Steinmeier’in dolu dolu geçen Türkiye ziyaretinin sonu: Kapanışı Erdoğan ve Özel’le yaptı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 12 yıl sonra bugün ilk kez Irak'ı ziyaret edecek. Ziyareti önemli kılan üç başlık var: Terörle mücadele, Kalkınma Yolu Projesi ve Kerkük-Yumurtalık boru hattı. Bugün Ankara'yı neler bekliyor?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın aylardır Türkiye ve Irak arasında mekik dokuyordu. Bunun sebeplerinden biri yaz aylarında PKK’ya karşı Irak’ta başlatılması planlanan büyük operasyonda Iraklı yetkililerle işbirliği arayışıydı. İkincisi ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 12 yıl sonra bölgeye yapacağı ilk ziyaretin temelini hazırlamaktı.
Bu hazırlık sürecinde Bağdat yönetimi işbirliğine sıcak baktığının işareti olarak PKK’yı yasaklı örgütler listesine aldı. Irak Hükümet Sözcüsü Basim el-Avvadi Erdoğan’ın Irak ziyaretiyle iki ülke ilişkilerinde “niteliksel sıçrama” yaşanacağını söyledi. Peki Ankara bu ziyaretten neler bekliyor, ziyareti özel kılan tam olarak ne?
Erdoğan’ın bugün ilk durağı Bağdat. Yanında götüreceği isimler aylardır Irak’a ziyaretler düzenleyen Fidan, Güler ve Kalın; bu isimlere ek olarak Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar da orada olacak. Erdoğan Bağdat durağında önce Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid, sonrasında da Başbakan Muhammed el Sudani ile görüşecek.
Bu görüşmelerin ardından Erdoğan’ın ikinci durağı Erbil olacak. Burada görüşülecekler Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, Irak Türkmen Cephesi yetkilileri ve Türkmen toplumunun önde gelenleri. IKBY, Pençe Kilit operasyonunun devam ettiği bölge olması açısından Türkiye için ekstra önem taşıyor. Ama tek önemi bu değil.
Erdoğan Irak’a son gittiğinde başbakan sıfatı taşıyordu. Bugün cumhurbaşkanı olarak gideceği Irak’ta öne çıkan konular ekonomi ve güvenlik olarak iki başlık altında toplanabilir.
Uluslararası Tahkim Mahkemesi Ankara ve IKBY’nin Adana’daki Ceyhan Limanı üzerinden ham petrol ihraç edilebilmesi için inşa edilen boru hattıyla kaçak petrol taşıdığı gerekçesiyle 2014-2018 arasındaki sevkiyata 1.5 milyar dolar ceza kesmişti. Bilindiği kadarıyla Türkiye bu parayı ödemedi, ama IKBY’den petrol sevkiyatını da durdurdu. Erdoğan’ın hem Bağdat hem de Erbil ziyaretlerinde bu paranın ödenip ödenmeyeceği ya da parayı Bağdat’a kimin ödeyeceği konusu gündeme gelebilir.
Yalnız bu petrol sevkiyatının durmasının Irak’a maliyeti 14 milyar dolar oldu. Kürt bölgesinden çıkarılan petrolden elde edilen gelirin yarısı IKBY’ye verildiği için Kürtler de zor durumda. Dolayısıyla Kerkük-Yumurtalık boru hattının yeniden açılıp açılmayacağı konusu gündeme gelebilir. Türkiye daha önce boru hattının yeniden çalıştırılmasına sıcak baktığının işaretlerini vermişti, ancak Bağdat yönetimi ve IKBY tarafındaki sorunlar devam ettiğinden gerekli adımlar atılamamıştı.
Ekonomiden girmişken oradan devam edelim madem. Ticari koridorlar sadece Türkiye’nin gündeminde değil. Bir yanda Çin’in Afganistan’ı da içine alan, çok geniş bir alanı kapsayan Kuşak ve Yol girişimine karşılık ABD Asya’dan Ortadoğu’ya ve oradan da Avrupa’ya uzanacak başka bir koridor peşinde. Türkiye her iki projenin de yıldız ismi değil. Kuşak ve Yol girişiminde Türkiye’ye bir rol verilse de bu rol o kadar büyük sayılmaz. ABD’nin projesinde ise Türkiye’den ziyade Yunanistan öne çıkıyor.
Türkiye’nin bu noktada yıldız olabileceği koridorlar Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu Projesi. İşte Irak ziyaretinde öne çıkacak konulardan biri bu Kalkınma Yolu Projesi. Çünkü tam olarak Irak’ı alakadar eden bir proje bu. Kalkınma Yolu Projesi Körfez üzerinden deniz yoluyla Basra’ya, oradan da karayolu ve demiryollarıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya uzanan, Irak ve Türkiye’yi birbirine bağlayacak küresel anlamda da önemli bir proje olabilir.
Kalkınma Yolu Projesi’nin tamamlanmasının planlandığı 2030’da Türkiye ve Irak arasında ihracat hacminin 20 milyar dolara ulaşması amaçlanıyor. Irak Hükümet Sözcüsü Avvadi özellikle Kalkınma Yolu Projesi’nde bizi “büyük ve sürpriz” bir anlaşma beklediğini söylüyor.
Proje önemli olsa da tamamlanıp tamamlanmayacağı da soru işareti doğuruyor. Çünkü Irak Ortadoğu’nun tüm kaosunu üstüne çeken bir mıknatıs gibi. Örneğin İran’a IŞİD tarafından saldırı düzenlendiğinde İran’ın misillemesi İran ve Suriye’ye oluyor. Ya da ABD’nin Ortadoğu’daki askeri üsleri vurulduğunda ceremesini yine Irak çekiyor. Ayrıca Irak’ın kuzeyindeki PKK sorununun da çözüme ulaştırılması gerekiyor. İstikrarsız bir bölge olmasından dolayı projenin yürüyüp yürümeyeceği çoğu uzmanın endişelendiği bir konu.
Bununla birlikte bu Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar başta olmak üzere Körfez ülkelerinin ilgi gösterdiği bir proje olduğu için umut var. Türkiye de özellikle ulaştırma, enerji gibi alanlarda aktif rol oynamak istediğini her fırsatta dile getiriyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ziyaretin öncesinde Türkiye-Irak ilişkilerinin her alanda geliştirilmesi ve derinleştirilmesini amaçlayan ziyarette Stratejik Çerçeve Anlaşması’nın yanı sıra 20’den fazla metnin imzalanacağını söyledi. Fidan’ın verdiği bilgiye göre taraflar ulaştırma, sağlık, bilim, tarım, su, enerji gibi birçok alanda işbirliği için somut adımları içeren anlaşmalar imzalayacak.
Burada önemli başlıklardan biri su. Çünkü Irak’ın şu anda en çok sıkıntısını çektiği şeylerden biri paraysa, diğeri de su. Öte yandan AA’nın haberine göre ticaret alanındaki anlaşmaların başlığı şöyle:
📌Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi Kurulmasına Dair Ortak Bildiri
📌Ürün Güvenliği ve Ticarette Teknik Engeller Alanlarında Danışma ve İşbirliği Mekanizması Tesis Edilmesine Dair Protokol
📌Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ile Irak Ticaret Odaları Birliği Arasındaki Mutabakat Zaptı
Bu metinler arasında önem sıralamasında başta gelen Stratejik Çerçeve Anlaşması’nın kapsamlı bir metin olması ve özellikle güvenlik ve “terörle mücadele” alanında önemli unsurları barındırması bekleniyor.
Irak bugüne kadar Türkiye’nin IKBY’deki faaliyetlerine tepkiyle yaklaşıyor, bunu toprak ihlali sayıyordu. Ancak Türkiye son zamanlarda dış politikasını “tek başına hareket etme” çerçevesinde düzenlemiyor. Fidan daha önce katıldığı bir programda özellikle PKK’yla mücadelede bölgesel ortaklarla işbirliğine açık olduklarının altını çiziyor. Bunun örneği olarak da bölgedeki Şii Haşdi Şabi hareketinden faydalanarak PKK’nın Irak ve Suriye arasındaki geçişlerini kısıtlamaya çalışıyor. Fidan öncülüğündeki Dışişleri Bakanlığı’nın politikasını şu sözlerden anlamak mümkün: “Diplomasi yoluyla yapılacak şeyleri iyi yaparsanız kavgayı azaltırsınız. Süreci iyi yönetirseniz istihbaratınıza ve askerinize daha az iş düşer.”
Mart ayında Bağdat hükümetiyle ikincisi yapılan Güvenlik Zirvesi’nde de tam buna uygun olarak Bağdat ilk kez PKK’yı yasaklı örgütler listesine aldı. Bu da PKK’nın Irak’ta siyasi faaliyet gösteremeyeceği anlamına geliyor. Tabii Türkiye’nin Irak’tan asıl beklentisi PKK’nın terör örgütü listesine alınması ancak yasaklı örgütler listesine alınması da olumlu adım olarak değerlendiriliyor.
Bu ziyarette terörle mücadele konusuyla ilgili olarak Türkiye ve Irak’ın silahlı kuvvetleri arasında Ortak Harekat Merkezi kurulması bekleniyor. Merkezin amacı PKK’nın Irak topraklarındaki faaliyetini sonlandırmak olacak. Her ne kadar Pençe Kilit harekatı yaz aylarında sona erdirilecek olsa da bunu 30-40 kilometrelik güvenli koridor oluşturulması izleyecek. Yani daha büyük bir operasyon bekleniyor.