Azerbaycan ve Ermenistan arasında esir takası yapıldı
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Karabağ krizinden bu yana ilk kez St. Petersburg'da bir araya geldi. Esir takasının ardından bu görüşmenin gerçekleşmesi iki ülke arasında barış sağlanması umutlarını artırdı.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yıllardır süren Dağlık Karabağ krizi İsrail’in Gazze’yi işgalinden kısa süre önce Bakü’nün tartışmalı bölgedeki 24 saatlik operasyonu sonucunda sona erdi. Operasyondan sonra Dağlık Karabağ’da yaşayan 120 bin Ermeni’nin 100 bininden fazlası Ermenistan’a göç etti. Takip eden süreçte Azerbaycan ve Ermenistan zaman zaman atışsa da, özellikle son zamanlarda Erivan’ın gelecek yılki iklim zirvesinin Bakü’de düzenlemesine sıcak baktığını söylemesi ve esir takası ilişkileri yumuşattı. Şimdiyse Azerbaycanlı yetkililer iki ülkenin anlaşmazlığını sona erdirecek barış anlaşmasına yaklaştıklarını söylüyor.
1990’lardaki ilk Karabağ Savaşı’nda Ermenistan Dağlık Karabağ’da kontrolü sağlayarak pek çok Azerbaycanlıyı bölgeden sürmüştü. Azerbaycan 2020 yılında atağa geçerek Dağlık Karabağ’ı yeniden ele geçirdi. Dağlık Karabağ Çin’i Orta Asya, Hazar Denizi ve Güney Kafkasya üzerinden Avrupa’ya bağlayan ve “orta koridor” da denen ulaşım koridoru üzerinde olması nedeniyle jeostratejik öneme sahip.
Dağlık Karabağ ve Ermenistan arasındaki tek bağlantı Laçın Koridoru idi. Ancak Azerbaycan Ermeni ayrılıkçılara silah tedarik edildiğini gerekçe göstererek bu koridoru kapatmıştı. Bu da bölgeye insani yardımın ulaşamaması anlamına geliyordu.
Dağlık Karabağ yönetiminin anlaşmazlığın sertleştiği dönemde yönetici seçimi yapmasından kısa süre sonra Azerbaycan’ı harekete geçirdi ve 24 saat süren bir operasyon düzenledi. Operasyonun başarıya ulaşmasının üzerine Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Azerbaycan’ın hamlesinin etnik temizlemeye kadar gidebileceğini iddia etti ve Ermeniler Dağlık Karabağ’ı terk etmeye başladı. Azerbaycan bu süreçte etnik temizlik iddialarını reddederek ayrılıkçı eylemlere katılmayan Ermenilerin bölgede kalmaya devam edebileceğini söyledi.
Bu göç süreci buhranlı geçse de iki ülke arasındaki en büyük sorun çözüldüğü için ilişkilerin yeniden istikrara kavuşmasını sağlayacak barış anlaşmasının önünde engel kalmadı. İyi niyet göstergesi olarak taraflar 13 Aralık’ta savaş esirlerini takas etti, üstelik üçüncü bir taraf aracılık etmeden bir de ortak bildiri yayınladılar.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 26 Aralık’ta St. Petersburg’da ikili görüşmeler yapmak üzere Paşinyan’la bir araya geldi ki bu, kitlesel göçten bu yana iki lider arasındaki ilk yüz yüze görüşme oldu. Görüşmeden henüz bir sonuç çıktığını söylenemez. Ama görüşmenin St. Petersburg’da gerçekleşmesi önemli bir detay. Çünkü Erivan hükümeti Bakü’nün operasyonundan önce ABD ile Ermenistan’da ortak askeri tatbikat yapmış, Paşinyan bir İtalyan gazetesine verdiği demeçte “Rusya kendine bile yetemiyor, bizimle nasıl ilgilenecek” minvalinde sert sözler söylemişti.
Operasyondan sonra Roma Statüsü’nü kabul ederek Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı kararlara uyacağını taahhüt eden Ermenistan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ermenistan topraklarına adımını atması durumunda Rus liderin tutuklanabileceğini ima etmişti. Ermeni hükümeti Azerbaycan’ın operasyonu sonrasındaki açıklamalarında Rusya’nın “eylemsizliğinden” dem vurmuş, Rusya ise Ermenistan’ı başarısızlığının suçunu Moskova’ya atmakla eleştirmişti.
Taraflar şimdiye kadar kısa süreli barış anlaşması için yedi taslak çıkardı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın Özel Görevler Temsilcisi Elçin Emirbeyov şu an Ermenistan’ın son taslağa vereceği cevabı beklediklerini söyleyerek “Anlaşılması gereken önemli nokta, müzakerelerin nihai uzlaşmadan çok da uzak olmadığımız bu kritik aşamasında sonuç odaklı bir çaba gösterme gerekliliğidir. 30 yıldır devam eden ve kayda değer bir sonuç alınamayan müzakerelerin ardından, her iki tarafta da makul sonuç almadan birbirimizle görüşmeye daha ne kadar devam edeceğimize dair belirgin bir yorgunluk ve bıkkınlık olduğunun farkındayım” dedi.
Emirbeyov taslak anlaşmadaki beş ilke arasında “birbirlerinin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve uluslararası alanda tanınan sınırların dokunulmazlığına karşılıklı saygı, hem bugün hem de gelecekte karşılıklı toprak iddiasında bulunmama, güç kullanma ya da güç kullanma tehdidinde bulunma gibi Birleşmiş Milletler tüzüğüne aykırı eylemleri reddetme, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki net sınırın belirlenmesi” olduğunu söylüyor. İki ülke arasında sınırlar hiçbir zaman net biçimde belirlenmemişti. Maddeler arasında Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki iletişim yollarının açılması da var, 30 yıldır iki ülkenin iletişim hattı çatışmalar nedeniyle kapalıydı.
Sınırların belirlenmesi karmaşık bir konu ve daha sonraki aşamalarda çözülmek üzere ileri bir tarihe ertelenebilir. Azerbaycan anlaşma için uyuşmazlık çözüm mekanizması kurulmasını istiyor. Emirbeyov “Bizim tercihimiz barış anlaşmasının yapılmasıdır. Aramızdaki tüm bu yanlış anlamaları ya da yorum farklılıklarını ele almak üzere ikili bir komisyon oluşturulmasına yönelik bir madde eklenmelidir belki de” diyor.
Çözüme varamayan konulardan biri de Azerbaycan’la Nahçıvan arasında kara bağlantısı olmaması. Esasında Ermenistan Kasım 2020’de imzalanan ateşkes anlaşmasının parçası olarak topraklarından geçecek bir koridoru kabul etmişti. Bu koridor Zengezur Koridoru. Ne var ki bu konuda bir ilerleme kaydedilemedi. Emirbeyov “Azerbaycan ve Nahçıvan arasında bir koridor açılması hem bizim için, hem de ulusal güvenliğimiz açısından, hem de orta koridora alternatif güzergâh sağlaması bakımından çok önemli. Daha fazla zaman kaybedemeyiz. Üç yıl geçti, ama Ermenistan projenin nasıl uygulanabileceğine yönelik çalışma bile başlatmadı. Elbette Ermenistan’ı verdiği sözleri yerine getirmeye zorlayamayız, bu koridoru zorla kabul ettireceğiz diye (Azerbaycan ve Nahçıvan arasındaki Ermeni toprağını) işgal edeceğimizi söylemek de saçma olur. Bu nedenle B planı olarak karayolu ve demiryolu bağlantısını İran üzerinden kurmak için Tahran’la temasa geçtik” dedi.
Emirbeyov bunun Ermenistan’ın topraklarından geçecek alternatif bir güzergâha direnmenin kendisine ne kaybettirebileceğini fark etmesini sağlayacağını söyledi. İran bu zamana kadar Zengezur Koridoru’na kendi jeostratejik önemini bastırma ihtimali nedeniyle şiddetle karşı çıkıyordu. Ama koridor kendi topraklarından geçecek olursa itirazını bırakabilir.
Tabii şu anki manzarada her şey güllük gülistanlık gitmiyor. Beklenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Mesela Dağlık Karabağ’daki eski yönetim ayrılıkçı kurumların 1 Ocak’ta feshini isteyen ve 13 yıllık eski yönetimin sonu anlamına gelen kararnameyi iptal etti. The Guardian’daki habere göre Dağlık Karabağ’dan ayrılan ayrılıkçılar şimdi de sürgünde hükümet kurmaktan bahsediyor.