Pasifik’te saflar sıklaşıyor: Çin ve Kuzey Kore 2024’ü ‘dostluk yılı’ ilan etti
ABD Başkanı Joe Biden, bugün Vietnam'a gittiğinde, Hanoi ile ilişkileri yeni bir seviyeye çıkarmaya hazırlanıyor. İki tarihi düşmanı hiç olmadıkları kadar yakınlaşmaya iten şey ise artan Çin tehlikesi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın G20 zirvesinin ardından bugün Vietnam’a yapacağı devlet ziyareti sırasında Hanoi ile ABD’nin uzun zamandır istediği sembolik ama önemli bir statü olan ‘kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasına öncülük etmesi bekleniyor.
Vietnam şimdiye kadar bu statüyü sadece dört ülkeye verdi: Çin, Rusya, Hindistan ve Güney Kore. Yıllarca Çin’i gücendirmekten korkan Vietnam, bu statüyü ABD’ye şimdiye kadar tanımakta direndi. Ancak Vietnam’ın hak iddia ettiği sulardaki Çin varlığı, Hanoi’yi Hint-Pasifik’te Beijing’e karşı müttefik arayışına giren ABD’ye itti.
Bazı uzmanlar Hanoi’nin ilişkiler hiyerarşisinde en alt basamaklarında yer alan Washington’u en üst basamağa taşımak gibi sıra dışı bir hamle yapabileceğine bile inanıyor.
ISEAS – Yusuf İshak Enstitüsü’nde misafir araştırmacı olan Nguyen Khac Giang, NYT’ye verdiği demeçte, “Bu çok dikkat çekici bir olay çünkü hepimiz Vietnam’ın dış politikasında çok temkinli olduğunu biliyoruz. Ne zaman önemli bir ikili ilişkiye adım atsa özellikle Beijing’in endişelenmesine neden olabileceği korkusuyla yavaş davranma eğiliminde olur” dedi.
Beklendiği gibi bir anlaşmaya varılırsa bu, Çin’e Vietnam’ın artık ABD’ye daha yakın olduğu mesajını verebilir. Tabii bu yakınlığın da bir sınırları olacaktır. Vietnam yıllardır Rusya ve Çin’le olan bağlarını kullanırken, herhangi bir çatışmada taraf tutmayacağını açıkça ortaya koymuştu. Hanoi’nin ‘Dört Hayır’ politikası nedeniyle Çin’e karşı bir koalisyona katılması pek olası değil. Bu Dört Hayır politikasında askeri ittifaklara katılmamak, bir ülkeye karşı başka bir ülkenin yanında yer almamak, yabancı askeri üslere sahip olmamak ve uluslararası ilişkilerde güç kullanmamak var.
Vietnam Güneydoğu Asya’daki en otoriter ülkelerden biri olmaya devam ediyor. Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri Nguyen Phu Trong’un hükümeti, son yıllarda muhalefet ve aktivistlere sert bir baskı uyguluyor. Vietnam’daki insan hakları sorunlarına odaklanan ABD merkezli kâr amacı gütmeyen 88 Project’in eş yöneticisi Ben Swanton, ABD ile Vietnam arasındaki yakın ilişkilerin, Vietnam’ın kendi vatandaşlarına yönelik hak ihlallerinde büyük bir artışın yaşanmasıyla aynı döneme denk geldiğini söylüyor.
Swanton NYT’ye, “Biden’ın tek partinin aktivistlere, muhalefete ve sivil topluma yönelik acımasız bir baskı uygulayan Vietnam ile diplomatik bağları geliştirmeyi seçmesi çok çirkin. Biden, ‘kurallara dayalı bir uluslararası düzeni’ teşvik etmek ve özgürlüğü savunmakla ilgili söylemlerine rağmen bir kez daha korkunç hak ihlallerine sahip otokratlarla yakınlaşıyor” dedi.
Vietnam savaşı o dönemde henüz hayatta olmayanlarımız için Hollywood filmlerinde izlediğimiz tekerlekli sandalyelerdeki ABD’li gazilerle özdeşleşmiş bir savaş. Savaşın ardından her iki ülke de uzun bir süre temasa geçmedi. Zira her ikisi de 1975’te sona eren savaşın sonuçlarıyla uğraşmakla meşguldü. Savaşın sona ermesinden bu yana Hanoi’de görev yapan ilk ABD’li diplomat olan Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Scot Marciel, iki ülkenin yakınlaşma çabalarını ‘ironik’ olarak nitelendiriyor.
Biden yönetimi, Çin’e karşı acilen dayanışma kurabileceği müttefikler arıyor ve Vietnam, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki iddialı tutumuna açıkça kafa tutabilen birkaç Güneydoğu Asya ülkesinden biri. Washington’un Hint-Pasifik sorumlusu Kurt Campbell’a göre bu nedenlerden ötürü Vietnam ABD için ‘önemli bir kararsız ülke’.
Kamuoyu yoklamaları, Vietnamlı elitlerin çoğunluğunun ABD’nin siyasi ve stratejik nüfuzunu memnuniyetle karşıladığını ve Çin’in yükselişinden endişe duyduğunu gösteriyor. Çin ise gelişen ABD-Vietnam ilişkilerini endişeyle takip ediyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Nisan 2022’de Vietnam’daki mevkidaşı Bui Thanh Son’u arayarak ABD’nin ‘Hint-Pasifik Stratejisi’ni harekete geçirerek bölgesel tansiyonu yükseltmeye, düşmanlığı ve çatışmayı körüklemeye çalıştığını’ vurgulamıştı. Wang, “Soğuk savaş zihniyetinin yeniden bölgeye hakim olmasına ve Ukrayna trajedisinin topraklarımızda tekrarlanmasına izin veremeyiz” demişti.