Muhtar kavgaları seçimi birbirine kattı
ABD Seçim günlüğünde bu kez işçi sınıfını mercek altına alıyoruz. Demokratların da neoliberal ekonomi politikalarını uygulaması, mavi yaka seçmeni farklı tercih unsurlarına yönlendiriyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) seçimleri geldi, çattı. Bir haftadan kısa bir süre kalan seçimler için gözler başa baş giden anketlerde. ABD basınına göre seçimin belirleyici unsurunu işçi sınıfı oluşturacak. Joe Biden’ın yarıştan çekilip “el verdiği” Kamala Harris, kampanyasına başladığı günden bu yana orta sınıfa hitap ettiği ekonomi vaatleriyle öne çıkıyor. Ancak işçi sınıfının belirleyiciliği bu perspektifte Demokratlar açısından yabana atılıyor.
Ekim ayının başlarında yapılan bir çalışma, Cumhuriyetçilerin 40 yılı aşkın bir süre sonra en yüksek işçi sınıfı desteğine sahip olduğunu ortaya koymuştu.
2024 ABD seçimlerinin en önemli konularından biri de tartışmasız ekonomi. Özellikle de yüksek gıda ve konut maliyetlerinden şikayetçi olan seçmenler için. Bu seçmenler de çoğunluklu olarak mavi yakalardan oluşmakta. Ancak orta sınıfına kendini gösterme gayretindeki Harris’in odağı dışında kalan bu sınıf, yüzünü Cumhuriyetçilere yani Trump’a dönmeye başladı.
CNN’in Margins of Error podcast’inin analisti ve sunucusu Harry Enten ekim ayı başlarında Trump’ın işçi sınıfı seçmenleri için son 40 yılın en iyi Cumhuriyetçi performansını gösterme yolunda olduğunu söylemişti. Anket ve analizler Harris’in bu demografik yapı üzerinde yine de Trump’tan önde olduğunu gösteriyor ancak yalnızca 9 puan. Enten’e göre de bu, “en kötü Demokrat performansı” olarak kayıtlara geçti.
Çünkü…
Başkan Joe Biden 2020’de bu grubu 19 puan farkla kazanırken, Bill Clinton 1992’de 30 puan farkla kazanmıştı.
Yani aslında Demokratlar, işçi sınıfı desteğini yıllardır yavaş yavaş kaybediyor.
Trump aynı zamanda ticaret ve meslek yüksek okullarından mezun olan seçmenler arasında da önde. Enten, Trump’ın Harris’in 31 puan önünde olduğuna dikkat çekmişti.
Harris, üniversite mezunu olmayan siyahlar arasında da desteğini kaybediyor. Ancak oranı düşse de yine de Trump’ın 28 puan önünde. Biden ise 2020’de bu kitleyi 45 puan farkla kazanmıştı.
Bunun cevabı uygulanan ekonomi politikalarında. Demokratlar işçi sınıfının kemik desteğini kazandığı yıllardan bu yana ekonomi politikalarını oldukça değiştirdi. Project Syndicate’ten Eric Posner’ın da dikkat çektiği gibi her iki partinin de neoliberal politikaları benimsemesi, işçi sınıfını farklı başlıklar üzerinden tercih yapmaya zorluyor.
📈 Gallup’a göre, kendisini “işçi sınıfı” ya da “dar gelirli sınıf” olarak tanımlayan Cumhuriyetçilerin oranı 2002’de yüzde 27 iken bugün yüzde 46’ya yükseldi. İşçi sınıfı Demokratların oranı ise geriledi: Yüzde 37’den yüzde 35’e.
Ayrıca, 1968’de işçi sınıfı mensubu beyaz seçmenlerin yüzde 46’sı Demokratları desteklerken, bu oran 2020’de yüzde 33’e düşerek Cumhuriyetçilerle neredeyse başa baş hale geldi.
1990’lardan bu yana, daha yoksul ve işçi sınıfının yaşadığı bölgelerdeki insanlar giderek artan bir şekilde Cumhuriyetçileri Demokratlara tercih etmeye başladı. Posner’a göre bunun temel nedeni yukarıda da değindiğimiz gibi neoliberalizmin yükselişidir.
Neoliberaller serbest ticareti, sınırsız sermaye akışını ve azami göçü destekleyerek deregülasyon ve küreselleşmeyi teşvik eder. Cumhuriyetçiler neoliberal politikaları Demokratlardan daha fazla benimsemiş olsalar da Demokratlar da sonunda bu politikaları benimsediler. Partiler arasında ekonomi politikaları konusunda fazla bir fark kalmayınca da işçiler, başta göç karşıtlığı olmak üzere dini ve ahlaki kaygılarına daha duyarlı olan Cumhuriyetçilere yönelmiş oldu.