ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a kırmızı boyalı protesto
Bangladeş haftalardır öğrencilerin devlet memurluğundaki kota sistemine karşı ayaklanmasıyla sarsılıyor. Öğrenciler belli gruplara yüksek oranda kontenjan verilmesine tepkili. 100'den fazla protestocu öldü, devlet başkanı öğrencilere "Razakar" dedi.
Nüfusu 170 milyonu aykın Bangladeş son haftalarda öğrencilerin başlattığı kota reformu hareketiyle sarsılıyor. Hem kolluk kuvvetlerinin hem de iktidardaki Awami League’in öğrenci kanadı Bangladesh Chhatra League’in protestoculara uyguladığı şiddet tüm dünyada ses buldu. Protestolarda 100’den fazla protestocu hayatını kaybetti, sadece cuma günü 50 kişi öldü. İnternet kesildi, sokağa çıkma yasağı kondu. Peki tüm bunların sebebi neydi? Bangladeş’teki Jagannath Üniversitesi’nde Antropoloji öğretim üyesi Md Mizanur Rahman, Diplomat’a bu kanlı protestoların neden yaşandığını anlattı.
Protestoların ilk nedeni ülkede kamu görevlerinin büyük kısmının belli başlı kişilere verildiği kota sisteminin yeniden yürürlüğe girmesine öğrencilerin duyduğu öfkeydi. Kota sistemi Türkiye’de de olan bir uygulama. Belli başlı konularda şehit yakını olanlara, engelli bireylere vb. bazı ayrıcalıklar tanınıyor. Bangladeş’te bu kota sistemi 1972 yılında yürürlüğe girdi ve o zamandan beri de birtakım değişikliklere uğradı.
Son değişiklikte kota sistemi ülkedeki kamu hizmeti işlerinin yüzde 56’sına uygulanmaya başladı. Bunların yüzde 30’u 1971’de o zamanlar Batı Pakistan olan Pakistan’a karşı verilen Kurtuluş Savaşı’na katılan savaşçıların çocukları ve torunlarına, yüzde 10’u kadınlara, diğer yüzde 10’u marjinal kabul edilen geri kalmış bölgelere, yüzde beşi azınlıklara ve yüzde biri fiziksel engeli olanlara ayrılmış durumda.
Fakir bir ülke Bangladeş ve devlette çalışmak daha yüksek sosyal statü, prestij, maaş, güvenlik ve gelecekte alınacak emekli maaşlarının daha yüksek olması gibi avantajlar getiriyor. Ancak bu pozisyonların yarısından fazlasının belli gruplara dağıtılması hem öğrenciler hem de sivil toplum kuruluşları tarafından uzun zamandır eleştiriliyor.
Benzer protestolar 2018 yılında devlet üniversitelerinde okuyan öğrenciler reform talebiyle sokağa döküldüğünde de yaşanmıştı. Öğrenciler kamu hizmetlerindeki kontenjanın yüzde 56’sının belli başlı gruplara dağıtılmasının liyakatin dikkate alınmaması ve pozisyonların gerektirdiği kriterlere uygun olmayan kişilerin işe alınması anlamına geleceğini dikkat çekiyor. Protestocuların en büyük endişesi de özgürlük savaşçılarının çocukları ve torunları için ayrılan yüzde 30’luk kontenjan.
Son 15 yıldır iktidarda olan Awami League Kurtuluş Savaşı ruhunun ve bağımsız Bangladeş’in gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu savunuyor. Parti ülkedeki Bangladeş Milliyetçi Partisi gibi muhalefet partilerinin 1971’deki bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan ordusuyla işbirliği yaparak özgürlük savaşçılarına ve Bangladeş halkına karşı savaş suçu işlemekle suçlanan radikal İslamcı Bangladeş Cemaat-i İslami ile bağlantılı olduğunu öne sürerek Kurtuluş Savaşı ruhuna karşı durdukları söylemi üstünde duruyor. Dolayısıyla siyasi konumunu korumak için kota sisteminde özgürlük savaşçılarının yakınlarına verdiği avantajı sürdürmek Awami League’in işine yarıyor.
Ancak 2018 protestoları o kadar şiddetliydi ki hükümet kota sistemini kaldırmak zorunda kaldı. Yani kamu hizmetlerinde kota uygulanmayacaktı. İstediklerini aldıklarını düşünen protestocular sokakları terk etti.
Bangladeş Yüksek Mahkemesi, özgürlük savaşçılarının soyundan gelenlerin açtığı dava sonucu 5 Haziran 2024’te kota sistemini yeniden yürürlüğe soktu. Kararda kotanın kaldırılmasının “anayasaya aykırı ve verimsiz” olduğu belirtildi. Kota sistemi sanki 2018’deki protestolar yaşanmamış gibi yeniden uygulanmaya başladı. Öğrenciler alınan kararı kabullenmedi. Çözdüklerini sandıkları kota sisteminin yeniden önlerine çıkmasına itiraz etmek için yeniden sokaklara döküldüler. Protestolar Bangladeş’in en iyi ve en köklü üniversitesi Dakka Üniversitesi’nde başladı. Kısa süre içinde diğer üniversitedeki öğrenciler de eylemlere destek verdi. Altı yıl sonra yeniden öğrenci hareketi kendini gösterdi.
İktidar partisi ve hükümet başta kararın yüksek mahkeme tarafından alındığını belirterek protestolara ilgi göstermedi. Protestoculara 7 Ağustos’ta görülecek temyiz duruşmasını beklemeleri söylendi. Ancak protestolar durulmadı. Talepleri açıktı: Başbakan Şeyh Hasina Vecid’in güven verici adımlar atmasını istiyorlardı.
Ancak Hasina 14 Temmuz’da bir gazetecinin kota reformu protestolarıyla ilgisi sorusuna verdiği tartışmalı cevabıyla hem protestocuların hem de iktidar partisi destekçilerinin tansiyonunu yükseltti. Hasina “Neden protestocular özgürlük savaşçılarına karşı bu kadar kızgın? Kontenjan avantajından özgürlük savaşçılarının torunları yararlanmayacak da Razakarların (savaşta Pakistan’a destek verenler) torunu mu faydalanacak?” dedi. Hasina’nın sözlerinin ardından Dakka Üniversitesi’nin öğrenci yurtlarında kalan binlerce öğrenci sokağa dökülerek “Ben kimim? Sen kimsin? Razakar, Razakar. Kim söyledi bunu? Otokrat!” sloganları attılar.
Rahman bu noktada Razakar’ın Bangladeş’te neden aşağılayıcı bir etiketleme olduğunu anlatıyor: “Bu terim ülkenin Kurtuluş Savaşı’nda o zamanki adıyla Doğu Pakistan olan Bangladeş’te yaşayan insanlara işkence eden, öldüren ve tecavüz eden Pakistan ordusuyla işbirliği yapan kişileri ifade etmek için kullanılıyor. Bangladeş tarihinin en büyük hainlerinin Razakarlar olduğu yönünde fikir birliği var. Herhangi bir Bangladeşliye Razakar derseniz alınır. Hasina’nın sözlerinin öğrencileri çileden çıkarması hiç şaşırtıcı değil.”
Over 100 Dead in Bangladesh Student Protests Over Government Job Quotas
More than 100 people have died during student protests in Bangladesh, as demonstrators demand the abolition of quotas for government jobs. With the country facing a high youth unemployment rate, students are… pic.twitter.com/aWXHNIhDYF
— OSINT Aggregator (@AggregateOsint) July 20, 2024
Hem hükümet hem de bazı medya organları öğrencilerin attığı sloganların sadece ilk kısmını alarak, öğrencilerin kendilerini “Razakar” ilan ediyormuş gibi göstermelerine neden oldu. Hasina ve iktidardaki diğer siyasetçiler bu görüntüleri baz alarak sert açıklamalar yaptı, öğrencileri tehdit etme yoluna gittiler. Bu sırada sloganın tamamı diğer üniversitelerde de duyulmaya başladı. Hükümet, protestocularla diyalog masasına oturmaya yanaşmadı. Bunun yerine Bangladeş emniyeti ve sınır muhafızları gibi kolluk kuvvetleriyle iktidar partisinin öğrenci kanadı Chhatra League, protestoculara şiddet uygulamaya başladı. 16 Temmuz’da altı protestocunun ve yüzlerce kişinin öldüğü bildirildi.
Aynı gece Hasina ulusa sesleniş konuşması yaptı ama protestocuların kota sistemiyle ilgili duymak istediklerini es geçerek sadece yaşanan şiddet olaylarını kınadı. Bu süreçte eğitim kurumları kapatıldı. Ancak protestolar son bulmadı. 18 Temmuz’da öğrenciler hastanelerin acil servisleri dışında ülke genelinde tam greve gidilmesi çağrısı yaptı. Bu kez de başkentteki özel üniversitelerde eğitim gören öğrenciler, devlet üniversitelerindeki öğrencilere katıldı. Hükümet yine de geri adım atmadı ve şiddetin boyutu büyüdü.
SHOCKING 🚨🚨
This is how the Bangladesh Police is dealing with the student’s protest. ⚠️#Bangladesh #BangladeshBleeding #Bangladeshstudentprotest pic.twitter.com/VcE2TepgyJ
— The Webb (@thewebbnews) July 21, 2024
Ölenlerin sayısı artarken Adalet Bakanı kürsüye çıkarak hükümetin protestocularla masaya oturmaya hazır olduğunu söyledi. Ancak öğrencileri hedef alan saldırılar devam etti. Yaralı ve ölü öğrencilerin sosyal medyaya yansıyan görüntüleri dünya genelinde tepkiyle karşılandı. Protestocular ise “ölen dostlarının bedenleri üstünde hükümetle konuşmayacaklarını” söylediler. Kısa süre sonra ülke genelinde internet ve mobil ağlara kısıtlama getirildi. Bu da ülke içinde neler yaşandığını öğrenmeyi imkansız hale getirdi. İnternet kesildiğinde ölenlerin sayısı 39, yaralananların sayısı ise binlerle ifade ediliyordu.
Tartışmalı karara imza atan yüksek mahkeme, 100’den fazla Bangladeşli öğrencinin hayatını kaybetmesi sonucu pazar günü devlet memurluğu kontenjanlarının çoğunu geri çekti. Buna göre kamu hizmetlerinin yüzde 93’ü özel kontenjan olmadan sadece liyakat esasına göre belirlenecek.
Açıklamanın ardından yerel medyaya konuşan öğrencileri temsil eden Şah Moncurul Hok, yüksek mahkemenin “kota sistemine nihai bir çözüm getirdiğini” söyledi. Hoque, “Artık devlet memurluğu kontenjanlarının yüzde 93’ü genel halktan, yüzde beşi özgürlük savaşçılarının yakınlarına, yüzde biri azınlıklara ve diğer yüzde biri de kadınlar ve fiziksel engellilere verilecek” dedi.