Joaquin Phoenix ve Joel Coen’den Glazer’a Gazze desteği
Dün Nakba'nın 76'ıncı yıldönümüydü. İsrail'in Gazze'deki işgali, Batı Şeria'daki baskıları altında Filistinliler Nakba'yı hatırladı. "İkinci Nakba'yı yaşıyoruz, Nakba'yı anmak için Filistinlilerin özgür kalması gerek" dediler.
Filistinliler İsrail’in 14 Mayıs 1948’de işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında bağımsızlık ilan ettiği ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tuttuğu Nakba’nın (Büyük Felaket) 76’ncı yılında yine İsrail’den gelen bir felaketle boğuşuyor. Nakba anmaları İsrail’in saldırıları altında yapıldı. İsrail ordusu Nakba’nın yıl dönümünde düzenlenen gösterilere de müdahale etti, bir Filistinli öldü. Öte yandan İsrail hükümeti Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Filistin kararını da reddettiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise dünkü konuşmasında İsrail’in işgalinin Gazze ile sınırlı olmadığını, Anadolu’nun da planları dahilinde olduğunu söyledi.
Filistin Kurtuluş Örgütü adına müzakereleri yürüten Saip Erakat’ın kızı profesör Delal Erakat Filistinlilerin hem Gazze’de hem de işgal altındaki Batı Şeria’da zorla tahliye edilerek evlerini terk etmemekte diretenlerin de yuvalarının ve mülklerinin saldırılarda yıkılması nedeniyle acı çektiğini söylüyor. El Cezire’ye konuşan Erakat “2024’te ikinci Nakba’ya tanık olurken Nakba’yı anmak absürt geliyor. Nakba’yı anabilmek için Filistinlilerin zorla topraklarından çıkarılmasına ir son verilmesi gerekir” dedi.
İlk Nakba’da Filistin topraklarındaki 1300 kent ve köyde yaşayan 1,4 milyon Filistinliden yaklaşık bir milyon kişinin yerinden edildiği biliniyor. Bugün Gazze’de sürekli yer değiştirmek zorunda bırakılan Filistinlilerin birçoğu ilk Nakba’da yer edilenlerin evlatları, torunları. Gazze’nin kuzeyindeki bir milyon insan savaşın başında güneye göç etti, şimdi de Refah’taki 1.3 milyon Filistinli Gazze’nin orta kesimine sürülüyor.
İsrail Nakba’nın anıldığı günde Filistinlileri zorla bir yerden diğerine tahliye etmeye devam etti. Ordu Hamas’ın İsrail topraklarına roket attığını iddia ettiği kuzey Gazze’deki El Menşiye ve Şeyh Zayed mahallelerinin bir an önce boşaltılmasını istedi. İsrail ordusunun sözcülerinden Avichay Adraee “Hamas’a karşı güçlü bir şekilde karşılık vereceğiz. Güvenliğiniz için bölgeyi bir an önce terk ederek Gazze Merkez’in batısındaki sığınaklara gitmelisiniz” dedi.
Ne var ki “güvenli” denen yerler de güvenli değil. Zira İsrail şu anda hem Gazze’nin güneyindeki Refah’ı da boşaltıyor. Zaten hepi topu Ümraniye kadar bir alandan ibaret olan Gazze’de her iki taraftan da sıkıştırılan Gazzelilerin güvenli diye gönderildiği yerler kapasitesini çoktan aşmış yerler.
Batı Şeria’daki öğrenciler Nakba için Ramallah’ta yürüyüş düzenledi. Bu yürüyüşe katılanlardan biri de Birzeyt Üniversitesinin Spor Akademisi’nde öğrenci olan Eyser Safi’ydi. Ramallah’ın çıkışındaki Filistinli gençlerle İsrailli askerler arasında çıkan olaylar sonucu Safi hayatını kaybetti. Safi’nin cenazesi Ramallah yanındaki Celezun Mülteci Kampı’ndaki evine getirildi.
Safi’nin babası ve ağabeyi İsrail’in gözaltına aldığı kişilerdendi.
84 yaşındaki Muhammed Hızır 1949’dan bu yana işgal altındaki Batı Şeria’daki Ramallah yakınlarında yer alan Emari Mülteci Kampı’nda yaşıyor. O da toprağını terk etmek zorunda bırakılmış Filistinlilerden. “Nakba döneminde Siyonist çetelerin destekçisi İngiltere’ydi, bugün ise ABD’nin yanı sıra Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleridir. Her gün yeni bir Nakba yaşıyoruz” diyen Hızır, “Doğduğumuz memleketimizden vazgeçmeyeceğiz, bir gün mutlaka döneceğiz. Yahudilerin zalimleri bu topraklarda uzun yaşayamaz, çok fazla zulüm yaptılar” diye konuştu.
“The Ethnic Cleansing of Palestine” kitabının yazarı Ilan Pappe Batılı ülkelerin bugün Gazze’de devam eden savaşa karşı tutumunun Nakba zamanlarından çok daha kötü olduğu vurguluyor. El Cezire’ye konuşan Pappe “1948’de televizyon yoktu. Akıllı telefon yoktu. Nakba’yı, etnik temizliği örtbas etmek ve öyle bir şey olmadığını iddia etmek nispeten daha kolaydı. Ama artık neler olduğunu ekranlarımızda görebildiğimiz için böyle bir iddiada bulunmak imkansız. Oysa bugün inkârın geldiği düzey çok daha kötü, çok daha dehşet verici” dedi.
Pappe hükümetlerin sessizliğinin halkları daha da çileden çıkardığını, o yüzden bugün ABD’deki üniversite protestoları gibi eylemleri görebildiğimizi belirtiyor. Nakba’nın anıldığı gün dünyanın dört bir yanında protestolar devam etti. İngiltere’de silah üreten şirketler protesto edilirken UC Berkeley’de yönetim öğrencilerin protestoları durdurması karşılığında savaştan fayda sağlayan şirketlerden fonlarını geri çekmeyi düşüneceğini söyledi.
İngiltere’deki protestocular İsrail’e silah sevkiyatına karşı çıkmak için silah üreten şirketlerin fabrikalarının önünde protestolar düzenledi. Glasgow’daki bir grup Filistin yanlısı aktivist Thales fabrikasının girişini kapatarak İsrail’e mühimmat ve silah sevkiyatına son verilmesini talep ederken Shenstone’da da UAV Engines fabrikasının girişleri kapatıldı. Polis protestolarda altı kişiyi gözaltına aldı.
Palestine Action grubundan protestocular Shipley’de silah üreticisi Teledyne’ye ait bir fabrikasının çatısını söktü.
The roof of Teledyne’s Shipley weapons factory is starting to come off.
The factory manufactures components for Israel’s missiles and fighter jets — that’s why actionists are shutting it down! #Nakba76 pic.twitter.com/tHv4OM1S5S
— Palestine Action (@Pal_action) May 15, 2024
Gazze’de şimdiye kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 35 bin 233’e ulaştı. 79 bin 141 kişi yaralandı. Son 24 saat içinde Gazze’de en az 60 kişi İsrail güçleri tarafından öldürüldü.
Savaştan etkilenen tek yer Gazze değildi. İsrail’in işgali başladığından beri Batı Şeria’daki Filistinliler de gerek İsrailli askerlerin gerek yerleşimcilerin saldırılarına uğruyor. 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’da gözaltına alınan Filistinlilerin sayısı sekiz bin 745’e ulaştı.
İsrail’in saldırıları sivil-asker ayrımı gözetmediği için şimdiye kadar kadın, çocuk, gazeteci demeden çok sayıda insan hayatını kaybetti. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin 15 Mayıs verilerine göre şimdiye kadar savaşta 105 gazeteci hayatını kaybetti. Bunlardan 100’ü Filistinli, ikisi İsrailli, üçü de Lübnanlıydı. 16 gazetecinin yaralı, dördünün kayıp ve 25’inin gözaltında olduğu biliniyor.