ya 50 milyar euro yardım sağlanmasına karşı tutum sergiliyor. Macaristan, Ukrayna’da ciddi yolsuzlukları ve savaşta Batı’nın verdiği desteğin sonuç vermediği gerekçesiyle Ukrayna’ya ilave fon sağlanmasına karşı çıkıyor.
Belçika’nın başını çektiği bazı ülkeler ise Ukrayna’ya verilen desteğin devam etmesini desteklerken mevcut kaynakların daha iyi kullanmasını ve üye ülkelerden ek katkı alınmamasını istiyor. Benzer tutumu Almanya ve Hollanda gibi ülkeler de destekliyor. Bu konuda üye ülkeler arasında yoğun müzakerelerin zirvede devam etmesi ve AB Konseyinin çeşitli farklı seçenekler ortaya koyması bekleniyor.
AB Konseyinin bir önceki Başkanı Donald Tusk bu kez zirveye Polonya’nın yeni başbakanı olarak katılacak. Yıllardır gergin olan AB-Polonya ilişkilerinin Tusk döneminde olumlu yöne evrilmesi bekleniyor.