Şimşek Çelebi: Borç arayışında dört ayda 52 bin kilometre yol kat etti
Seçimlere giden Fransa'da anketlerden darbe yiyen Macron çareyi iç savaş korkusu salmakta buldu. "Aşırı sol veya aşırı sağ kazanırsa iç savaş çıkar" diyen Macron'a tepki büyürken aşırı sağın nasıl bu kadar yükseldiği de mercek altında.
9 Haziran’da Fransa’daki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden aşırı sağın galibiyetle çıkması Fransa’da şok etkisi yaratmış, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron erken seçim kararı almıştı. Aşırı sağın yükselişine karşı başkent Paris dahil birçok kentte protestolar sürerken ülke 30 Haziran’da sandık başına gidiyor.
Cumhurbaşkanı Macron anketlere göre parlamento seçimlerinde önde giden aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi ile solcu Yeni Halk Cephesi (NPF) koalisyonunun Fransa’ya “iç savaş” getirme riski taşıdığı uyarısı yaptı.
Macron ‘Generation Do It Yourself ‘adlı podcast programına seçim anketlerinin yüzde 35 civarında oy oranıyla ilk sırada gösterdiği RN’nin parti manifestosunun suç ve göç korkularıyla başa çıkma çözümlerinin “etiketleme ya da bölünme” üzerine kurulu olduğunu söyledi.
Fransız lider “Bence aşırı sağın sunduğu çözümler söz konusu bile olamaz çünkü insanları dinleri ya da kökenleri açısından kategorize ediyor ve bu yüzden bölünmeye ve iç savaşa yol açıyor” dedi.
Macron aynı eleştiriyi Yeni Halk Cephesi koalisyonunun bir parçasını oluşturan aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (La France Insoumise / LFI) partisi için de yaptı.
“Ama bunun arkasında da bir iç savaş tehlikesi var, çünkü insanları yalnızca dini görüşleri ya da ait oldukları topluluk açısından kategorize ediyorsunuz” diyen Macron “Bu da bir bakıma onları daha geniş ulusal topluluktan izole etmeyi meşrulaştırmanın bir yolu. Bu durumda aynı değerleri paylaşmayanlarla bir iç savaş yaşarsınız” diye ekledi.
Macron’un açıklamalarına yanıt vermesi istenen RN Başkanı Jordan Bardella – RN seçimlerde en fazla oyu alırsa olası başbakan olarak görülüyor – M6 TV’ye bağlanarak “Bir cumhurbaşkanı bunu söylememeli” dedi.
LFI lideri Jean-Luc Melenchon da France 2 TV’ye Macron’un yorumlarını kınadı ve Fransa’nın denizaşırı toprağı Yeni Kaledonya’da olduğu gibi iç savaşa yol açanın Macron’un kendi politikaları olduğunu söyledi.
Macron’un yorumları RN’nin göçü sınırlandırmayı ve yabancı ebeveynlerin Fransa’da doğup büyüyen çocukları için vatandaşlık haklarını ortadan kaldırmayı vadeden seçim manifestosunu paylaşmasından saatler sonra yayınlandı.
Paris’teki manifesto lansmanında konuşan Bardella partinin uzun vadeli önceliğinin “İslamcı ideolojilere karşı gerekli bir yasa” getirerek “Fransa’yı yeniden ayağa kaldırmak” olduğunu savundu. Bu projenin ayrıntıları ise açıklanmadı.
Marine Le Pen’in anketlerde önde giden Ulusal Birlik partisinin siyasi rakipleri Fransa’daki erken seçim öncesinde seçmenleri partiye karşı harekete geçirmek için aşırı sağcı partinin geçmişinden faydalanıyor.
Solcu ve merkezci politikacılar Le Pen’in babası Jean-Marie Le Pen’in 1972 yılında kurduğu ve orijinal adı Ulusal Cephe (Front National) olan partinin saflarında İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi komutasındaki Waffen SS askeri birliğinin eski üyelerinin de yer aldığını seçmenlere hatırlatmaya çalışıyor.
Waffen SS Charlemagne tümeninin eski üyesi Pierre Bousquet partinin ilk dokuz yılında sayman olarak görev yapmıştı. Bir başka eski üye ise Nazilerle işbirliği yapan ve Fransa’nın Yahudi nüfusunun dörtte birinin sınır dışı edilmesini sağlayan otoriter ve gerici Vichy rejiminin lideri Philippe Petain’in emrindeki paramiliter milislerde görev yapmıştı.
Solcu Boyun Eğmeyen Fransa partisinden Sarah Legrain erken seçim kampanyasının başında Fransız televizyonuna partinin “elbette” Vichy’nin mirasçısı olduğunu söyledi. Avrupa seçimlerinde Emmanuel Macron’un merkez partisine liderlik eden Valerie Hayer de Le Pen’in partisini Vichy döneminin “siyasi mirasçıları” olarak nitelendirdi.
Ancak cumhurbaşkanının kendisi daha önce bu yaklaşıma karşı uyarı yapmıştı. Babası Holokost’tan sağ kurtulan eski Başbakan Elisabeth Borne 2023 yılında bir radyo kanalına Le Pen’in partisinin Petain’in mirasçıları olduğunu söylediğinde Macron öfkelenmişti.
Macron’un 2023 kabine toplantısında “Aşırı sağa oy vermiş milyonlarca insanı asla faşist olduklarına inandıramazsınız” diyerek partinin geçmişine değil politika platformuna odaklanılması gerektiğini söylediği bildirildi.
RN’nin üst düzey yetkililerinden Louis Aliot erken seçim kampanyasının başında Europe 1 radyosuna 1990’larda Vichy rejimi için çalıştığı ortaya çıkan eski sosyalist cumhurbaşkanına atıf yapıp “Vichy’nin varisi biz değil Mitterrand’dır” demişti.
Ulusal Cephe nasıl kuruldu?
Ulusal Cephe Cezayir’de görev yapmış eski bir paraşütçü olan ve daha önce Pierre Poujade’ın vergi karşıtı protesto hareketinin destekçisi olarak 1956 yılında parlamentoya seçilen Jean-Marie Le Pen tarafından 1972 yılında Paris’te kuruldu. Baba Le Pen Ulusal Meclis’in en genç milletvekili olarak görev yaptıktan sonra Nazi konuşmalarının ve Alman askeri şarkılarının kayıtlarını satan bir şirket kurmuştu.
Ulusal Cephe’nin kuruluşu neo-faşistler, sokak şiddetiyle tanınan militanlar ve Fransız Cezayir’ine özlem duyanlar dahil birçok farklı gruptan oluşan aşırı sağa daha birleşik ve seçilebilir bir yüz kazandırmayı amaçlıyordu.
O dönemde Jean-Marie Le Pen daha geniş aşırı sağ içinde nispeten ılımlı sayılıyordu ve o da kendisini daha sonra “popüler, sosyal ve ulusal sağ” olarak adlandırdığı milliyetçi-popülist bir çizgiye sahipmiş gibi sunuyordu.
Ulusal Cephe 1970’lerde çok az etki yarattı, ancak 1980’lerde Avrupa Parlamentosu’nda 10 sandalye ve nispi temsil yoluyla parlamentoda 35 sandalye kazanarak oylarını artırdı.
1987 yılında Jean-Marie Le Pen Holokost’u İkinci Dünya Savaşı’nın “sadece bir detayı” olarak tanımladı. Bunu takip eden yıllarda Nazi işgalinin “özellikle insanlık dışı olmadığını” söylemek de dahil olmak üzere olumsuz yorumlarını tekrarladığı için nefret söylemi ve insanlığa karşı suçlara itiraz etmekten 15’ten fazla suçtan hüküm giydi. 1996 yılında “ırkların eşitsizliğine” inandığını söyledi. Nice’teki bir mahkeme tarafından para cezasına çarptırıldı ve 2013 yılında halka açık bir toplantıda şehirdeki Romanların “isilikli” ve pis kokulu olduğunu söylediği için “nefreti ve etnik ayrımcılığı kışkırtmak” suçundan mahkum edildi. 2015 yılında Fransa’ya ihanet ettiğini düşünmediğini söylediği Petain’i savundu ve Fransa’nın “beyaz dünyayı” kurtarmak için Rusya ile iyi geçinmesi gerektiğini söyledi.
2002 yılında Jean-Marie Le Pen’in cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna kalması kitlesel sokak gösterilerine yol açmıştı. Bu durum oyların yüzde 82’sinden fazlasını alarak seçimleri kazanan Jacques Chirac’ı iktidara getirmişti.
Marine Le Pen ve ‘arınma’ dönemi
Jean-Marie Le Pen’in en küçük kızı olan Marine Le Pen 2011 yılında göçmen karşıtı partinin başına geçti. Partiyi normalleştirmek ve geçmişin antisemitizminden ve sıkıntılı imgelerinden “arındırmak” için bir iletişim çabasına öncülük etti ve partiyi bir protesto oyu yerine potansiyel bir iktidar gücü olarak konumlandırmaya çalıştı. 2015 yılında babasının Nazi gaz odalarının tarihin “detayı” olduğuna dair yorumlarını tekrarlamasının ardından Marine Le Pen bunu “siyasi intihar” diye niteleyerek babasını partiden dışladı.
2018’de partinin adını Ulusal Birlik olarak değiştirdi. Parti yakın zamanda Fransa’nın en yüksek idari mahkemesine İçişleri Bakanlığı tarafından artık aşırı sağcı olarak etiketlenmemesi gerektiğini savunan bir dava açtı ancak dava reddedildi ve Fransa partiyi resmi olarak aşırı sağcı olarak sınıflandırdı.
Marine Le Pen babasının döneminde “Fransızlar için Fransa” ya da “ulusal tercih” olarak bilinen ve kendisinin “ulusal öncelik” olarak yeniden adlandırdığı partinin temel doktrinini korudu. Bu Fransız vatandaşlarına iş, sosyal yardım ve barınma konularında vatandaş olmayanlara göre öncelik tanınması demek. “Kendimizinkini başkalarınınkinin önüne koyma” politikası da denebilir.
Hak grupları ve anayasacılar bu doktrinin ayrımcı ve anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Geçen hafta Nanterre’deki bir mahkeme ırkçılık karşıtı bir örgüt ve çeşitli hak grupları tarafından 2014 yılında yayınlanan ve sosyal konutlarda “ulusal öncelik” uygulanmasını tavsiye eden elkitabı nedeniyle dört parti üyesine açılan ayrımcılığa teşvik davasına baktı.
Savcı Fransızlar ve yabancılar arasında “ayrım yapmaya açık bir teşvik” olduğunu söyleyerek ertelenmiş hapis ve büyük para cezası talep etti. Fransız savcı “Siyasetçiler demokrasinin ve ilkelerinin savunulması konusunda özellikle dikkatli olmalıdır” demişti. Mahkeme kararını 3 Eylül’de açıklayacak.
Partinin 7 Temmuz’da parlamentoda mutlak çoğunluğu kazanması halinde başbakan olmayı uman Ulusal Birlik Başkanı Jordan Bardella X hesabında yazdığı bir yazıda davanın ve savcının tavsiyelerinin “Fransızlar tarafından büyük ölçüde desteklenen sağduyulu bir tedbir” üstünden “ifade özgürlüğüne ciddi bir saldırı” olduğunu söyledi.
Aşırı sağcı parti suçun göçle bağlantılı olduğunu savunarak kanun ve düzen konusunda uzun süredir devam eden sert tutumunu sürdürüyor. İdam cezasının geri getirilmesi çağrılarını geri çekmesine rağmen 2022 başkanlık yarışında polis ve askerlerin yüzde 51’inin oyunu alan Marine Le Pen silah kullanan polis memurları için “meşru müdafaa” karinesi getirmek istiyor.
Parti Fransız vatandaşlığına ilişkin kuralları sıkılaştırmayı ve Fransız topraklarında yabancı ebeveynlerden doğan, Fransa’da büyüyen ve eğitim gören çocukların daha sonra Fransız vatandaşlığı talep etme hakkını ortadan kaldırmayı da amaçlıyor.