BMGK Gazze’de ateşkesi kabul etti: ABD ve Hamas’tan olumlu mesajlar
Filistinli örgütler ile İsrail arasındaki savaş sürüyor. Gazze'de devam eden savaşı ve Filistin'in geleceğini FHKC Dış İlişkiler Sorumlusu Mahir el Tahir ile konuştuk.
Dünyanın en uzun anlaşmazlığı şimdilerde İsrail eliyle tarih sayfalarına en büyük katliamlarından birini yazıyor. Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu’na cevaben Tel Aviv’in başlattığı saldırılar şu ana kadar 20 bine yakın Filistinlinin canına mal oldu. Binlercesi de İsrail’in yarattığı enkazların altında ya umutsuzca kurtarılmayı ya da teşhis edilmeyi bekliyor. Sivil – asker ayrımı gözetmeksizin saldırılarına devam eden İsrail ellerinde taşıdıkları beyaz bayraklara rağmen kendi vatandaşlarını dahi hedef aldı. İbranice yardım isteyen rehineler İsrail namlularından çıkan kurşunlarla hayata veda etti. O kurşunları ateşleyen ellerin onları eve geri götürmesini umut eden esirlerin ölümü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu da köşeye sıkıştırmış durumda. Netanyahu ne kadar köşeye sıkışırsa sıkışsın hâlâ saldırı emri veriyor, Gazze Guernica tablosunun kanla çizilmiş haline dönüyor.
İsrail ve Filistinli örgütler arasında süren bu savaş Filistinlilerin davasının meşruluğunu yitirmesi adına medyanın elinde de büyüyen bir İslam karşıtlığı kozuna dönüşmüş durumda. Çünkü Batı medyası bunu “İsrail-Hamas” savaşı olarak adlandırıyor ve Filistin davasını 1980’li yıllarda kurulmuş bir örgütün gerçeği gibi sunuyor. Halbuki operasyon masasında Filistin Mandası döneminden bu yana aktif mücadele veren 10’dan fazla örgüt var. Bunlardan biri 11 Aralık 1967’de Milliyetçi Arap Hareketi, Filistin Kurtuluş Cephesi ve bazı diğer direniş örgütlerinin birleşmesiyle kurulan Marksist – Leninist, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC). FHKC savaşın başından bu yana sesini yükseltmekle kalmadı, cephede savaştı da. Hamas’a rağmen Hamas’la birlikte özgür bir Filistin için de mücadeleye devam ediyor. Çok değil Ekim ayında bir bildiri yayınlayarak bütün dünyanın “kurtuluş hareketlerini, siyasi partileri, sendikaları, aktivistleri ve vicdan sahibi insanları” Filistin davasına pratik mücadele yöntemleriyle destek olmaya çağırdı FHKC.
Biz de FHKC Dış İlişkiler Sorumlusu Mahir El Tahir ile konuştuk.
7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu ardından dünyanın Filistin mücadelesine bakışında adeta bir “Hamas etkisi” yaşandı. Bunun mücadeleye yansımalarını sorduğumuz El Tahir Filistin davasının Aksa Tufanı ile başlamadığına vurgu yaptı. Aksa Tufanı çatışmalarının aslında 75 yıldan uzun süredir devam ettiğine vurgu yapan FHKC Sözcüsü “Bu çatışmalar bütün Filistin halkını topraklarından süren Siyonist proje ile devam eden uzun bir mücadelenin uzantısıdır. İsrail 75 yıldır Filistin halkına karşı katliamlar yapıyor ve Filistin halkı da bu mücadeleyi on yıllardır sürdürüyor” dedi.
On yıllardır süren bu mücadelenin Hamas’a indirgenmesi konusundaki yorumlarını sorduğumuz El-Tahir şöyle konuştu: “Bu mücadeleyi Hamas var etmedi. Tam tersi Hamas’ı ve diğer Filistinli direniş gruplarını var eden, Filistin’de yürütülmek istenen Siyonist proje ve İsrail’e karşı devam eden bu mücadelenin kendisidir. Bugün Filistin topraklarında devam eden mücadele topyekûn Filistin halkı ve bütün grupları ile (örgütleri ile) Siyonist güçlerin sürdürdüğü soykırıma karşıdır” dedi.
İsrail’in ABD’den aldığı desteğin onu başarıya götürmeyeceğine vurgu yapan Tahir “Ancak ABD tarafından desteklenen Siyonist düşman kirli hedeflerini gerçekleştirmeye ve savaşın İsrail ile Hamas arasında olduğu izlenimini yaymaya çalışıyor. Mücadele ile ilgili gerçek şu: Bu savaş Filistin halkı ile Filistin halkına karşı soykırım ve her türlü terör uygulayan mücrim arasındadır. Hamas’ı oluşturan unsurlar aslında Filistin halkının unsurlarıdır. Ama İsrail ve ABD’nin kirli çabaları başarıya ulaşamayacaktır. Çünkü bütün dünya savaşın 10 bin çocuğun ölümü, binaların, hastanelerin, mescitlerin, camilerin, kiliselerin yerle bir edildiği ve Gazze şeridinin tamamen harap edildiği bir soykırım savaşı olduğunu idrak etmeye başladı” diye konuştu.
Filistin’de birbirinden farklı yaklaşımlar olsa da mücadelede önceliğin özgür Filistin olduğunu söyledi Tahir.
Bizde çeşitli temayüller (yaklaşımlar) var. Sol yaklaşım, milliyetçi yaklaşım, İslami yaklaşım… Vatanı kurtarma sürecinde bu işgalcileri topraklarımızdan ve ülkemizden temizlemek için görevimiz çeşitli yaklaşımlardan bütün güçlerimizi birleştirmek ve bütün Filistinli güçlerin arasındaki farklılıklarla topraklarımızın özgürleştirilmesi ve bu işgal güçlerinin çıkartılması için mücadele etmektir. Çünkü biz bir varlık yokluk savaşı içindeyiz.
Filistin mücadelesinin dünyadaki tüm özgürlükçü hareketler tarafından desteklendiğini ifade eden Tahir bu savaşın ülke topraklarına çöken mandacı zihniyete karşı yürüttüklerini ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:
Tüm Filistin halkını hedef alan bu oluşuma karşı şunu diyoruz: Bu savaş devamlı, dünyadaki özgürlükçü hareketler tarafından desteklenen, Filistin halkı ile üzerimize çöken mandacı Siyonist projeye karşı yapılan tarihi bir savaştır. Ve şu netleşti ki gerçek savaş İsrail’i bu bölgede kendine alet ve kukla olarak oluşturan ABD ve İsrail’in sırtını dayadığı emperyalizmledir.
Filistin’deki mücadelenin son Siyonisti ülke topraklarından defedene değin devam edeceğini söyleyen FHKC Sözcüsü “Filistin halkı olarak bütün gruplarla bu mücadeleye son Siyonisti topraklarımızdan ve ülkemizden defedene kadar devam edeceğiz. Bütün Filistinli direniş grupları kendi imkanlarına göre bu savaşa katılıyor. Bu savaş Hamas ile İsrail arasında değil, Filistin halkı ile ülkemize ve toprağımıza çöken Siyonist proje iledir” dedi.
Batı ülkelerinin Gazze pazarlığını soruyoruz FHKC Sözcüsü Mahir El Tahir’e; Filistin’in geleceğinin elbet Filistinlilerin elleriyle yazılacağını söylüyor ve anlatıyor:
Gazze’nin geleceği ile ilgili bütün senaryolar; Netanyahu’nun direnişi yok etmek isteği veya Gazze şeridine İsrail güvenlik güçlerinin hakim olması… Bütün bu hayaller iflas ile sonuçlanacak ve Gazze’nin durumunu ve geleceğini Filistin halkı ve Filistin halkının mücadelesi belirleyecektir. Halkımızın özgürlüğü, bağımsızlığı hedeflerimize ulaşmadan, mücadele ve direnişten vazgeçmemiz mümkün değil.
20 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğünü belirten Tahir Filistin halkının bu mücadeleyi kahramanca yürüttüğünü ve iki buçuk ay boyunca efsanevi biçimde direndiğini ifade etti. Şöyle konuştu: “20 binden fazla şehit verdik, 40 binden fazla insan yaralandı, kadınlar çocuklar öldürüldü, insanların evleri başlarına yıkıldı. Ve biz tarihe geçecek bir destan yazdık. Kesinlikle ABD ve sömürgeci emperyalistlerle İsrail’in sahadaki bu zaferi siyasi olarak baskılamak amaçlı kirli siyasi oyunlarıyla mücadele edeceğiz.”
Gazze’ye yönelik saldırılarda uluslararası toplum tarafından yasaklanan silahların kullanıldığına (beyaz fosfor kullanıldığına dair haberler infial yaratmıştı) dikkat çeken Tahir “Gazze şeridinin ABD’nin verdiği uluslararası hukuk açısından yasaklanmış silahlar da dahil her türlü silahla donanmış bu Siyonist savaşa 2,5 ay direnmesi Filistin halkının efsanevi direnişidir. Önümüzdeki süreçte İsrail’in askeri olarak başaramadıklarını siyasi olarak elde etmeye çalışma çabalarıyla mücadele edeceğiz. Bu nedenle FHKC olarak gelecekte askeri ve siyasi mücadelenin yürütülmesi ve Filistin halkı için acil ulusal birlik idaresi (liderliği) oluşturulması gerektiği çağrısında bulunduk” dedi.
Türkiye’nin Filistin mücadelesine yaklaşımı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sert çıkışlarını sorduğumuz Tahir icraat vurgusu yapıyor, “Türkiye halkı ve Filistin davasına verdiği desteği saygı ile karşılıyoruz. Türkiye hükümeti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Filistin halkına destek ve İsrail’i kınama mesajları verdi ve bu mesajlar Filistin halkında memnuniyet yarattı, ancak şunu açıkça söylemeliyim ki bizim icraata ihtiyacımız var, bu saldırının durması için somut bir fiili duruşa… Çünkü İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan (İİT) ve Avrupa Birliği (AB) zirvelerinden çıkan açıklamalar ABD tarafından desteklenen İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü insafsız düşmanlık ve soykırımı karşısında yeterli değil. Bu nedenle biz bu saldırıların durması ve Filistin halkına destek için somut fiili adımlar arzu ediyoruz.”
Türkiye’de Filistin mücadelesine destek veren herkese sevgilerini ileten Tahir “Filistin davasına destek için yüzbinler ile sokağa çıkan Kardeş Türkiye’ye selamlarımı sunarım. Biz Türkiye halkının Filistin davasına büyük ve derin bağlılığını çok iyi biliyoruz. Kardeş halkınıza selamlarımızı, saygılarımızı iletiyoruz ve halklar arasındaki acımasız Siyonist düşmanlığa karşı oluşan ortak tavrın devam ederek artmasını diliyoruz. Çünkü Filistin davasını ve Filistinli tüm direniş gruplarını tamamen yok etmek isteyen bu düşmanla savaşımız uzun sürecek. Bu nedenle temenni eder ve çağrıda bulunuruz ki kardeş Türkiye halkı bu acımasız ve devamlı düşmanlığa karşı Filistin halkına destek için olabildiğince ses yükseltmeye devam etsin.”