IŞİD teröristlerinin ve kurbanlarının yaşadığı açık hava hapishanesi: El Hol
Şam düştükten sonra 13 yıldır süregelen iç savaşta yakınlarını kaybedenler soluğu Sednaya'da aldı. Bu hapishane 13 yıl boyunca Esad'ın işkence yeri olarak kullanılmıştı. Hapishanenin yeraltında tutulan mahkumları da olduğu tahmin ediliyor.
Suriye’de cihatçı muhalifler Şam’a girip de Esad ailesinin 50 yılı aşkın süredir devam eden diktatörlüğüne son verdi. Diktatörlüğün sona erdiği haberi Şam’da da kutlandı. Ama binlerce insan kutlamalara katılmak yerinde Şam’ın biraz dışındaki bir cezaevi kompleksinin önüne gitti. Onlar da Esad’ın düşmesine seviniyordu ama Suriyeliler arasında ‘Mezbaha’ diye anılan Sednaya hapishanesine atılan yakınları, babaları, kardeşleri, anneleri, ablaları belki de hala sağdı. Onları görme umuduyla gece yarısı Şam’dan da önce kurtarılan Sednaya Hapishanesinin kapısındaydılar.
Muhalifler Şam’dan önce Sednaya’ya, ‘mezbaha’ya gitmişti, çünkü buranın ünü biliniyordu, Esad rejimi bütün muhaliflerini uzun yıllar boyu buraya atmıştı. İlk ağızda, daha pazar sabahı bile olmadan çok sayıda mahkum buradan serbest bırakıldı. Serbest kalanlar içinde son 40 yıldır bu cezaevinde yatan, inanılmaz işkenceler görmüş bir Lübnanlı da vardı örneğin.
Ama bir süre sonra kimsenin bilmediği bir dehşet ortaya çıktı. Cezaevinin bir görünen, yer üstündeki kısmı vardı, bir de yeraltında bilinmeyen gizli kısmı.
Cezaevinden çıkanlar yeraltındaki hücrelerden ve buralarda tutulup işkence gören ‘onbinlerce insan’dan söz ediyordu. Çıkanların bazıları o kadar kötü durumdaydı ki, uluslararası bir doktor ekibi buraya hemen bir sahra hastanesi kurmak zorunda bile kaldı. Şimdi bir de yer altı hücreler, burada olduğu düşünülen en az 1500 kişi aranıyor, o hücrelere girmenin bir yolu bulunmaya çalışılıyordu.
Muhalifler, insanların hapishaneye girmesini önlemeye çalışsa da bazıları labirent gibi tesisin içine girerek hücreler arasında dolaşmaya başladı. Bazıları da “kırmızı kanat” olarak adlandırılan gizli yeraltı kompleksini bulmaya çalışıyordu.
Ahmed El Snein, İngiliz gazetesi The Guardian’a ailesinden üç kişinin kayıp olduğunu söyledi ve “Bize yerin altında dört kat olduğunu ve insanların içeride boğulduğunu söylediler. Nerede olduklarını bilmiyoruz. Yüzeydeki hücrelerden çıkanlar bir deri bir kemik. Yeraltındakilerin ne halde olduğunu siz düşünün” dedi.
Guardian hapishaneyi şöyle tasvir ediyor: Merkezinde zeminden bakıldığında sonsuz gibi görünen spiral merdivenler var. Bu merdivenler metal parmaklıklarla çevrelenmiş. Parmaklıkların ardında aynı boyutlardaki büyük kasa kapıları var. Bu kapılar hapishanesinin üç farklı kanadına açılıyor. Muhalifler bu kanatların her birinin ardında farklı işkenceler yapıldığını söylüyor.
Dar hücrelere açılan delikler, daha fazla mahkumu içeri sığdırmak için daha da genişletilmişti. Mahkumlar yere bile uzamayacak kadar sıkışık halde tutuluyordu. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde kadın mahkumların serbest kaldıklarına inanamadıkları görülüyor. Muhaliflere sürekli “Özgür müyüz, gidebilir miyiz” diye soruyor, hapse atılırken kendilerinden alınan eşyaları nasıl alabileceklerini soruyorlardı. Küçük çocukların bile hapishanede tutulduğu görülmüştü.
Uluslararası Af Örgütü’ne göre Sednaya’da 20 bin kadar mahkum vardı ve bunların çoğu birkaç dakikadan uzun sürmeyen yargılamalar sonucu hapsedilmişti. Mahkumlar gardiyanların kendilerini her gün dövdüğünü, tecavüz ettiğini, işkence yaptığını anlattı. İçlerinden bazıları işkenceler sonucunda ölmüştü. Hayatta kalanlar gardiyanların hapishanede mutlak sessizlik kuralı uyguladığını söyledi. Mahkumlar konuşamıyordu belki ama yazabiliyorlardı. Hücre duvarları karalanmış mesajlarla doluydu: Tab, khadni… Mesajlardan biri “Yeter artık, al beni yanına” şeklindeydi.
Yerde yırtılmış bir başka kağıtta da bir mahkum, ölen arkadaşının unutulmamasını istercesine kaydını tutmuştu. 63 yaşındaki Muhammed Abdülfettah el Kasım’ın yazdığının anlaşıldığı notta ismi okunmayan başka bir tutuklunun nöbet geçirdiği sırada düşüp başını çarptığı yazıyordu. Bir de notu bulan kişinin araması için telefon numarası bırakılmıştı.
Hak grupları Esad’ın yönetimde kaldığı süre boyunca tutuklanan 130 bin kişinin kaydının tutulduğu defterlerin kaybedilmemesi konusunda muhalifleri uyardı. Bu kayıtlar, bir gün yargılama yapılabilirse Esad aleyhine kullanılabilir. Ayrıca yakınlarını bu hapishanelerde kaybeden kişilerin onlara ulaşması da yine bu kayıtlarla mümkün olabilir.
Hapishanenin kapıları açıldıktan sonra insanlar içeri girdi girmesine ama kapılardan her geçişlerinde yine kendilerini spiral merdivende buluyorlardı. Muhalifler bile hapishanenin karmaşık yapısını çözmekte zorluk yaşıyordu. Sonunda bir harita bulundu.
Daha sonra hapishanenin içinde bir yerlerden bağırışlar duyulmaya başladı. Bu sesler aşağıdan geliyordu. Sesin sahibinin kim olduğunu anlamak için yere küreklerle vurulmaya başladı. Amaç sesin geldiği yere ulaşmaktı. Suriyeli hak gruplarından biri tesiste yapılan yoğun aramalara rağmen yeraltında mahsur kalmış herhangi bir mahkuma rastlamadıklarını söyledi. Sosyal medyada dolaşmaya başlayan söylentiler ve yanlış bilgilere karşılık Suriyelileri umutlanmamaları için uyardılar.
Birçokları için Sednaya kayıplarını bulmak için son umutları. 18 yaşındaki Yamen El Ala, 2017’de kaybolan amcasını aramak için Sednaya’ya gelmiş örneğin. Ama hâlâ amcasını bulamamış. Kırmızı kanattakileri hâlâ bulamadıklarını söyleyerek sabah yeniden aramalara katılacağını söyledi.