Trump söz verdi: Suçlu bulunsa bile adaylıktan vazgeçmeyecek
ABD'de kasım ayındaki seçimler için yarış kızışırken, evanjelistlerin Trump desteği ise çarpıcı. "Tanrı bize Trump'ı verdi" diyenlerin oy potansiyeli yaklaşık 80 milyon.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kasım ayındaki seçimlere hazırlanırken mevcut Başkan Demokrat Joe Biden ve eski Başkan Cumhuriyetçi Donald Trump arasındaki savaş da kızışıyor. Bağışta Biden’ın, anketlerde Trump’ın önde olduğu yarışta, Hristiyanların bir kolu olan Evanjelistlerin eski başkana desteğinin belirleyici olacağı ifade ediliyor.
İngiltere merkezli haber ajansı Reuters, evanjelist çizgide yayın yapan TV kanallarındaki Trump propagandalarını mercek altına aldı. Bu TV kanallarında çokça boy gösteren vaiz Hank Kunneman’ın, Donald Trump’a yöneltilen suçlamalar için “Bu gerçekten iyiyle kötü arasındaki bir savaş. Başkan Trump’ta düşmanın korktuğu bir şey var” dediği ifade edildi. Geçen yaz haber programı “FlashPoint”te konuşan vaiz, o zamanlarda da 2024 başkanlık yarışının “Amerika’nın ruhu için bir mücadele” olduğunu ifade ederek, “Zulüm gören Trump, Tanrı’nın koruması altındadır” demişti.
Yazar, medya figürü ve kendini “peygamber” ilan eden Lance Wallnau da ekim ayında konuk olduğu “The Jim Bakker” programında “Trump’ı iflas ettirmeye çalışıyorlar. Sahip olduğu her şeyi almaya çalışıyorlar. Onu hapse atmaya çalışıyorlar” demişti.
Gündeme geldiği taciz, tecavüz gibi suçlamalara rağmen Evanjelist seçmenler hem 2016 hem de 2020’de eski başkanı kararlı bir şekilde desteklemişti. İkinci dönemi için kolları sıvayan Trump, şimdi ise hiç olmadığı kadar çok suçlamayla karşı karşıya. Ancak evanjelistler açısından sorun yok. Çünkü onlar, kürtaj ve göçmen karşıtlığı olduğu sürece eski başkana desteğe devam etmeye “yeminli” gibiler. Desteği abartanlar da var; Hıristiyan medyalarından bazıları Trump’ı “düşmanları tarafından zulme uğrayan”, “Tanrı’nın iradesinin bir aracı” olarak tasvir ediyor ve bu bağlamda kendi kitleleri içinde eski başkanın desteğini güçlendiriyor. Hatta Trump’ın “ilahi bir güç tarafından kayrıldığını” düşünenler dahi var. Bu iddiaları gündeme getiren kişiler her ne kadar ana akımın dışında kalmış figürler olsalar da sosyal medya aracılığıyla çok fazla takipçi topluyorlar. Bu insanların mesajları, sadece sosyal medya üzerinden değil, yerel radyo ve TV yayınlarıyla milyonlarca ABD’liye ulaşıyor.
Kendilerini “yeniden doğmuş” ya da “Evanjelik Protestan” olarak tanımlayan yaklaşık 80 milyon ABD’li -ki bu, nüfusun yaklaşık dörtte birine tekabül ediyor- Trump’ın hızlı yükselişinin temeli olarak görülüyor. Kasım ayındaki seçimlere katılım oranları da Trump’ın rakibi Biden’a karşı kritik öneme sahip olabilir. Reuters’ın siyaset bilimi, medya ve din alanlarında 10 uzmanla yaptığı röportaj da bunu ortaya koyan nitelikte. Birçok muhafazakâr Hıristiyan, komünizm ve kürtaj karşıtlığı gibi inançlarıyla bağlantılı olduğu için uzun zamandır Hıristiyan medyasını takip ediyor. Cincinnati Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve gazetecilik profesörü olan aynı zamanda “Trump’ı destekleyen medya meraklısı vaizlerin” giderek artmasını araştıran Brian Calfano, bu seçim döngüsünde yeni olanın Trump’ın “Tanrı’nın seçtiği” lider olarak lanse edilme çabası olduğunu söylüyor.
Hıristiyan medyanın ne kadarının açıkça Trump yanlısı olduğuna dair kesin bir rakam elde etmek zor. Çünkü Reuters’ın da aktardığına göre bu kanallar oldukça bölünmüş durumda. Ulusal Dini Yayıncılar Derneği’ne (NRB) göre, Hıristiyan medyası binlerce dini podcast, radyo programı, kablolu TV ve yayın platformunu içeriyor ve aylık toplam 140 milyon ABD’liye hitap ediyor. NRB Başkanı Troy Miller, siyasi programların hâlâ genel içeriğin yüzden 3’ünden azını temsil etmesine rağmen Hıristiyan medyasının siyasete daha fazla odaklandığını söyledi. Miller’a göre bu kanallar, kendi destekledikleri adaya ve dünya görüşüne yer vermeyen ana akım karşısında muhafazakarlar için bir alternatif oluşturuyor.
Geçen ay NRB konferansında yaptığı konuşmada Trump, Hıristiyanlığı savunacağına söz vermiş ve Hıristiyanları 5 Kasım seçimlerinde kendisine oy vermeye çağırmıştı. Hatta Trump, seçimlerden bahsederken dini terimler kullanmayı da ihmal etmemişti: “Biliyorum ki, geçmişteki savaşlarda olduğu gibi bu mücadelede de zafere ulaşmak için hâlâ Tanrımızın eline ve lütfuna ihtiyacımız var.”
Eski başkan, bazı mitinglerini sosyal medya fenomenlerinin hazırladığı, “mesihvari” sözler içeren bir videoyla başlatmıştı: “14 Haziran 1946’da Tanrı, planladığı cennete baktı ve şöyle dedi, ‘Bir bakıcıya ihtiyacım var’, bu yüzden Tanrı bize Trump’ı verdi.”