14 günlük cehennem: İsrail Şifa Hastanesi’nden arkada işte bu enkazı bırakarak çıktı
Hizbullah lideri Nasrallah 7 Ekim'den bu yana ilk kez konuşacak. Savaşın bölgesel boyuta sıçrayıp sıçramayacağı endişesi artarken, Nasrallah'ın konuşması Beyrut, Baalbek ve Sur gibi şehirlerde altı ayrı noktada kurulan dev ekranlarda izlenecek.
İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki toplamda on bini aşkın insanın hayatına mal olan savaş, 28’inci gününde sürüyor. Savaşın 28’inci günü ise çatışmaların bölgeye yayılıp yayılmayacağına dair fikir verecek bir konuşmaya ev sahipliği yapacak. Hamas’a ve Filistinli diğer direniş örgütlerine 8 Ekim’de desteğini açıklayan ve sınırda İsrail ile çatışan Lübnan Hizbullahı’nın Lideri Hasan Nasrallah ilk kez kamuoyu önünde konuşacak. Nasrallah’ın yapacağı bu konuşma, Hizbullah’ın savaşta üstleneceği role ilişkin de ipucu niteliği taşıyacak. Konuşmanın Lübnan saatiyle 15:00’te yapılması planlanıyor. Hizbullah lideri Nasrallah’ın yarınki konuşması Beyrut, Baalbek ve Sur gibi şehirlerde altı ayrı noktada kurulan dev ekranlarda izlenecek.
Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonuyla tansiyonun yeniden yükseldiği Hizbullah ve İsrail 7 Ekim olaylarının başlamasından önce en son 2006 yılındaki savaşta karşı karşıya gelmişti. 2006’da bir ay süren savaşın ardından ipler yeniden 7 Ekim’de gerildi. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle çatışmaya giren Hizbullah 49 savaşçısını kaybetti. Bu da örgüt için 2006 yılından bu yana yaşanan en büyük kayıp.
Haftalardır ülkenin yıkıcı bir çatışmaya girip girmeyeceği korkusuyla sarsılan Lübnanlılar saat 15:00’te (1300 GMT) yapılacak konuşmayı endişeyle bekliyor. İngiltere merkezli haber ajansı Reuters’a göre bazıları konuşmanın gerilimi tırmandıracağını düşünerek Cuma gününden sonrası için plan dahi yapmıyor.
Ülkenin medyasındaki yazılar da söz konusu endişe üzerinde ortaklaşmış durumda. An-Nahar’daki yazısında Ali Hamada “Tüm Lübnan’ın Hizbullah Genel Sekreteri Sayın Hasan Nasrallah’ın partisinin şehitlerini anma münasebetiyle yapması beklenen bir konuşmayı beklemesi doğal değil” diye yazdı ve “Lübnan’ı bulaştırmayın” çağrısında bulundu.
Direniş Ekseni’nin özellikle analizlerde yer bulduğu Lübnan medyasında bir de bir söyleşi dikkat çekti. El-Akbar’a konuşan Hizbullah Merkez Konseyi üyesi Şeyh Nabil Qaouk direnişin İsrail’e karşı mücadeleyi onu tüketmek ve yenmek amacıyla sürdürdüğünü doğruladığı bir açıklama yaptı; Lübnan’ın kaderinin de Gazze’deki savaşın sonuçlarına bağlı olduğunu söyledi.
Konuşmaya çok az bir süre kala Lübnan Başbakanı Necip Mikati de savaşın bölgeye yayılmaması için zamanın çok önemli olduğunu vurguladı.
Konuşmayı endişeyle bekleyenler yalnızca Lübnanlılar değil. Nasrallah’ın halka hitabı aynı zamanda dünyanın gözünü de ekranlara kilitleyecek. Çünkü savaşın bölgesel bir boyuta taşınmasına yönelik korku da dünyaya yayılmış durumda.
Hizbullah İran tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail’e karşı kurulan bölgesel askeri ittifakın önde gelen aktörlerinden biri. “Direniş Ekseni” olarak bilinen bu grup Suriye ve Irak’taki ABD üslerini hedef alan Iraklı Şii milisleri ve insansız hava araçlarıyla İsrail’e karşı çatışmaya dahil olan Yemenli Husileri de kapsıyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Ekim ayının ortasında kapsamlı bir diplomasi turuna çıkmıştı. Bakanın Ekim ayındaki ziyaretleri ağırlıklı olarak Şii Hilali ülkelerinden oluşuyordu. Abdullahiyan Irak’ta Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile temaslarda bulunup
sonrasında Suriye’de Devlet Başkanı Beşar Esad ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile görüşmüş, ardından Katar’a gidip Doha’da Hamas lideri Haniye ile bir araya gelmişti. Abdullahiyan Türkiye’ye gelmeden önce son olarak da Lübnan’a giderek Hizbullah Lideri Nasrallah’la buluşmuştu.
Bu görüşmelerinde düzenlenen her bir basın toplantısında ise İranlı Bakan aynı şeye işaret etmişti: Direniş Ekseni.
Abdullahiyan “Direniş cephesinin tüm muhtemel senaryolara hazır ve morallerinin yüksek olduğunun bilgisini aldım. İsrail’in Gazze’de savaş suçları sürerse Direniş Ekseni’nin buna yanıt verecek” demişti.
İranlıların devrimin başından itibaren Lübnan ve Suriye ile geliştirdiği yakın işbirliğine 2003 yılında Irak’ın işgaliyle bu ülke de katılmıştı. Bu İranlıların “Direniş Ekseni” adını verdiği kuşağın oluşmasını sağlamıştı.
AA’da yer alan bilgiye göre İranlı siyaset teorisyenleri için İran, İslam dünyasının merkezi; “Ümmül Kurası” olarak Direniş Ekseni’nin kalbinde yer alıyor. Eksendeki diğer devletler ve yapılanmalar da “Büyük Şeytan” olarak adlandırılan ABD ve İsrail ekseni karşısındaki cepheyi temsil ediyor.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail’in “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme” gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken, İsrail ordusu da Gazze Şeridi’ne yoğun hava bombardımanı başlattı. İsrail, Gazze’den düzenlenen saldırılarda 315’i asker 1400’den fazla İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin yaralandığını duyurdu.
İsrail’e göre 31 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ndeki çatışmalarda ölen asker sayısı 18’e yükselirken, Kassam Tugayları’nın elinde 242 İsrailli esir bulunuyor. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığına göre, İsrail saldırılarda 3 bin 760’ı çocuk, 2 bin 326’sı kadın olmak üzere 9 bin 61 Filistinliyi öldürürken, en az 32 bin kişiyi yaraladı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimciler, 134 Filistinliyi öldürdü. Gazze’de binlerce yaralı ile sivilin bulunduğu en büyük sağlık tesisi olan Şifa Hastanesi de İsrail ordusu tarafından hedef gösterilirken İsrail ordusu El-Ehli Baptist ve Türk-Filistin Dostluk hastanelerini vurdu, tahliyeye zorladığı Filistin Kızılayı’na bağlı Kudüs ve Endonezya hastanelerinin çevresini bombaladı.
İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana yaşanan çatışmalarda 49 Hizbullah mensubu ile 4 İsrail askeri öldü.