Filistin desteği Londra’daki müze çalışanlarını işinden etti
ABD'de mahkeme, Biden yönetiminin "Gazze'deki soykırıma ortak olmakla" suçlandığı davayı "güçler ayrılığı ilkesine aykırı" olduğu gerekçesiyle reddetti. Fakat mahkemenin yargıcı, Biden'ı İsrail'e verilen desteğin sonuçlarını incelemeye çağırdı.
ABD’nin California eyaletindeki bir bölge mahkemesi, Başkan Joe Biden ve diğer üst düzey ABD yetkililerini İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği iddia edilen soykırıma ortak olmakla suçlayan davayı reddetti. Yargıç Jeffrey White, karar metninde “dış politikaya ilişkin ihtilafların yargılanamaz siyasi meseleler olarak kabul edildiğini” söyledi.
White “Tercih edilen sonucun Mahkeme için erişilemez olduğu nadir durumlar vardır. Bu da o davalardan biri. Mahkeme, içtihat ve koordineli hükümet organlarımızın bölünmesi (güçler ayrılığı) nedeniyle bu konuda yargı yetkisini kullanmaktan kaçınmakla yükümlüdür” dedi.
Fakat White yine de Biden ve ekibini insan haklarına etkileri de dahil olmak üzere İsrail’e verdikleri “aralıksız desteğin sonuçlarını” incelemeye çağırdı. ABD’li yargıç “Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) geçen ay ihtiyati tedbir kararında belirttiği gibi “İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin soykırım anlamına gelebileceğini” de sözlerine ekledi.
Despite the dismissal of a case accusing US officials of complicity in ‘genocide’ in Gaza, a US judge is urging President Biden to examine support for a ‘plausible genocide’ in the besieged enclave. https://t.co/UIXJDQuohS
— Al Jazeera English (@AJEnglish) February 1, 2024
2023’ün sonlarında insan hakları grupları ve savaştan etkilenen Filistinliler tarafından açılan davada Başkan Biden, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin uluslararası ve iç hukuk çerçevesinde “soykırımı önleme sorumluluklarını yerine getirmemekle” suçlandı. Davada, İsrail’e her yıl milyarlarca dolar askeri yardım sağlayan ABD’nin “İsrail üzerindeki açık ve kayda değer etkisini kullanmakla” yükümlü olduğu savunuldu.
Davada ayrıca İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da dahil olmak üzere üst düzey İsrailli yetkililerin “Gazze’nin haritadan silinmesi ve Filistinlilerin yok edilmesi” niyetini kanıtlamak için bu yetkililerin “insanlıktan çıkarıcı” diye tabir edilen açıklamalarına işaret edildi.
İsrail bu suçlamayı reddederken, uluslararası hukuk uzmanları Gazze’ye yönelik bombardımanın ve su, gıda ve diğer insani yardım malzemelerinin girişine getirilen kısıtlamaların soykırım anlamına gelebileceğini söylüyor.
ABD’nin de onayladığı 1948 Soykırım Sözleşmesi “ister barış zamanında ister savaş zamanında işlenmiş olsun, soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu ve taraf devletlerin bunu önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettiklerini”, ayrıca “soykırıma suç ortaklığının” da cezalandırılabilir bir eylem olduğunu belirtiyor.
Davaya müdahil olan bir sivil toplum kuruluşu olan Anayasal Haklar Merkezi’nin (CCR) kıdemli avukatı Katherine Gallagher, yargıcın kararının “Gazze’deki Filistinlilerin maruz kaldığı şeyin bütün bir halkı yok etmeye yönelik bir kampanya, yani soykırım olduğunu teyit ettiğini” söyledi.
Gallagher yaptığı açıklamada kararın aynı zamanda “ABD’nin İsrail’e verdiği kesintisiz desteğin on binlerce Filistinlinin öldürülmesine ve milyonlarcasının açlıkla karşı karşıya kalmasına olanak sağladığını” da teyit ettiğini ifade etti:
“Mahkemenin nihai yargı yetkisi kararına kesinlikle katılmamakla birlikte, Biden yönetimini yargıcın desteği sona erdirme çağrısına kulak vermeye çağırıyoruz. Davacılarımızla birlikte soykırımı durdurmak ve Filistinlilerin hayatlarını kurtarmak için tüm yasal yolları kullanacağız.”
The @theCCR team knew this going in so the outcome (dismissed for PQD) is not surprising. What’s more significant re outcome is that Palestinians shared their story & compelled judge to note that the “facts are indisputable” & plausibly demonstrate Israel is committing #genocide.
— Noura Erakat (@4noura) February 1, 2024
İsrail’e verdiği destek nedeniyle baskı altında olan Biden yönetimi ise davanın reddedilmesi çağrısında bulunmuştu. Aralık ayında hükümet avukatları, davayla mahkemeden “hükümetin siyasi organlarına ait alanlara müdahale etmesinin ve anayasal güçler ayrılığı ilkesini ihlal etmesinin” istendiğini savunmuştu.
Güney Afrika Cumhuriyeti 29 Aralık 2023’te 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) dava açtı. Güney Afrika, Gazze’deki durumun aciliyet teşkil etmesi sebebiyle UAD’den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar 11-12 Ocak tarihlerinde Lahey’deki Barış Sarayı’nda yapıldı.
Divan, 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi’nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren bir ay içinde, alınan tüm tedbirler hakkında mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetti.