İyi de Aslıhan nasıl öldü: İki sanık var, tanıklar var, ama iki yıl boyunca cinayetin lafı bile edilmedi
Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Ağustos ayında meydana gelen olayda bir binayı yakıp 77 kişinin ölümüne neden olan zanlı yangını işlediği bir başka cinayeti gizlemek için çıkardığını itiraf etti.
Güney Afrika polisi geçen yıl Johannesburg şehir merkezindeki bir binada onlarca kişinin ölümüne yol açan yangını başlattığından şüphelenilen bir kişiyi gözaltına aldı. 29 yaşındaki şüpheli yangını çıkardığını kabul etti. Reuters haber ajansının aktardığı açıklamaya göre polis şüphelinin kundakçılık, 77 cinayet ve 120 cinayete teşebbüs suçlamasıyla yakında Johannesburg’da hakim karşısına çıkarılacağını söyledi, fakat net tarih vermedi.
31 Ağustos 2023’teki yangın Johannesburg’un şehir merkezindeki Marshalltown semtinde beş katlı Usindiso binasını da sarstı. Bir zamanlar apartheid (ırk ayrımı rejimi) döneminde parlamento olarak kullanılan ve sonra kadın sığınma evine çevrilen bina daha sonra kaderine terk edilerek yasadışı işlere karışan kişilerin kaçak şekilde konakladığı bir yapı haline geldi.
BREAKING: Man confesses to starting South Africa building fire that killed 76 people – while trying to get rid of body
Read more 🔗https://t.co/QRFOhuzgiY
— Sky News (@SkyNews) January 23, 2024
Komşu ülkelerden gelen göçmenlerin yoğunlukta olduğu binada Ağustostaki yangının kurbanlarının çoğu tanınmayacak kadar yanmıştı. Acil servis yetkilileri binadaki yangın merdivenlerinin çoğunun o gece kilitlendiğini veya zincirlenerek kapatıldığını, bunun da yangını daha da ölümcül hale getirdiğini söylemişti. Binanın iç ahşap yapısı da yangının kısa sürede hızla yayılmasına neden olmuştu.
Görgü tanıkları ve sağlık görevlilerinin ifadesine göre pek çok kişi bu cehennemden kaçmak için pencerelerden atlamış, bazıları da aşağıdakiler tarafından yakalanabileceklerini umarak bebek ve çocuklarını dışarı atmak zorunda kaldıklarını söylemişti. Bu yangın son yıllarda dünya çapındaki en ölümcül bina yangınlarından biri olarak kayıtlara geçti.
Yangının ardından trajediyi araştırmak için bir soruşturma komisyonu kuruldu. Yerel basında çıkan haberlere göre öldürdüğü kişinin cansız bedeninden kurtulmak isteyen adam cesede benzin döktüğünü ve kibritle ateşe verdiğini itiraf etti.
Soruşturmada hazır bulunan Uluslararası Af Örgütü’nden (AI) insan hakları savunucusu Andy Chinnah AFP haber ajansına verdiği demeçte adamın binadaki bir uyuşturucu tacirinin arkadaşı olan bir bağımlı olduğunu itiraf ettiğini duyurdu. Chinnah adamın yangın başladığında uyuşturucu kullandığını, felaketin boyutunu sonra anladığını söyledi.
Görgü tanıklarının aktardığına göre zanlı sorgu sırasında yangın gecesindeki eylemlerini anlatırken gözyaşlarına boğulmuş. Adam ayrıca binanın bir “suç cenneti” olduğunu ve uyuşturucu satıcıları tarafından yönetildiğini söylemiş.
A man has been arrested on suspicion of 76 murders after telling a public inquiry he started last August’s deadly fire in a Johannesburg building. https://t.co/ZZVPyUYi7Q
— BBC News Africa (@BBCAfrica) January 23, 2024
Yangın dünyanın dikkatini uzun süredir Johannesburg şehir merkezinde devam eden kaçak yapılar sorununa, yıkık halde ve çetelerin para karşılığı kiraladığı yapılara çekti. Yetkililer şehrin eski merkezinde buna benzer yüzlerce bina olduğunu, bu binaların “saatli bombalar” kadar tehlikeli olduğunu söylüyor. Zira yangının çıktığı binada yaşayanların çoğunun Güney Afrika’da yasadışı olarak bulunduğundan şüphelenilen göçmenler olduğu ortaya çıkmıştı.
Yanan binadan canlı kurtulmayı başaran 400’den fazla kişi kış mevsimini yaşamakta olan Güney Afrika’da sokakta kalmıştı. Yangının ilk anına tanıklık eden mahalle sakinlerinden Mac Makwela olay anını anlatırken “Çığlıklar eşliğinde uyandım. Pencereden baktığımda devasa alevler gördüm, insanlar camlardan atlıyordu” demişti.
Binada yaşayanların Güney Afrikalı ve yabancı uyruklulardan oluşan karışık bir grup olduğunu doğrulayan Makwela “Aralarında işçiler, öğrenciler hatta çocuklar vardı” diye belirtmişti.
Afrika’nın ticaret ve finans merkezlerinden Johannesburg, Güney Afrika ve bölge ülkelerden yoğun göç alan şehir olma özelliği taşıyor. Yaklaşık altı milyon nüfusa ev sahipliği yapan kentin merkezi New York’un Manhattan bölgesini andıran çok katlı yüksek binalara ev sahipliği yapıyor.
Büyük çoğunluğu finans ve ticaret merkezlerine ev sahipliği yapılmak üzere apartheid döneminde inşa edilmiş binalardan oluşan bu bölge bugün çok sayıda yoksul Güney Afrikalı ve yabancı uyruklu kişiler için ucuz konaklama imkanları barındırıyor.
Şehir merkezi ticaret ve finans merkezi olma özelliğini sürdürse de bugün Güney Afrika’da ve dünya genelinde en yüksek suç oranlarına sahip bölgelerin arasında gösteriliyor.
Bölgede terk edilmiş halde çok sayıda kamu ve vakıf binası bulunuyor. Bu binaların önemli bölümü, bu yapıları işgal eden organizasyonlar tarafından kiralanıyor. Kira ücretlerinin hayli yüksek olduğu şehirde genellikle yoksul kesim ve öğrenciler tarafından tercih edilen bu binaların çoğu sivil yerleşime uygun gözükmüyor ve son derece bakımsız halde.
77 kişinin yaşamını yitirdiği bina da bunlardan biri. Delvers Caddesi üzerindeki binada düne kadar 500’den fazla kaçak yerleşimci yaşamını sürdürüyordu. Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa da olay yerini ziyaretinde şehir içindeki binaların kaçak şekilde kiralanması sorununun ele alınması gereken bir mesele olduğuna dikkati çekerek “Bu bina, daha önce kadın ve çocukların barınması için kullanılıyordu. Kira sözleşmesi sona erdiğinde işgal edildi” demişti. Ramaphosa yaşanan trajediyi “benzeri görülmemiş bir olay” olarak tanımlayarak çocukların da hayatını kaybettiği olayın bir uyanışa vesile olması gerektiğini belirtmişti.