Meclis’teki altı parti ilk kez ortak bildiride birleşti
İsrail'in hafta başında hedef aldığı Aksa Şehitleri Hastanesi'nde yanan çadırlarda hayatını kaybedenlerden biri 19 yaşındaki Şaban'dı. Şaban aylarca ailesi için yardım istemişti. Dünyanın dikkatini ancak yanarak öldüğünde çekebildi.
İsrail Gazze’yi bir yıldır bombalıyor. Ancak ölü sayıları arttıkça ve saldırıların sayısı sıklaştıkça tepkiler otomatikleşiyor, saldırıda yananların görüntülerini görmedikçe acı çekenin bir insan olduğunu unutuyoruz. İstesek de istemesek de duyarsızlaşıyoruz. Lübnan Hizbullahı’nın darbesini aldığı gün acısını Gazze’den çıkaran İsrail’in Gazze’nin orta kesimindeki Deyrel Balah’ta bulunan Aksa Şehitleri Hastanesi kompleksini vurması, uyuyormuşuz da uykudan uyanmışız gibi bir his yarattı. Çünkü sosyal medyada paylaşılan görüntüler alevlerin içinde yardım istemek için elini havaya kaldırmış kanlı canlı insanları gösteriyordu. O alevlere kurban gidenlerden biri 19 yaşındaki Şaban Dalou’ydu.
Savaştan önce yazılım mühendisliği okuyan Şaban son bir yılda hem evini kaybetmişti, hem de Gazze’nin merkezinde hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Yirminci yaş gününe birkaç gün kalmıştı. Ancak yeni yaşını kutlayamayacaktı. Bir üniversite öğrencisi olarak arkadaşlarıyla eğlenmesi ve derslerine çalışması gerekirken o son bir yılını ailesine yardım bulmak için çabalayarak, içinde bulundukları kötü durumu ve İsrail bombaları altında yaşamın nasıl olduğunu göstermek için birçok video kaydederek geçirmişti. Ama ne yaparsa yapsın ailesini Gazze’den çıkarmasına yetecek parayı bulamamıştı.
Nihayet dünyanın dikkatini çekebildiğinde artık onun için çok geçti. Çünkü pazartesi günkü o saldırıda kolu seruma bağlı haldeyken diri diri yandı. Annesiyle birlikte.
Şaban ölümünden önceki haftalarda ve aylarda kaydettiği videolarda Gazze’de yaşamanın ne demek olduğunu anlatıyordu. 19 yaşındaki genç evini terk etmek zorunda kaldığından beri yaşadığı derme çatma çadırdan çektiği videoyla “Gazze’de güvenli bir yer yok” diyordu. Başka bir videosunda da “İsrail’in işgali orta bölgeyi Gazze’nin geri kalanından ayırdığı için buradaki insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar” diye anlatıyordu.
Ölümüne neden olan bombardımandan önce İsrail’in geçen yıldan beri altı kez bombaladığı hastanede kan bağışı yaptığı anlar da kayda alınmıştı. Şaban “Çok sayıda yaralı görüyoruz. Pek çok çocuğun kana ihtiyacı var. Tek isteğimiz ateşkes ve bu trajedinin sona ermesi” diyordu.
Şaban bazı videolarda ailesiyle birlikte Mısır’a tahliye edilebilmek için bağış da istiyordu. “165 gündür soykırım sürüyor” diyordu Şaban, “Beş aydır bir çadırda yaşıyoruz.” Başka bir videoda da “Ailemin en büyük çocuğu olarak onlara ben bakıyorum” diye anlatan Şaban anne-babasının, ikisi kız ikisi erkek kardeşlerinin hastane arazisine sığınmadan önce beş kez yerlerinden edildiklerini söylüyordu: “Bizi dondurucu soğuklardan koruyan tek şey kendi kurduğumuz bu çadırlar.”
Hastane arazisinde güvende olacaklarını düşünen Filistinlilerin kurduğu çadırlar İsrail’in bombalarıyla tabuta dönüştü. Şaban ve ailesi de alevlerin içinde mahsur kaldı. Baba Ahmed Dalou ciddi şekilde yansa da hayatta kalmayı başardı. El Cezire’ye konuşan baba saldırının etkisiyle çadırdan dışarı fırladığını, ama sonra çocuklarının alevlerin arasında kaldığını fark ederek yeniden çadıra girdiğini söylüyor. Çabaları sonucunda sadece iki çocuğunu kurtarabilmiş: “Ondan sonra alevler her şeyi yuttu. Kimseyi kurtaramadım. Elimden gelen her şeyi yaptım.”
Aslında Şaban doktor olmak istiyormuş. Bunun için de yurtdışına çıkma hayalleri kuruyormuş. Ama Ahmed oğlunun evden çok da uzaklaşmasını istemiyordu. Pişmanlığını “Şimdi keşke onu gönderseydim diyorum” diye anlatıyor. Savaş sırasında bile derslerini ihmal etmemeye çalışan Şaban sık sık dizüstü bilgisayarından çalışıyormuş. “En çok annesini severdi” diyor Ahmed, “Şimdi onun kollarında şehit oldu. Onları yan yana gömdük.”
Şaban ve annesini öldüren saldırıda en az 40 kişi yaralandı. Altı çocuk annesi Madi o yangından sağ çıkmayı başarabilmiş kişilerdendi. El Cezire’ye “Dışarı baktığımda alevlerin yan çadırları yuttuğunu gördüm. Kocamla çocukları kaptığımız gibi acile koşmaya başladık” diye anlatıyor o anları ve ekliyor: “Kadınlar, erkekler, çocuklar çığlıklar atarak yangından kaçıyordu. Bazıları koşarken yanıyordu.”
Aksa Şehitleri Hastanesi’ne sığınan çoğu kişi Şaban’ın ailesi gibi birçok kez yer değiştirmek zorunda kalmış. “Nereye gidelim?” diye soruyor Madi, “Neredeyse kış geldi. Bize yapılan bu soykırımı durduracak kimse yok mu?”
İsrail saldırılarını hep “Ama Hamas da sivilleri kalkan olarak kullanıyor” diye meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak bu kez canlı canlı yanan insanların görüntüleri Biden yönetimini de rahatsız etmiş olacak ki “İsrail’in hava saldırısında canlı canlı yanan sivillere ait olduğu anlaşılan görüntü ve videolar son derece rahatsız edici. Bu konudaki endişelerimizi İsrail hükümetine açık açık bildirdik. İsrail’in sivil kayıpları önlemek gibi bir sorumluluğu var ve Hamas sivilleri canlı kalkan olarak kullanmak için hastane yakınlarında faaliyet gösterse bile orada olanlar dehşet verici” açıklaması yapıldı.