M çiçeği salgını yayılıyor: Afrika’da ölü sayısı 1100’e ulaştı
Dünyadaki kriz ortamıyla birlikte organ ticareti yaygınlaştı. Mısır, Libya, Türkiye gibi ülkeler üstünden Avrupa'ya gitmek isteyen göçmenlerin hikayesi bazen bodrum katlarda kurulmuş derme çatma kaçak ameliyathanelerde bitiyor.
“Gece boyunca süren yolculukta Yonas aldığı sakinliştiricilerin etkisindeydi. Oraya götürülüşünü hayal meyal hatırlıyordu. Şoförün hırıltılı nefesini, bu işe aracı olan Ali’nin mırıldanmalarını duyduğu yolun sonu, kaçak bir ameliyathaneye çıkacaktı. Bir bodrum kata inerlerken gözlerindeki bez parçası çıkarıldı. Ona anestezi verip ameliyat kıyafetleri giydirdiler. Yonas bunların hepsini Eritre’deki ailesi için yapıyordu. Ameliyathenin ışıkları yavaş yavaş silikleşip Yonas uykuya dalarken yalnızca kazanacağı paranın bu yaşadıklarına değmesini umdu. Yonas, daha önce üç kez Avrupa’ya gitmeyi denemişti. Bu denemelerinden ikisini Libya, birini ise Mısır üzerinden deniz yoluyla gerçekleştirdi. Yonas, ülkeden kaçmaya çalıştığı için büyük para cezaları alınca tefecilerden borç aldı. Eritre’deki ailesi de çok varlıklı sayılmazdı. Borç batağına düşen Yonas için şimdi tek bir çözüm yolu kalmıştı: Böbreklerinden birinden vazgeçmek.”
Dünyada İran dışındaki bütün ülkelerde organ ticareti yapmak yasak. Bu yasağa rağmen organ nakillerinin yüzde 10’u yasadışı yollarla gerçekleştiriliyor ki bu sayı yalnızca tespit edilebilenlerden ibaret. Pakistan, Mısır, Bangladeş, Hindistan ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler dünyadaki organ ticaretinin merkezi. Birleşmiş Milletler 2018’de yayınladığı bir raporda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bir yılda 700’den fazla yasa dışı organ nakli tespit ettiğini açıkladı.
Özellikle karaciğerler, böbrekler ve kornealar için dünyada bir kara borsa oluşmuş durumda. Bunun en büyük sebebi dünyada giderek yaygınlaşan diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi hastalıklar. Kidney Care adlı bir hayır kuruluşunun verilerine göre Covid-19 pandemisinin ardından böbrek nakli bekleyen kişilerin sayısında hatırı sayılır artış oldu. Bu da hastaları yasa dışı yollarla organ transferi olmaya teşvik ederek deniz aşırı ülkelere getiriyor. Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki ekonomik krizler de göz önüne alındığında organlarını vermek zorunda kalanların genelde yoksullar olduğunu söylemeye gerek bile kalmıyor.
The Guardian’dan Sean Columb 2014’ten bu yana yasadışı organ nakillerinin izini sürüyor. Son on sene içinde 43 kişiyle görüşen Columb çoğu durumda organlarını satan kişilerin çeteler tarafından bilinçli şekilde hedef alındığını söylüyor. Bu kişiler çoğunlukla sığınmacılar, göçmenler ya da yoksullar oluyor. Çoğu kişi böbrekleri için “pazarlık ettiği” parayı alamıyor çünkü iki yönden de dezavantajlı durumda; hem mülteci hem de organlarını yasadışı yollarla satan biri.
Göç için güvenli yollar bulunmayan ülkelerde göçmen yakalandıktan sonra para cezalarına çarptırılıy0r. İşte organ mafyasının dikkatini çektikleri nokta tam olarak burası. “Ölüm kampları” olarak adlandırılan mülteci kamplarından kaçan insanlar ihtiyaç duydukları parayı bulmak için organlarını satıyor. Yonas Sahra Çölü’nü geçmeye çalışmanın Libya’da mülteci kampında kalmaktan çok daha kolay olduğunu söylüyor.
2023’ün mart ayında İngiltere ilk organ kaçakçılığı davasını açtı. Nijeryalı bir siyasetçi, eşi ve aracılık eden kişi Lagos’tan bir kişiyi ülkeye getirerek böbreğini almaktan suçlu bulundu. İngiliz yargısı, bir insanı kaçırarak bedensel bütünlüğünü bozmanın bir kölelik politikası olduğunu belirtti.
Yonas’ı organ nakline götüren hikaye belki de dünyada yoksul kesimlerin kaderlerine dair gerçekleri gözler önüne seriyor. Henüz 14 yaşındayken ailesine para gönderebilmek için Doğu Afrika ülkesi Eritre’de askeri bir okula başladı. Kardeşinin de yanında olduğunu anlatan Yonas “Beynimizi yıkamaya çalıştılar. Hiçbir fikrimiz olamazdı. Kaçmak zorundaydım, ben de kaçtım” diyor.