Ankara’nın sessizliğinin sırrı: Arkasında arabuluculuk faaliyeti mi var?

Batı İran'ın İsrail'e saldırısına hemen tepki gösterirken Ankara saatlerce sessizliğini korudu. Sessizliğin sebebi merak edilirken Ankara'nın ABD ve İran arasında yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için aracılık faaliyetleri yürüttüğü anlaşıldı.

Dünya 14 Nisan 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı
Soldan sağa Antony Blinken, Hakan Fidan ve Hüseyin Emir Abdullahiyan.

İran 1 Nisan’da Şam büyükelçiliğinin hedef alınması sonucu İran Devrim Muhafızları’nın önde gelen komutanlarından Muhammed Rıza Zahedi dahil yedi kişinin ölümünün intikamını almak için cumartesi gecesi İsrail’e saldırdığında başta ABD Başkanı Joe Biden ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak olmak üzere Batı’nın önde gelen isimleri Tahran yönetimini kınadı. Liderler İran’ın saldırısının bölgedeki gerilimi yükselteceğini savundu.

O saatlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Dışişleri Bakanlığı da sessizliğini korudu. Bu sessizlik dikkat çekiciydi, çünkü Ortadoğu’ya Türkiye’den çok daha uzak olan Japonya bile saldırıyla ilgili açıklama yapmışken İran’ın komşularından Türkiye sessizliğini koruyordu.

Fidan saldırının üzerinden 10 saatten fazla geçtikten sonra İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile görüştü. Görüşmede Ankara’nın bölgede tansiyonun yükselmesini desteklemediği Abdullahiyan’a iletildi. Abdullahiyan da İran’ın daha güçlü saldırmak gibi bir planı olmadığını, İsrail karşı atakta bulunmadığı sürece başka saldırı yapmayacağını söyledi. Fidan ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile de görüştü. İkilinin saldırıdan sonra bölgedeki durumu değerlendirdiği belirtildi.

İngiliz haber ajansı Reuters’da yer alan habere göre Blinken hafta başında da Fidan’ı arayarak Ortadoğu’da olası bir tırmanışın kimsenin çıkarına olmayacağını söylemiş. Ayrıca CIA şefi William Burns de MİT Başkanı İbrahim Kalın ile telefonda görüşmüş ve Kalın’dan İsrail-İran geriliminde “arabulucu” rolü oynamasını istemiş.

Bu haberler çıkarken AA diplomatik kaynaklara dayandırdığı bir haberinde ABD Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass’ın iki günlük bir ziyaret için bugün Türkiye’ye geleceği belirtildi. Ziyarette 7. Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma toplantısında kararlaştırılan hususlar dahil, Gazze’deki güncel gelişmeler, bölgesel ve uluslararası konuların ele alınması planlanıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Bass’ın bu ziyaretinin amaçlarından birinin 7-8 Mart görüşmelerindeki “başarılı momentumun üzerine yeni bir taş koymak” olduğu belirtiliyor. ABD Dışişleri sözcüsü, Bass’ın ziyaretinde “iki ülkenin birbirine fayda sağlayacak ticaret ve yatırım bağlarını geliştirme fırsatlarını gündeme getireceğini” söyledi.

Saldırının üstünden bir gün geçmesine saatler kala Dışişleri Bakanlığı’ndan yazılı açıklama da geldi. Bu açıklamada dikkat çeken “İsrail’in İran’ın Şam Büyükelçiliğine gerçekleştirdiği uluslararası hukuka aykırı saldırı kaygılarımızı haklı çıkarmıştır. İran’ın bu saldırıya yaptığı misilleme ve takip eden gelişmeler olayların hızlı biçimde bölgesel bir savaşa dönüşebileceğini bir kez daha göstermiştir” sözleriydi. Diğer Batılı ülkeler İsrail’in öncü saldırısını görmezden gelirken Türkiye’nin açıklamasında İran’ın saldırısının arka planında ne yattığı vurgulanıyordu.

Bakanlığın açıklamasında da diğer pek çok ülke gibi itidal çağrısı yapılmıştı. Esas dikkat çeken ABD ve İran’ın birbirlerinden beklentilerinin ve birbirlerine iletmek istedikleri mesajların Türkiye’nin üstünden iletilmiş olması. Bakanlığın açıklamasında “Tarafların karşılıklı beklenti ve mesajları da ülkemiz üzerinden iletilmiş, tepkilerin orantılı olması yönünde gerekli girişimler yapılmıştır. Bugün de İranlı yetkililere ve İsrail üzerinde etkisi olan Batılı ülkelere tırmanmaya son verilmesi yönündeki mesajlarımızı açık biçimde aktarmaktayız” diye yazıyor.

Abdullahiyan dün başka bir açıklamada komşularının ve müttefiklerinin saldırılardan zaten 72 saat önce haberdar edildiğini söylemişti. Bu komşulardan birinin Türkiye olduğu bakanlığın açıklamasından anlaşılıyor. Türkiye bir misyon daha yüklenmiş, ABD ve İran arasında olası yanlış iletişimden kaynaklanacak çatışmanın önüne geçilmesi için taraflar arasında mesaj taşımış olmalı.

Dünden bu yana yapılan haberler İran’ın ABD’ye mesajının saldırıların kısıtlı olacağını ve yalnızca büyükelçilik saldırısının intikamını almak için yapılacağını duyurmak olduğunu gösterdi. ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail lideri Binyamin Netanyahu ile görüşmesinde İsrail’in karşı saldırısını desteklemeyeceklerini söylemesi de Washington’un Tahran’ın mesajına güvendiğini gösteriyor ki İran cumartesi günkü yaklaşık 300 dron ve füze saldırısının ardından başka saldırı düzenlemedi.

ABD ve İran’ın Gazze’deki savaşa müdahil olmak istemediği savaşın başından bu yana biliniyor. İki ülke, aralarında diplomatik ilişki olmadığı için bir konuda istişare etmeleri gerektiğinde bunu aracı ülkeler üstünden yapıyorlar. Nitekim İran’ın dondurulmuş parasını alması karşılığında ABD’li esirleri serbest bırakmasında aracı ülke Katar olmuştu.

Türkiye hem Gazze’de, hem de Ukrayna’daki savaşta aracı, garantör olma isteğini her fırsatta dile getiriyor. Gazze’deki savaşın başında tarafsız bir dil kullanmaya çalışsa da taraflar arası arabuluculuk faaliyetlerinde bulunamayınca bu kez gözünü garantörlüğe dikti ve tarafını belli ederek Hamas’ın terör örgütü olmadığını vurguladı. Böylelikle Hamas’ın ilerleyen zamanlarda ateşkes şartına garantör olarak Türkiye’nin eklenmesi de sağlandı.

ABD İsrail'in İran'a karşı saldırı düzenlemesini desteklemiyorABD İsrail’in İran’a karşı saldırı düzenlemesini desteklemiyor

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.